Kurumların itibarından sürekli bahsediyoruz. İtibar herkesin önemsediği bir kavram. Elbette sadece kurumlar için değil, bireyler ve her türlü yapı ve devletler için de önemli. İtibar kelimesinin içinde, saygı, değer, güvenilirlik, saygınlık, prestij, bilinirlik ve kelimelerle ifade edilemeyen bulunduğu ortama, çevreye göre değişen bazı anlamlar var. İtibar önemli olduğu kadar çok da kırılgan bir kavram. İtibar sadece bugünden oluşmuyor. Geçmişteki tüm kurumsal davranışlar süzülerek bugüne gelip, itibarlı olmayı veya olmamayı ortaya çıkarıyor. Bugünkü davranışlar itibarın sürdürülebilirliği için önemli oluyor. Kurumlar geçmişte yaşanan olumsuz olaylar sebebiyle olası itibar sorunlarına karşı çeşitli önlemler alabiliyorlar. Ama gelecek de itibarı korumak da kurumları düşündüren bir durum. Kurumsal itibar sorunu varsa… Kurumsal olarak bir itibar sorununuz var ise, ortada iyi yönetilememiş bir durum var demektir. Geçmişte yaşanmış şu ya da bu şekildeki uygulamalar, kuruma zarar verecek işler bir gün karşınıza çıkıverir. Olumsuz işlerin yapıldığı dönemde sizin o kurumda çalışmıyor olmanız da önemli değil. Bu gün kurumda kim varsa geçmişte çalışanların bıraktıkları izlerden veya geçmiş yönetimlerin kararlarından iyi veya kötü etkileniyor elbette. Olumlu itibar uçucu madde gibi. Ortamı iyi korunmazsa iyi yönetilmezse bir anda uçup gidiyor. Yeniden oluşturmaya çalışmak, olumsuz tortuların üzerine olumlu itibar inşa etmek ise hem zor, hem süreç gerektiriyor. Bugünün hızlı yaşanan dünyasında uzun süreçlere ise tahammül yok.

Kurumsal itibar nasıl korunur?
İtibarı korumak ve artırmak hem zor hem kolay. Kolay;
* Yönetim kararları ve uygulamaları tutarlıysa,
* Yönetim “her şeyi bilirim” demiyorsa
* Yönetim günlük işlerin içinde kaybolmuyorsa, verdiği sözleri tutuyorsa,
* Yönetim ufak hesaplarla uğraşmıyorsa,
* Yönetim bıkmamışsa, heyecanlıysa,
* Yönetim halef ve selef olarak birbirinin ardından olumsuz konuşmuyorsa,
* Kurum ortaklı ise, tüm ortaklar açık net ve şeffafsa, birbirlerine güveniyorsa, aralarında bir güvensizlik problemi olmamışsa,
* Ara yönetim kademeleri uyumlu çalışıyorsa,
* Kriz senaryoları düşünülüp bu konuda hazırlıklı olunuyorsa,
* Krizlerde ne yapılacağı biliniyorsa,
* Kurum çalışanları, yönetim ve müşteriler kurum için iyi bir ekip olarak çalışıyorsa,
* Kurumda çalışanlar düzenli olarak ihtiyaç duyulan eğitimleri alıyorlarsa,
* Kurum çalışanları işi benimsiyorsa,
* Kurum, personeli, ortakları ve müşterileri için yaptıklarını “mış” gibi yapmıyorsa,
* Çevre ile barışık yaşanıyorsa,
* Doğru zamanda doğru kişiden/ kurumdan iletişim desteği alınıyorsa,
* Medya iletişimi doğru sağlanıyorsa,
* Eğer kurumunuz göründüğü gibi olup, olduğu gibi görünüyorsa.

İtibarın korunmasında çalışan memnuniyeti
Kurumlar açısından yukarıdaki tüm noktalara dikkat etmek ama özellikle, çalışan memnuniyetini artırmak önem taşıyor. Kurumsal itibarın sürdürülebilirliği çalışanların kurumsal aidiyet duygularından önemli derecede etkileniyor. Çalışanın kurumsal aidiyet duygusunun yüksekliği ise kurumun itibarını pek çok açıdan artırıyor ve koruyor.
Tüm bunları sağlamak için elbette iyi bir kurumsal iletişim planı ve usta bir uygulayıcı gerekli ama en önemli görev şirket yöneticilerine, karar vericilere düşüyor.
En tepe yönetimden başlamak üzere tüm şirket yöneticilerin sözü, davranışı, nerede bulunduğu, olaylara bakış açısı, alt kültürü, kendini ne kadar yetiştirebildiği şirketin geleceğini ne kadar planlayabildiği önem kazanıyor.
Ayrıca, unutmamalı ki bireyler, kurumlar ve devletler için bu gün yapılan her iş, davranış, gelecek itibarını olumlu ve olumsuz etkiliyor.
Sözün özü; kurumsal iletişim ve itibar yönetimi geleceğe yönelik olarak maddi yatırım kadar önemsemeli, düşünülmeli, planlanmalı ve buna göre davranılmalı. Ne dersiniz?