ABD seçimlerinin yarattığı belirsizlik ve FED’in Aralık ayında tekrar faiz artırarak normalleşme sürecine kaldığı yerden devam edeceği beklentisi gelişen ülke para birimleri üzerinde baskı oluştururken güçlü dolar temasının öne çıktığı Ekim ayında Avrupa bankacılık sistemine ilişkin endişelerin tekrar su yüzüne çıkması oynaklığı artırsa da reel getirilerin yüksekliği gelişen ülke varlıklarına dönük risk iştahının sürmesine neden olmakta. Dışarıda Brexit süreci içeride ise 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle zor bir yaz geçiren sermaye piyasalarında Ekim ayı ile birlikte gündem tekrar ekonomiye döndü. ABD ekonomisine yönelik olumlu veri akışı FED’in tekrar faiz artırımı için harekete geçeceği beklentisini artırırken diğer gelişmiş ülke merkez bankaları genişletici para politikalarını sürdüreceklerinin sinyalini verdiler. Enerji fiyatlarında yılın ilk yarısından itibaren devam eden yukarı yönlü ivme OPEC ve OPEC dışı petrol üreticilerinin petrol arzını dondurması konusunda gayri resmi anlaşmaları ile birlikte yükseliş eğilimini güçlendirdi. Altın cephesinde ise beliren jeopolitik risklere ek olarak Brexit, Avrupa bankacılık sisteminin yarattığı belirsizlikler ve FED’in seri bir faiz artırımına gitmeyeceğinin anlaşılması ile yılın ilk yarısında yaşanan sert yükseliş sonrası FED kaygılarının tekrar belirmesinin etkisi ile başlayan düzeltme sonrası konsolide olma çabası içerisinde görülmekte. Yurtiçinde ise yakın zamanda yaşanan gelişmelerin etkisini üzerinden atan piyasalar diğer gelişen ülke varlıkları ile birlikte FED’in normalleşme sürecine yönelik adımlarına devam edeceğine ilişkin sinyaller sonrası Türk lirası cinsi varlıklar üzerinde diğer gelişen ülkelere paralel bir baskılanma mevcut. Moody’s tarafından yapılan not indirimi ve jeopolitik risklerin artış göstermiş olması baskının dozunu bir miktar artırmakta. Türk Lirası’nda yaşanan oynaklığın artması ile birlikte Mart ayından itibaren sadeleştirme adımları çerçevesinde koridorun üst bandında faiz indirimine giden TCMB, Türk Lirası’nda yaşanan oynaklığın kur geçişkenliği ile enflasyonda bozulma yaratabileceği endişesiyle Ekim ayında marjinal borç verme faizi olan faiz koridorunun üst bandını sabit tuttu. Sadeleşme politikasına ara veren TCMB, önümüzdeki süreçte atacağı adımlarda enflasyona ilişkin verilerin belirleyici olacağını belirtti. FED süreci ve Moody’s sonrası teknik sebeplerle devlet tahvillerinde yaşanan çıkış tahvil faizleri üzerinde yukarı yönlü baskılanmaya neden olurken, borsa tarafında değerlemelerin cazip olması nedeniyle pozitif bir performans yaşandı ancak endeks açısından kritik bir eşik olan 80 bin üzerinde günlük kapanışın gelmemesi bu pozitifliğin sınırlanmasına neden olmakta. Kasım ayında dışarda ABD ekonomisine yönelik veri akışı FED’in 2017 projeksiyonu üzerindeki etkisi nedeniyle yakından takip edilecekken içeride güney sınırımızda süregelen jeopolitik riskler ve siyasete dönük başkanlık tartışmaları fiyatlama üzerinde etkili olabilir. Diğer yandan petrol fiyatları, Avrupa bankacılık sistemi ve Çin ekonomisine yönelik beklentiler gibi küresel risk iştahını etkileyebilecek veri ve haber akışları da TL cinsi varlıklar üzerinde etkili olabilir.