Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Necmettin Ünal, vücudun enfeksiyona karşı geliştirdiği kontrolsüz yanıt ile kendi doku ve organlarına zarar vermesiyle ortaya çıkan sepsisin, dünyada kalp krizinden daha sık görüldüğünü ve daha çok kişinin ölmesine neden olduğunu belirtti.
Ünal, 13 Eylül Dünya Sepsis Günü dolayısıyla dernek merkezinde, hastaların da katılımıyla düzenlediği basın toplantısında, yaşanan terör olaylarına değindi. 

Bugünlerde ülkede hiç istenmeyen olaylar yaşadığını ifade eden Ünal, "Maalesef ülkemiz şehitler, ölüm ve terör yaşıyor. Mesleğimiz icabı insanları kurtarmak için çalışıyoruz. Dil, din, ırk farkı bizim için hiç önem arz etmiyor. Yoğun bakımda bir hastayı kurtarabilmek için günlerce, haftalarca, aylarca çaba sarf ediyoruz. Gencecik insanların ölmesi bizi çok rahatsız ediyor" diye konuştu.

Türkiye'nin bir an önce normal günlere dönmesi temennisinde bulunan Ünal, sepsisin, vücudun enfeksiyona karşı geliştirdiği kontrolsüz yanıt ile kendi doku ve organlarına zarar vermeye başlamasıyla ortaya çıktığını söyledi.

Yüksek oranda ölüme neden olan hastalığın, bilinmediğini ve önemsenmediğini, her yıl dünyada 31 milyon yeni hastaya teşhis konulduğunu vurgulayan Ünal, bunların 8 milyonunun hayatını kaybettiğini aktardı.

Necmettin Ünal, hayatını kaybedenlerden 5 milyonunun, 5 yaş ve altında olduğuna işaret ederek, yeni doğum yapan annelerden en az 100 bininin, bu hastalığa yakalandığını dile getirdi.

Prof. Dr. Necmettin Ünal, şu bilgileri verdi:

"Sepsis, dünyada kalp krizi ile akciğer, meme ve prostat kanserlerinin toplamından daha sık görülüyor, daha çok ölüme neden oluyor. Dünyada yılda 31 milyon yeni sepsis vakası olduğunu düşünürsek, bizde istatistik olmadığı için bir çıkarım yapalım, dünya 7 milyar, Türkiye 75 milyon. Senede 31 milyon yeni sepsis hastası oluyor. O zaman Türkiye'de her yıl 300 binden fazla sepsis hastası ortaya çıkıyor ve bunların 65 ila 165 bini ölüyor. Çok ciddi bir rakam bu. Meme kanserinden, enfarktüsten bu kadar insan ölmüyor."

- "Erken tedavi önemli"

Sepsisin, enfeksiyon hastalığından sonra ortaya çıktığını dile getiren Ünal, "Enfeksiyona vücut kontrolsüz yanıt oluşturuyor. O da organları bozuyor. O zaman onun ismi sepsis oluyor ve hasta bundan ölüyor" diye konuştu.

Hastalığın tanısı için farkındalık oluşması gerektiğini belirten Ünal, "Sepsisle ilgili sağlık personeli de halk da bilgi sahibi olacak ki sağlık kuruluşuna erken başvursun, tedavi erken başlasın. Sepsisteki ölümü azaltan temel faktör, tedaviye erken başlamak. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa hasta o kadar çabuk kurtuluyor. Çünkü antibiyotik tedavisindeki her bir saatlik gecikme sepsis hastasının ölüm riskini yüzde 8 artırıyor. 10 saat geciktiğiniz zaman maçı kaybettiniz" ifadelerini kullandı.

Bir soru üzerine oyuncu Nejat İşler'in de sepsis hastası olduğunu anımsatan Ünal, hastalığa farkındalığın artması için medya organlarına önemli görevler düştüğünü dile getirdi.

 - "Tedavideki ana unsur antibiyotikler"

Tanı koyması zor olmayan hastalıkta erken tedavinin önemine değinen Ünal, tedavideki ana unsurun antibiyotikler olduğunu söyledi.

Ünal, antibiyotiğin yanı sıra uygulanması gereken tedaviler bulunduğunu belirterek, şunları aktardı: 

"Sıvı tedavisi, kan şekeri, beslenme gibi bir sürü yöntem var ama antibiyotik çok önemli. Tanı konur konmaz hemen antibiyotik tedavisine başlanması gerekiyor. Vücudunuzda kronik yani direncinizi kıracak başka hastalıklar varsa, bir enfeksiyon sonrası sepsis gelişmesi riskiniz artıyor. Bu nedenle yaşlı popülasyonda daha fazla görülüyor. Kronik hastalıkta mevcut olaylar bunu artırıyor. İmmünolojik yetmezlikler bunu artırıyor. Ama bunu şununla karıştırmayın. Her enfeksiyon hastalığı da sepsis değildir. Tamamen tedavi edilebiliyor."

- "Sepsise karşı bilinçli olunmalı"

Hastalardan Zehra Alpay, 3 yıl önce bir tür mantar olan aspergilosa yakalandığını, yoğun tedavi ve ameliyatların ardından sepsis ile tanıştığını belirterek, 35 gün yoğun bakımda tedavi gördükten sonra hastalığı yendiğini söyledi.

Rahime İmamoğlu da (40), şiddetli karın ağrısı şikayetiyle hastaneye gittiğini, 2 gün süreyle ağrı kesici iğne tedavisi gördüğünü ifade ederek, bilincini kaybetmesiyle üniversite hastanesine kaldırıldığını anlattı.

İmamoğlu, "1,5 ay yoğun bakım servisinde yattım. Kalp ve akciğer işlevlerim dışarıdan makineyle çalıştırıldı. Şimdi ise fizik tedavisiyle tedavi sürecim devam ediyor" dedi.

İdrar yolları hastalığı sonrasında sepsis tanısı konulan hastalardan 56 yaşındaki Prof. Dr. Ahmet Kaşgöz ise uzun süre yoğun bakımda tedavi gördüğünü kaydederek, 1,5 ay sonra normal yaşantısına döndüğünü kaydetti.

Lenfoma tanısı ile 3 yıl önce hastaneye yattığını dile getiren 77 yaşındaki Şeniz Algül ise tedavisi sırasında sepsisle karşılaştığını ifade etti.

Algün, "Bugün hayatta olmamın en büyük nedenlerinden biri, erken tanı ve doğru tedavidir. Bu nedenle sağlık çalışanlarının sepsise karşı daha bilinçli olmaları gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.