ABD’de İsrail lehine olan eski tabular artık yıkılıyor. Amerika Başkanı Obama, şimdilerde İsrail’in kavgacı politikalarını sorguluyor…

ABD geçen ay, tüm dünyanın şaşkınlıkla izlediği diplomatik bir skandala sahne oldu. Kongre, Amerikan siyasi tarihinde ilk kez yabancı bir ülkenin liderini, ABD Başkanı’nın izlediği dış politikaya yönelik eleştirel bir konuşma yapması için ülkeye davet etti. Başka bir deyişle yabancı bir ülkenin liderini çağırıp, Amerikan Başkanı’na tokat attırdı. Yaptığı konuşma ile misafir olduğu ülkenin başkanını kendi  kongresinde adeta fırçaladı. Senatörler başkanlarına sahip çıkmak yerine, Obama’yı alaycı bir edayla eleştiren bu yabancı ülke liderini ayakta alkışladı.
Dünyanın en büyük ülkesinin en güçlü başkanına kendi evinde kafa tutarak meydan okuma cüreti gösteren bu misafir lider, İsrail Başbakanı Netanyahu’ydu. Kongre, Beyaz Saray ve dışişlerinin yaptığı tüm ikaz ve itirazlarına rağmen devletin yerleşik teamül ve protokollerini çiğneyerek Netanyahu’yu meclis kürsüsüne davet edip konuşturdu. Aslında Kongre’nin, ABD’nin Batılı müttefikleri de dahil, hiç bir ülkenin liderine böylesine seçkin ve ayrıcalıklı bir misafirperverlik göstermesi, hatta kendi yönetiminin izlediği dış politikayı eleştirmesine izin vermesi mümkün değil. Ancak söz konusu İsrail olunca, akan sular duruyor. İsrail Başbakanı’da zaten bunu bildiği için, kendi evindeymiş gibi hiç yabancılık çekmedi. Kongre’de sanki yabancı bir ülkenin lideri değil de, adeta Amerikalı bir muhalefet lideriymiş gibi konuştu. Siyasi skandala yol açan tartışmalı daveti, Temsilciler Meclisi’nin Cumhuriyetçi Başkanı John Boehner yapmış. Üstelik tarih kesinleşene kadar da Beyaz Saray’dan saklamış. Her şeyi İsrail’in Washington Büyükelçisi’yle kafa kafaya verip birlikte gizlice organize etmişler. Temsilciler Meclisi’nin başındaki birinin, Başkan’a danışmadan bir başka ülkenin liderini Kongre’ye konuşmaya davet etmesi ABD tarihinde bir ilk. Üstelik davet edilen kişi ile Başkan Obama’nın arası hiç de iyi değil. Zaten başından beri birbirlerine karşı yıldızları hiç barışmamıştı. Başkan Obama, Boehner’le Netanyahu’nun beraber tezgahladığı bu oyuna sert tepki gösterdi. Tarihte ilk kez Beyaz Saray, ABD’yi ziyaret eden bir İsrail liderine kapılarını kapattı. Netanyahu’ya yokmuş gibi davrandı. “Amerika’da dış politikayı yürütme, yönetme ve şekillendirme yetkisinin başkanın inisiyatifinde olduğu bir sistem var” diyerek, Netanyahu’ya yanlış kapıyı çaldığını söyledi.
 
Obama’nın politikaları İsrail’i rahatsız ediyor
Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice’ın ise, Netanyahu’nun Kongre’deki konuşmasını ABDİsrail ilişkileri açısından 'yıkıcı' bir gelişme olarak tanımlaması dikkat çekti. Aslında bu skandalın arka planında yatan esas olgu, iki temel nedene dayanıyor. Başını Cumhuriyetçi Parti’deki çoğunluğun çektiği beyazlardan oluşan ırkçı bir kesim, Amerika’nın Obama gibi siyah bir başkan tarafından yönetilmesini içlerine bir türlü sindiremedi. Obama’nın karşısında ırkçı beyazlarla İsrail lobisinin ortak ittifakını ile oluşmuş bir blok var.
Başkan’ın İslam dünyası ile yakınlaşma eğilimi ve zaman zaman İsrail’e yönelik sert eleştirileri bu çevreleri sürekli rahatsız etti. Obama, başından beri dünyanın kanayan yarası Ortadoğu’daki sorunları, diplomasiye öncelik veren bir strateji ile çözümleme yoluna gitti. Çünkü Ortadoğu’ya barışın yerleşmesini “çağın bir gereği” olarak gördü. Bölgede buna göre bir bir yol haritası dizayn edip sonuç almaya çalıştı. Ancak karşısında bu yolu tıkayan engel olarak hep İsrail’i buldu.
İsrail, bölgedeki diğer toplumları tehdit ederek, bombalayarak ve onlarla savaşarak varlığını sürdüreceğine inanan çok parçalı sağcı ve şovenist bir koalisyon hükümeti tarafından yönetiliyor. Başında da uzlaşmaz ve katı tutumuyla her sorunu şiddetle çözmek isteyen, kavgacı bir kişiliğe sahip olan Başbakan Netanyahu var. Bu tutumunu Amerikan yönetimine dikte ederek aynı çizgiye çekmek istiyor. İşte Obama ile Netanyahu’nun yolları burada ayrılıyor. Netanyahu’nun Kongre’de yaptığı ateşli konuşma, Obama’nın İran'ın nükleer programını askıya almasına yönelik yürüttüğü müzakereleri eleştiriyordu. Çünkü Amerikan yönetiminin İran’a karşı uyguladığı yeni politikasının Ortadoğu’da oluşturacağı olası yeni denge ve dinamikler, İsrailli şahinleri ciddi biçimde rahatsız ediyor. Aynı durumdan Obama karşıtı Cumhuriyetçiler’in kontrolündeki Kongre’de İsrail’le aynı bakış açısına sahip. Cumhuriyetçiler Netanyahu’ya bu daveti yaparken bütün hesapları, hem Obama karşısında ne kadar güçlü olduklarını göstermek hem de İran konusunda İsrail ile aynı görüşü paylaştıklarını Amerikan kamuoyunun gündemine getirmekti. Ancak evdeki bu hesap çarşıya uymadı.

İsrail, Amerikan kamuoyunu kaybediyor
Amerikan kamuoyu, yabancı bir liderin kendi Kongre’lerinde seçtikleri başkanlarına kafa tutup, meydan okumasını hiç hoş karşılamadı. NBC ile Wall Street Journal’ın ortak düzenlediği bir ankete göre, ABD kamuoyunun yüzde 48’i bunu yanlış buldu.
Daveti destekleyenlerin oranı yüzde 30’da kalırken, katılımcıların yüzde 22’si de konu hakkında yorum yapacak kadar bilgisi olmadığını söylüyordu. Artık Amerika’da Ortadoğu’ya yönelik politika ve startejilerin İsrail’in ipoteği altında körü körüne sürdürülmesinin doğruluğu sorgulanmaya başladı. Pew Araştırma Merkezi’nin 2014 kamuoyu araştırmasına göre, özellikle genç nesil, Amerika’nın dış politikasını İsrail’in tercihlerine göre değil, kendi ulusal çıkarlarına göre şekillendirilmesini istiyor. Ve büyük bir çoğunluk Amerika’nın İsrail’i korumak için İran ya da herhangi başka bir bölge ülkesine askeri müdahalede bulunmasına karşı.
Kongre’deki Demokratlar ise İsrail Başbakanı’na bugüne dek görülmemiş sertlikte tepki gösterdi. Geleneksel olarak İsrail’e yakın duran Demokratlar dahi Netanyahu’nun Kongre’deki konuşmasını protesto etmek için o gün oturuma katılmadı. Kongre’de İran’a karşı yaptırım tasarısının başını çeken bir grup Demokrat, İran ile müzakerelerde siyasi çerçeve anlaşması için öngörülen son tarih olan 24 Mart'a kadar tasarıyı oylamayacaklarını bildirdi. Uzmanlar daha önce Kongre tarihinde böyle bir durumun görülmediğini söylüyor.