Kurumsal duygusal zekanın yüksekliği, kurumlara birçok açıdan rekabette üstünlük ve yöneticilere katkı sağlıyor. Bu durum yönetici başarısını olumlu etkiliyor.

İşletmelerde özellikle, anlık ve keyfiyete göre alınan kararlar, yöneticinin altyapı eksikliğinin yanında kendini geliştirme çabasının yetersizliği kurumların zekalarını köreltiyor.

Duygusal zeka en kısa tanımıyla kendi duygularının ve başkalarının duygularının fakında olabilmek. Çok kolay bir şey değil elbet. Birey açısından düşündüğünüzde kendinizin farkında olacaksınız, artı ve eksilerinizi bileceksiniz başkalarını da fark edip, buna göre davranıp, kararlarınızı buna göre alacaksınız. Bazen zaman kısıtı olacak, hızlı düşünüp hızlı karar vermek gerekecek. Duygusal zeka ile düşünme bir alışkanlık. İş ve yaşam davranış tarzı.  Çocukluk döneminde edinilmiş bir alışkanlık da olabilir, sonradan da benimsenip uygulanabilir. 

Kurumsal duygusal zeka, rekabet unsuru
Duygusal zekayı kurumlar açısından düşündüğünüzde ise kurumların ortaklarını, çalışanlarını, müşterilerini ve bulundukları çevreyi düşünmelerinden ama gerçekten düşünmelerinden bahsediyoruz. Moda kavram olarak veya düşünüyormuş gibi yapmaktan değil.  Bu gün kurumlar tüm bu ilgili aktörleri düşünmek, ne istediklerini bilmek, ihtiyaçlarını tespit etmek, uyumlaştırmak, organize etmek, iyi görünmek zorundalar. Rekabetin şartlarından biri bu aslında. Rekabet açısından bakıldığında,  Ar-Ge, hizmet kalitesi,  kuruma bağlı kalifiye çalışanlar ve diğer konularda olduğu kadar, kurumun duygusal zekası da bir rekabet unsuru. Bu günün haber ve bilgi alma özürlüğündeki dikkatli tüketicisi de kurumları daima izlemekte. “Kurumsal duygusal zeka” adını tam bilmemiş olsa da kurumun çevre ile ve diğer tüm aktörlerle uyum derecesini değerlendirmekte. Günümüz çalışanı ve tüketicisi geçmişteki gibi değil, sorgulayıcı, takip edici, değerlendirici ve geçmişe göre daha bilinçli.

Duygusal zekası yüksek kurum olmanın avantajı
*Duygusal zekası yüksek kurumlar, bu günün bilinçli tüketicisinin dikkatini çekerek daha fazla akılda kalır.
*Çalışmaları birkaç süzgeçten geçtiği için kolay kolay hata yapmazlar, yapsalar da kolay affedilirler. 
*İnsan odaklı olmak, insan odaklı çalışmalar yapmak,  bu kurumları yeni fırsatlarla daha kolay buluşturur. 
*Kendilerini daha iyi ifade edebilirler.
*Kalifiye insan kaynakları açısından avantajlı olurlar. Nitelikli insan gücü tarafından tercih edilirler.
*Olası bir krizde kamuoyunu, ilgili çevreleri ve basını ikna etmeleri, durumu anlatabilmeleri daha kolay oluyor, krizi büyümeden önleyebiliyorlar.
*Finansal itibarları yatırımlarında destek sağlıyor. 
*Kurum inovatif çalışmalar yapabiliyor.
*Kurum yöneticisinin başarısı artıyor, ekibi ve ilgili çevreleri daha kolay yönetiyor. 
* Kurumun genel olarak çevrelerinde itibarı artıyor.

Kısacası kurumsal duygusal zeka kuruma, üstüne para vererek reklam ile elde edemeyeceği birçok açıdan fayda sağlıyor. Tüm bu avantajları sağlayabilmek içinse, iyi bir kurumsal iletişim çalışması şart.
Kurumsal duygusal zekada yöneticinin etkisi
Kurumun duygusal zekasının düşük veya yüksek olmasında tepe yöneticinin elbette birincil sorumluluğu var. Ara kademe yöneticilere de önemli sorumluluklar düşüyor. En önemli konulardan biri, doğru işe doğru eleman. Gerektiğinde danışmanlık hizmetlerini almaktan çekinmemek, farklı fikirleri dinlemek ve işi yaparken kurumun bütünsel başarısını düşünmek.  Bunlar varsa kurumsal duygusal zeka giderek artıyor. Yokluğu ise zekayı azaltıyor. 
Yönetici sadece kendi bireysel başarısına göre iş yapıyorsa ve kararlar alıyorsa zaten kurumsal duygusal zekadan bahsetmek imkansızlaşıyor. Ama ne yazık ki bunun farkında olmayan yöneticiler kendi kariyerlerine göre kararlar alıp kurumları da zarara uğratabiliyorlar. Bu sebeple doğru işe doğru eleman konusunun üzerinde durmak gerekiyor. Kurumlarda sıklıkla karşılaşılan bir durum bu. 
Kurumsal yapısı olmayan işletmelerde özellikle, anlık ve keyfiyete göre alınan kararlar, yöneticinin altyapı eksikliğinin yanında kendini geliştirme çabasının yetersizliği veya yönteminin yanlışlığı, “her şeyi en iyi ben bilirim“, “para bende, güç bende, akıl bende” düşüncesi kendisinden başka herkesi küçümseme, hazımsız hızlı büyümelerde şımarıklık, işletmelerde olumsuz dedikodular ve dedikodunun yönetilememesi gibi sebepler kurumların zekalarını köreltiyor.  

Sözün özü, kurumsal duygusal zekanın yüksekliği, kurumlara birçok açıdan rekabette üstünlük yöneticilere katkı sağlıyor, yönetici başarısını olumlu etkiliyor.  Siz, kurumsal zeka düzeyinizi biliyor musunuz, merak ediyor musunuz, bir yönetici olarak kendi tahminlerinize mi güveniyorsunuz? Sizin kurumunuzda çevresel faktörleri de düşündüğünüzde zeka açıcı ve kapatıcı unsurlar neler? Kurumsal duygusal zeka düzeyiniz nedir?