Geçtiğimiz ay, Körfez’in yıldızı Dubai’deydim. Dubai, çölün nasıl bir dünya markası haline gelebileceğinin dünyadaki tek örneği olmalı. 7 emirlikten oluşan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) içinde en görkemlisi şüphesiz Dubai... Dubai’nin 3 milyona yaklaşan bir nüfusu var. Dubai emirliğini, nüfusun yüzde 17’sini oluşturan Suudi kökenli Emirati Ailesi yönetiyor. Nüfusun nerdeyse yüzde 80’ini ise Hintli, Pakistanlı ve Bangaldeşli yabancılar oluşturuyor.
     Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid El Maktum, vizyonu olan müthiş bir lider. Çılgın fikirleri var. Yine vizyonu olan çılgın bir ekip Şeyh El Maktum ile birlikte çalışıyor. Bu ekip proje üretiyor, El Maktum; "Uygulayın!" kararını veriyor. Neredeyse tamamı çöl olan bir ülke çılgın projeler sayesinde bir dünya markası haline gelmiş. El maktum ve ekibi çölü gökdelenlerle donatarak, dünyanın en ünlü markalarını ve şirketlerini Dubai’ye çekmeyi başarmış.
Amerikalı aktör Tom Cruise’u "Görevimiz Tehlike" filmini çekmesi için Dubai’ye gelmeye ikna etmişler. Filmin en tehlikeli sahneleri 828 metre ile dünyanın en yüksek binası olan Burj Khalifa’da gerçekleştirildi. Bu film sayesinde bütün dünya Dubai’yi tanıdı. Sonra da Şeyh El Maktum denizi doldurarak Palmiye Adası projesini hayata geçirdi. Burada inşa edilen villalar dünyanın en ünlü isimlerine milyonlarca satıldı. İstanbul’un rezidanslarının en babası metrekaresi 10 bin dalara satılamazken, Dubai’deki gökdelenlerin metrekaresi 30 bin dolardan kapış kapış gitti. Dubai’de inşaat ve gayrimenkul sektörü, ülke ekonomisinin can damarını oluşturuyor. Dubai’nin dünyanın en ünlü markalarıyla bir ticaret ve finans merkezi olması da bu emirliği çok farklı kılıyor. New York, Londra ve Tokyo ekseninde, Dubai de yerine alan bir kent.
     Dubai Cityscape Global Gayrimenkul Fuarı, sektörde dünya devlerinin bir araya geldiği arena... Her yıl eylül ayının ikinci hatasında düzenlenen fuara ABD’den Çin’e kadar bir çok ülke projeleriylle katılıyor. Bu yıl fuara Türkiye’den 61 firma gayrimenkul projeleriyle katıldı. Geçtiğimiz yıl, Türk firmalarının sayısı 30’du. Türk firmalarının fuara gösterdiği bu ilgi, gayrimenkul sektörümüzün Körfez sermayesine göz diktiği anlamına geliyor. Körfez’in kaymağını Ağaoğlu yiyor. Ağaoğlu bu yıl da fuarda Suudi Arabistan kökenli bir vakfa Maslak 1453 projesinden 400 dairenin yer aldığı bir kuleyi 67 milyon dolarak tek kalemde sattı. Türk gayrimenkul firmalarının Cityscape Global’da 500 milyon dolarlık ön satış gerçekleştirdiği söyleniyor.
     Körfez’in paraları öyle 500 milyon, bir milyar dolarla sınırlı değil. Körfez ülkelerinin elinde oluşan yatırım fonunun 2 tirilyon dolar olduğu söyleniyor. Türkiye bugune kadar bu paranın daha beşte birini bile çekebilmiş değil. Tabi paranın kokusunu alan Körfez’e yükleniyor ama, istediğimiz sonucu da henüz almış değiliz. Türkiye siyasi istikrara kavuşur kavuşmaz, bu Körfez sermayesine ciddi bir şekilde eğilmeli. Arap kardeşlerimizi "kazıklamayı!" hiç aklımıza getirmeden onları, ülkemizde yatırıma ikna edebiliriz. Araplar dinleri ve kültürleri bakımından Türkiye’ye zaten yakınlar. İşlerini kolay eylersek, bürokratik engel çıkarmaz, uzun vadeli oturum veya vatandaşlık hakkı verirsek, Türk gayrimenkul sektöründe adeta bir “Arap Baharı" yaşanır. Benden söylemesi.
     Çölde yükselen medeniyet Dubai mucizesini ve bu mucizenin mimarı olan Şeyh El Maktum’u Ekim sayımızın kapak konusu yaptık. Dubai izlenimlerimi sizler için kaleme aldım. Ayrıca, Dubai’de gövde gösterisi yapan Türk gayrimenkul sektörünün önde gelen isimleriyle röportajlar gerçekleştirdik, ürettikleri projeleri ve Körfez sermayesini ele aldık. İlginç görüşler ortaya çıktı...
     Türkiye 1 Kasım’da yeni bir seçim yaşayacak. Ümit ederim barış ve huzur içinde bir seçim olur. Seçimin sonucunda milletimizin iradesine saygılı olmak durumundayız ancak, benim arzuladığım güçlü ve tek başına bir iktidar. Çünkü; koalisyon hükümetleri Türkiye’yi ileriye götüremiyor...

Saygılarımla.