Son on iki yılın başarısı gelecek on yılın Başbakan Davutoğlu ile mükemmel olacağını gösteriyor. Yüzyılın başında seksen yıllık cumhuriyete çağ atlatan Recep Tayyip Erdoğan idaresinin Başbakan Davutoğlu’na devri ile Türkiye önümüzdeki on yılda daha da başarılı idare edilecektir. Bu başarının gerçekleşmesi için teorik olmanın ötesinde uygulamaya yönelmek gerekir. Her şeyden önce eğitim önemli bir konudur. Bu ifade yıllardan beri söylenir, fakat bir türlü doğru uygulama yapılamadığından şikayet konusu olmaktadır. Sağlık konusunu başarıyla çözen bu idare eğitimde çağ atlatacaktır. Bunun en önemli sorunu yaratıcı eğitimin nasıl sağlanacağıdır. Bu konu gayet iyi bilinen bir durumdur. Yeter ki bu idarenin bu konuda uygulamaya yönelik kararlı tutumu belirsin.

FATİH SULTAN MEHMET'İN SADRAZAMINDAN GERİ KALAMAYIZ
İstanbul’u fetheden zihniyet o çağın en eğitimli zihniyetiydi. Fatih, teknolojiyi kullanarak İstanbul’u aldı. O teknoloji o gün bilim adamları tarafından Fatih'e sunuldu. Fatih’in buna iman gücünü de katarak bu fethi sağlaması büyük bir başarıydı. Zamanın teknoloji devi Osmanlı bugünkünün ABD’si olarak düşünülebilir. Bizim son beş yılda yeteri hızda zenginleşemememizin temelinde teknolojik katkısı yüksek ürünleri üretmememiz yatıyor. Burada da bilim adamları birinci derecede sorumludur. Fatih, sadrazamına mealen 'hep ben senden bir şeyler istiyorum senin benden bir isteğin var mı'  diye sorduğunda sadrazamının sıkılarak benimde maaşım bilim adamlarının seviyesine çıkarılsın demesi manidardır. Süper güç olan Sovyetler döneminde de bilim adamlarının maaşları başbakandan daha yüksekti. Sovyetlerin dağılması bilim adamlarının sokaklara düşmesi ve daha sonra diğer ülkelere gitmesiyle yeni kurulan Rusya büyük bir ekonomik sıkıntıya girmiştir. Bugün Rusya'nın ekonomik gücü bilimden ziyade yeraltı doğal kaynaklardan gelmektedir. Bilimin gücünü gayet iyi bilen rahmetli Necmettin Erbakan o günlerde ülkenin zor ekonomik şartlarına rağmen bilim adamlarına en büyük maaş artısı vermiştir. Ne kadar bilime önem o kadar zenginlik. Bunu bugün Türkiye’nin bilim sıralamasında on yedinci oluşu ile dünya ekonomik sıralamamada on yedinci oluşu gayet güzel göstermektedir. Bugünkü idarenin yaklaşık otuz iki bin bilim adamına yapacağı artist bütçeye sadece 2,8 milyar TL yük getirecektir. Bu da yaklaşık bütçenin binde yedisidir. Şimdi bu idarenin yapması gereken ilk is bilim adamlarının maddi olanaklarını en azından başbakanınkinin seviyesine çıkarmak; sonrada araştırma katkı payını önümüzdeki beş yılda iki katına arttırmaktır. Bu işlemi enflasyon oranlarında artıştır veya seyyanen yapılmış bir artıştır seklinde değil net olarak Sayın Davutoğlu’nun “Profesörlerin maddi olanaklarını benimkinin üzerine çıkardım” demesi gerekmektedir. Fatih Sultan devri bunu sağlamışsa sayın Davutoğlu bundan geri kalamaz. Bu artışla birlikte bilim adamlarını birinci derecede halkımızın sadece maddi değil manevi refah seviyesini arttırmakta da sorumlu tutması gerekmektedir. Bunu da önümüzdeki uç ay içerisinde yaparsa gelecek beş yılın sonunda fert basına düşen gelir ancak on altı bin dolar olacaktır. Bu da 2023’te yirmi beş bin dolara ulaşmanın minimumudur. Şimdiden tedbir alınırsa daha sonra ahlamaya, vahlamaya gerek kalmayacaktır. Aksi takdirde eşiğinde olduğumuz orta gelir tuzağından kurtulmamız çok zor gibi görünüyor. Türkiye’de büyük petrol ve gaz rezervleri bulma rüyasına kalır. Kaldı ki aynı zamanda bir bilim adamı olan bugünkü başbakan bunu daha iyi idrak edecektir. Halkımızın refah seviyesinin artısı bilim adamlarının maddi manevi refah seviyesinin yüksek olmasından geçmektedir. Tersi Türkiye için doğru değildir. Fatihin sadrazamının isteği o donem bilim adamlarına verilen önemi göstermekte idi. Sayın Davutoğlu’nun bugün bu isteği bilim adamları adına yerine getirmesi halkımızın refah seviyesini daha da artıracaktır.

ETKİLİ VE GELİŞMİŞ BİR TÜRKİYE BUGÜNKÜ İDAREYLE SAĞLANABİLİR
Sayın Davutoğlu gerek uluslararası bilgisi gerekse Türk tarihini tanıması ve özümsemesinden dolayı demokratik mutluluk hissinin halkımıza sağlanmasında en etkili başbakan olacaktır. Halkımızın Avrupa'nın demokrasisine gıpta ile bakmasına son verecektir. Zira eğitimi birinci planda tutarak bunu sadece maddi olarak değil manevi olarak da destekleyecektir. Burada atılması gereken en önemli adım bu zamana kadar yapılan maddi yatırımlara ek olarak yaratıcı Eğitim zihniyetinin devreye sokulmasıdır. Başka bir deyimle 'soft ware'de; zihniyette, değişiklik yapılmasıdır. Bu konu gelişmiş ülkelerde gayet iyi bilinmektedir. Zira seksenli yıllarda İngiltere’de eğitim reformun bizzat içinde bulunan bir zat olarak bunun nasıl gerçekleşeceğinin detayları elimizdedir. Ayin Davutoğlu’nun eğitimin sorunlarını gidermesi ve çağ atlatması ve bununla da halkımızın maddi ve manevi huzurunu sağlamada kapasiteli ve en etkili başbakan olacağını şimdiden kutlayabiliriz. Bu konuda partili partisiz halkımızın her ferdinin destek olacağından eminiz.