İletişim ile kurumlar kendilerini çeşitli kesimlere tanıtarak kurumla ilgili paydaşların kafasında bir imaj oluşmasına katkı sağlar.

Artan bilgi teknolojileri ve rekabetin getirdiği şartlar işletmeleri her geçen gün değişime ve gelişmeye yönlendiriyor. Son on yılda kurumların kendilerini toplumun tüm kesimlerine anlatma ve tanıtma gerekliliği her zamankinden daha fazla ön plana çıkmaktadır. Çünkü kurumların yaşamlarını uzun süre devam ettirebilmeleri onları kuşatan, onlarla ilişki içinde olan grupların beklentilerinin karşılanması ile mümkün olacaktır. Kurumların tüm paydaş grupları, kurumun iletişim biçiminden etkilenerek o kurum hakkında bir izlenime sahip olurlar. Bu yolla kurumun tüm paydaşlarının akıllarında bir imaj oluşturulur. İletişim her geçen gün sosyal yaşam içinde büyük önem arz etmektedir. Bu düşünce ya da bilginin anlam kazanmasının tek yolu paylaşımdır. Teknolojik gelişmelerle beraber bu değişime uyum sağlayıp benimseyen, bunu bir kültür haline getiren kurumlar, rekabetçi ortamda ayakta kalabileceklerdir. Teknolojik gelişmelerle birlikte pek çok alanda yaşanan değişim literatüre farklı terimlerin yerleşmesine neden oldu. Günümüzde en fazla duyduğumuz ve daha çok uzun yıllar duymaya devam edeceğimiz kavramlardan biri de iletişimdir. İletişim; duygu, düşünce, haber veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla, başka kişilere veya merkezlere iletilmesi, aktarılması, olarak bilinmektedir. Bu geniş yelpazeye dağılabilecek kavramı sözlükteki anlamıyla sınırlandırmak mümkün değildir. Böyle bir rekabetçi ortamda çeşitli paydaş guruplarına kendilerini anlatamayan ve tanıtamayan kurumların pek yaşama şansları yoktur buda iletişim yöntemlerinin kullanılması ile olmaktadır. Çünkü iletişim ile kurumlar kendilerini çeşitli kesimlere tanıtarak kurumla ilgili o paydaşların kafasında bir imaj oluşmasına katkı sağlayacaktır. Sürekli değişen iş çevresi şartlarında kurumlar ürünlerinin ve hizmetlerinin hedef kitleler tarafından algılanması yönünde çalışmalarına hız vermelidir. Bir başka deyişle kurum imajına katkıda bulunmaları gerekmektedir. Bu oluşan imaj kurum kaynaklarının temini, medya ilişkileri, yerel ve hükümet bazında ilişkileri vb. etkilemektedir. Bu açıdan bakıldığında hedef kitleler tarafından kurumun ne yapıp yapmadığı ilgisi kurumsal iletişim yolu ile sağlanmaktadır.

Kurum çalışanlarının verimlilikleri kurum içi iletişim açısından önemli
Almanya’da yapılmış olan bir araştırmaya göre işlerinden memnun olan çalışanların yüzde 82’si kendilerini kurumları hakkında her zaman için “çok iyi” bilgilendirilmiş olarak hissetmektedirler. Buna karşın işinden memnun olmayan kişilerin yüzde 77’si kurumlarından yeterli bilgi alamadıklarını vurgulamışlardır. Bu araştırma sonuçları, kurumun çalışanlarının verimliliklerinin artması için kurum içi iletişimin ne kadar etkili olduğunu göstermektedir. Dahili iletişim sık sık kurum içi halkla ilişkiler veya insan ilişkileri şeklinde de kullanılmaktadır. Halkla ilişkiler bir bakıma toplum içinde belirli gruplarla insancıl ilişkilerin geliştirilme sanatıdır. İnsan ilişkilerinin temel amacı kurumda “mekanik ve ekonomik” insan yerine “mutlu ve sosyal insan” imajını yaratmaktır. Halkla ilişkiler ise mutlu bir çevre amacını güder. Çevrede yer alan kişi ve kuruluşlarla uyumlu ve olumlu ilişkiler kurmak, insan, toplum bütünleşmesini yaratmak, halkla ilişkilerin temel amacıdır. Bu yapısıyla “mutlu insan” sloganını benimseyen insan ilişkileri ile “mutlu çevre” yaratmak isteyen halkla ilişkilerin özetle birleştikleri görülür. Halkla ilişkiler ile insan ilişkileri arasındaki başlıca ortak nokta ise saptadıkları hedefin ve geri bildirim sürecinin benzerliğidir. Her ikisi de kurumun hedef kitlesinde hem iç, hem de dış grupları dikkate alır. İnsan ilişkileri daha çok iç grubu hedef alır. Çalışanlara iletilen bilgiler ne kadar iyi, makul ve ikna edici olursa onların kurum ile bütünleşmeleri ve dolayısıyla daha verimli olmaları sağlanacaktır.