ANKARA - Türk Eczacıları Birliği (TEB) Başkanı Erdoğan Çolak, 2014 yılında yapılan ve kan ürünlerinin yerli üretimini amaçlayan ihalede, ihaleyi kazanan firmanın yerli üretime başlamadığını ileri sürdü. Çolak, firmanın satın aldığı bir ruhsatla, yurt dışında üretilmiş kan ürünlerini Türkiye’de satmasına izin verildiğini, bunun da işleyiş açısından risk oluşturduğunu savundu.

Erdoğan Çolak, TEB Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, yerli kan ürünleri üretimi projesinin geldiği aşamaya yönelik bilgi sahibi olunmadığını ve kamuoyuna yeterli bilgi verilmediğini söyledi. İhaleyi kazanan firmanın yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve yerli üretime başlamadığını söyleyen Erdoğan Çolak, “Bu ürünler Çin–Almanya hattında birtakım yabancı şirketler tarafından üretiliyor, yasaya aykırı bir şekilde, adeta alım garantisi varmışçasına eczaneleri de devreden çıkartıp tekelleşme yoluna gidiliyor” diye konuştu.

5 milyar TL’lik bir kullanım var

Erdoğan Çolak, kan ürünlerinin Türkiye’de pahalı bir ürün olduğunu ancak yurt dışında ucuz fiyatlarla hastaların kullandığını kaydetti. Türkiye’de üretimi bulunmayan kan ürünlerinin yıllık 5 milyar TL’lik bir hacimde olduğunu ve bunda eczanelerin payının da yaklaşık 2,5 milyar TL düzeyinde bulunduğunu vurgulayan Çolak, 2014’te başlayan yerli üretim projesine TEB olarak destek verdiklerinin altını çizdi.
Buna karşılık son dönemde firmanın yerli üretime başlamadığı yönünde bilgiler geldiğini kaydeden TEB Başkanı, durumla ilgili kamuoyuna bilgi verilmesini talep etti. Erdoğan Çolak şunları söyledi:
“Bu kapsam içinde bir ihale açılıp yerelleşme hedefi doğrultusunda dört farklı gruptaki kan ürünleri, Sağlık Bakanlığı tarafından bir firmaya verilmişti. İhale esaslarına göre, Kızılay’ın Türkiye’de topladığı kan plazmaları işlenecek ve kan ürünleri artık Türkiye’de üretilecekti. Ancak gelinen noktada söz konusu firma yükümlülüklerini yerine getirmiyor. Yani ihale şartlarına uymayarak ülke ekonomisi, kamu yararı ve halk sağlığını ilgilendiren, son derece önemli olan yerli ilaç üretimi ile ilgili atması gereken adımları atmıyor. Bu ürünler Çin-Almanya hattında birtakım yabancı şirketler tarafından üretiliyor, yasaya aykırı bir şekilde, adeta alım garantisi varmışçasına eczaneleri de devreden çıkartıp tekelleşme yoluna gidiliyor.”

“Kızılay sürecin dışında mı?

Erdoğan Çolak, bazı sorular sorarak kendilerine ulaşan iddiaların aydınlatılmasını talep ederek şöyle konuştu:
“Öncelikle bu firmaya neler vaat edildi ve sözleşme kaç yıllığına yapıldı? Bunun karşılığında firma neler vaat etti? Kızılay kendi görevini yerine getirdi mi? Kan topladı mı, yurt dışına gönderdi mi? Yoksa Kızılay sürecin dışında mı bırakıldı? İhale aşamasında öne sürülen yerlileşme koşulu gerçekleştirildi mi? Gerçekleştiyse hangi ölçüde gerçekleşti? Üretilen plazmalar yerli plazma mı? Değilse hangi ülkeden temin edildi? Söz konusu firma en başta yapması gerektiği gibi üretim merkezini açtı mı ya da bununla ilgili herhangi bir girişimde bulundu mu? Üretim merkezini açmadıysa, yerli bir firmanın hali azırda ürettiği kan ürünlerinin ruhsatını kendi üzerine alarak SGK aracılığı ile hastanelere dağıtımını gerçekleştirdi mi?”

SGK-TEB-Eczacı Odaları arasında işleyen bir sistem var

Yüklenici firmaya alım garantisi verilip verilmediğinin açıklanmasını isteyen Erdoğan Çolak, alım garantisi verilmesinin tekelleşme anlamına geleceğini, hali hazırda SGK-TEB-Eczacı Odaları aracılığıyla işleyen sistemi de bozacağını belirterek, “SGK-TEB-Eczacı Odaları iş birliğinde son derece güvenli çalışan bir sistemle hastalara zaten ulaştırılıyorken neden birinci basamak sağlık merkezi olan eczaneler bu sistemin dışına çıkarılmak isteniyor? Eczaneleri saf dışı bırakma noktasında kan ürünleri sadece bir başlangıç mı, başka hangi ilaç gruplarının hastaya ulaştırılmasında eczanelerin saf dışı bırakılması planlanıyor? Pek çoğunun cevabını bildiğimiz ya da tahmin ettiğimiz bu sorular, durumun vahametini gözler önüne seriyor. Sağlık alanı, karanlıkta bırakılmaya müsait bir alan değil” diye konuştu.

“Yerli üretim yapılmıyor”

Erdoğan Çolak gazetecilerin sorularını yanıtlarken de, ihalenin 2014 yılında tamamlandığını hatırlatarak, “İhaleye 20’ye yakın firma girmişti. 5 firma son listeye kaldı. Bir firmaya ihaleyi verdiler ama en ucuz yapan firmaya da verilmedi. Bu firma, üretim merkezi kuracaktı ancak şu ana kadar bir üretim merkezi kurulmuş değil” dedi.

Çolak, bir gazetecinin, “Açıklamalarınıza göre, şu an hastalara ulaştırılan ürünler Türkiye’den elde edilen ürünler değil mi?” sorusuna, “Değil, yurt dışından” yanıtını verdi.

Erdoğan Çolak, “yönelttiğiniz sorulara bir cevap gelmezse nasıl bir tavır alacaksınız” sorusuna ise “Bu son derece önemli bir konu olduğundan yanıt verilmeyeceğini düşünmüyorum. Çünkü, bir yerleri rahatsız edecektir. Beş yıllık bir anlaşma yapıp, anlaşmanın sonucunda firma herhangi bir girişimde bulunmuyorsa ve birileri de bir grup ilacın sadece ruhsatını alıp ülkeye vermeye çalışıyor ve buna kaynak aktarıyorsa cevapsız kalmamalı” diye konuştu.

İhaleyi kim almıştı?

Kandan üretilen ilaçların işlenmesi ihalesini almasına karşın yükümlülüklerini yerine getirmediği iddia edilen şirketin Ethem Sancak’ın yeğeni Murat Sancak’a ait MAXICELLS A.Ş olduğu ortaya çıktı. İlaçların diğer ülkelerde daha ucuz olduğu Türkiye’deki hastaların ise bunlara yüksek fiyatlarla erişebildiği öğrenildi.

Sağlık Bakanlığı, SGK ve Türk Kızılayı tarafından yürütülen ‘Plazma Fraksinasyonu Projesi’ çerçevesinde birçok hastalığın tedavisinde kullanılan kandaki plazmadan elde edilen ürünlerin temini için açılan ihaleye 18 şirket teklif verdi. BirGün’den Burcu Cansu’nun haberine göre; Türkiye’de işlenerek dışa bağımlılığın sona ermesi ve daha ucuza temin edilmesi için yapılan ihale 2017 yılında 12 yıllığına Murat Sancak’a ait MAXICELLS A.Ş’ye verildi.

Türk Kızılayı’nın toplayacağı kanlardan Türkiye’de ilaç üretilmesi ve bunların SGK’ye satılmasını öngören proje hâlâ hayata geçmedi. İhale sözleşmesinin imzalandığı 2017 yılı rakamlarıyla kamu maliyesine 15 milyar katkı sağlayacağı açıklanan proje ile ilgili TEB Başkanı Erdoğan Çolak çarpıcı sorular sordu. Çolak, firmanın yükümlülüklerini yerine getirmeyip, ihale şartlarına uymayarak ülke ekonomisini, kamu yararını ve halk sağlığını ilgilendiren yerli ilaç üretimi ile ilgili atması gereken adımları atmadığını söyledi. Bu nedenle bu ürünlerin Çin–Almanya hattında birtakım yabancı şirketler tarafından üretildiğini belirten Çolak, “Yasaya aykırı bir şekilde, adeta alım garantisi varmışçasına eczaneleri de devreden çıkartıp tekelleşme yoluna gidiliyor” diye konuştu.

Ortada şeffaflıktan uzak, bir durumun bulunduğunu bildiren Çolak, “Ve bu karanlık durum elbette pek çok soru işaretini beraberinde getiriyor” dedi. Çolak, üretim yapılmadığı için Çin-Almanya hattındaki bazı ülkelerden ilaç getirildiği iddiasında bulunarak şu soruları yöneltti:

  • Sözleşme karşılığında firma neler vaat etti? Kızılay kendi görevini yerine getirdi mi? Kan topladı mı, yurtdışına gönderdi mi? Yoksa Kızılay sürecin dışında mı bırakıldı?
  • Söz konusu firma en başta yapması gerektiği gibi üretim merkezini açtı mı ya da bununla ilgili herhangi bir girişimde bulundu mu?
  • Üretim merkezini açmadıysa yerli bir firmanın hâlihazırda ürettiği kan ürünlerinin ruhsatını kendi üzerine alarak SGK aracılığı ile hastanelere dağıtımını gerçekleştirdi mi?
  • Bahsi geçen firma hangi parametreler doğrultusunda seçildi?
  • Söz konusu firmaya alım güvencesi verildi mi? Verildiyse bu güvence kaç yıllığına verildi?
  • Alım güvencesinin tek bir firmaya verilmesi ile ilaç alanında bir tekel yaratılmış olunmayacak mı?
  • Eğer bir tekel yaratılırsa bunun adı kamunun özel sektöre kaynak aktarması değil midir?”

Ethem Sancak

“Aşık oldum” demişti

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yaptığı övgülerle sık sık gündeme gelen işadamı Ethem Sancak, “Erdoğan’ın eteklerine tutunup oradan bir şey beklemek niyetim yoktu. Siirt seçimleri vesilesiyle Siirt’ten başbakan çıksın diye, dürüstlüğünü, yiğitliğini gördüm, gördükçe de aşık oldum. Doğrusu solculuk dönemimde Mevlana ile Şems’in arasındaki aşka anlam veremiyordum. Tanıdıktan sonra gördüm ki, böyle bir ilahi aşk iki erkek arasında olabiliyor” demişti.