Son bir yıldır Türkiye'nin gelişmesinin karşısında ufak tefek olaylar gündeme gelmektedir. Bunlar 2013 Gezi Parkı ve 17 Aralık olaylarıdır. Dünya çıkarları son yarım yüzyılda fosil yakıtlar üzerine kurulmuştur. Batı, bu enerji ihtiyacını gerek emperyalist politikalarıyla gerekse yüksek teknoloji ürünleri ticaretiyle karşılamaya çalışmaktadır. Yetmiyormuş gibi ABD son 40 yıldır karşılıksız para basmaktadır. Bu sömürüye karşı çıkmak isteyen Türk halkı önce paralel yapının karşısında olacak sonra bu yapının DİAGONAL olmaması için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a destek vermesi gerekecek. Zira şu anda yapılan birtakım yasal değişikler paralel yapının DİAGONAL pozisyon almasını önleme girişimleridir. Yoksa anti demokratik ve TSK’nın onca yıldır İRTİCA dediği bir rejime doğru gideriz.

30 MART 2014 YEREL SEÇİMLERİ
Bu seçimler ekonomi ve hürriyeti destekleme seçimidir. Seçmenlerin bu seçimde kendilerinin çıkarları için bu idareye destek vermeleri gerekiyor. Zira yaşadıkları şehirler Batı uygarlık seviyesine çıkmakla kalmayacak onlara örnek olacaktır. Bunun en güzel örneğini 1990’lı yıllarda İstanbul ve İzmir’de gördük. İstanbul’da susuzluğun ve pisliğin hakim olduğu Sözen dönemi, İzmir’de gelişmenin yeşerdiği Özfatura donemi. Şu andaki durum bunun tersi. İstanbul, Batılı ülke büyükşehirlerine örnek olan bir şehir. İzmir ise büyük bir köy. Bunu sadece Kordon boyunu gezmekle görebilirsiniz. 
İzmir halkı daha iyisine layık değil midir? Elbette ki siyasi tercihini genel seçimlerde kullanacaktır. Yerel seçimlerde nasıl ki son on yılda İstanbul, Batıya örnek olmuşsa İzmir halkının da bundan geri kalır yani olamaz. Akıl şu andaki merkezi idarenin adayını destekleyerek İzmir’in köy halinden kurtulmasını sağlamaktan geçiyor. Diğer taraftan Türkiye genelinde yerel seçimlerdeki halkımızın oy vermedeki en önemli kriterleri kendine hizmet edecek adayın gerek merkezi idareyle bağı gerekse yurt dışı bağlantılarıyla yerel halkına sağlayacağı olanaklardan geçmektedir. Bu olanaklar merkezi idare bağı ile daha fazla ise o yönde oy kullanmak yöre halkı çıkarınadır. Yoksa demokrasi, halkların özgürlüğü veya çare o Gül bu Gül diye gidersek yerel hizmetler acısından geçmişte olduğu gibi şimdi de hüsrana uğrarız. Netice olarak yerel secimler birinci derecede ekonomik ve sosyal hizmetler olup ikinci derecede merkezi idarenin bu hizmete katkısıdır. Bu katkıyı sağlamada hürriyet kendi elimizdedir.
Diğer taraftan seçimlerden sonra DİAGONAL yapı daha da aktif olacaktır. Bu son iki aydaki kaybımız olan 150 milyar dolar daha da artarak hazirana kadar 450-500 milyar dolara yükselebilir. Bunu önlemek halkımızın yerel secimde bu idareye vereceği destekten geçmektedir. Gerek yurt içi gerek yurt dışı yapılar Türkiye'yi 1990’lara götürmek istemektedir. Bunu önlemek her ne kadar hükumete düşüyorsa da toplam 54,5 milyon seçmenden sandığa gidecek 50 milyonun en az 25 milyonunun bu idareye destek vermesinden geçmektedir. Bu destek gerek yurt içi TEHDİTKÂR, AKTİF PARELEL yapıyı yani DİAGONAL yapıyı, gerekse yurt dışı anti Erdoğan yapıları mahcup edecektir.
Netice olarak büyük ve zengin bir Türkiye Erdoğan’a en az yüzde 50 destek verilmesi gerekmektedir.