Bozcaada, İstanbul’a yakınlığı göz önüne alındığında, hala bu kadar bakir ve el değmemiş olması şaşırtıcı ve o zamana kadar adayı görmeyenler için de bir o kadar arzu uyandırıcıdır. Stratejik konumu ile Truva savaşlarından, 1 inci  dünya savaşına kadar, tarih boyunca bir çok medeniyetin karşılaşmasına  sahne olmuştur. Türkiye’nin köyü ve mahallesi olmayan tek ilçesi olan Bozcaada, yaklaşık 40 kilometrekarelik yüz ölçümünde barındırdığı, cennet köşesi koyları, essiz lezzetli üzümleri ve hiç eksik olmayan rüzgarlarıyla Çanakkale’nin ve Türkiye’nin saklı cennetlerinden biridir. Birbirinden değişik ve benzersiz olan bu koylar, insanın içinde dayanılmaz bir deniz coşkusu oluşturmasına rağmen, bu büyü insanın denize kavuşması ile bir anda kendini soğuk suyun verdiği üşüme ile hayal kırıklığına bırakır. Gerçekten de rüzgarsız günlerin haricinde deniz suyunun sıcaklığı, Ağustos ayında bile yaklaşık 21 – 22 derece kadardır. Rüzgarın esmediği şanslı bir kaç günün sonunda 26 dereceyi görseniz de bu hiç bir zaman bir haftayı bulmaz. Yine de insani, bu bakir koylar kendine delice aşık eder. Artık, çoktan adanın bir sevdalısı olmuşsunuzdur.

ALTIN SARISI KUMLARI, SU ALTI MAĞARALARI,KOYLARI VE TARİHİ YAPILARI İLE BOZCAADA ,YI GEZMEK BİR AYRICALIK
Altın sarısı ince kumsalı ile Ayazma plajı, adanın en tanınan ve en kalabalık koyu olsa da akvaryum, sulubahçe, hiç rüzgarı eksik olmayan çayır ile son zamanlarda, yük gemisinin karaya oturması ile bir anda ününe ün katan Beylik Koyu ziyaretçilerin en çok tercih ettikleri diğer yerlerdir. Fakat tekne turuna çıkanlardansanız, karayolu ile ulaşımı olmayan, Çanak koyun Güvercin mağaralarında dalış ve Bakla Taşlarının arkasındaki koylar sizi bekliyor olacak. Sadece ulaşımın denizden olduğu bu güzellikler bile insana unutamayacağı bir tatili garanti ediyor. Dalış imkanının  da olduğu ada, basta Eleni Batıgı olmak üzere bir çok batığa, taşlaşmış amforalara ve çok az kişinin bildiği sualtı mağaralarına ev sahipliği yapmaktadır. Beylik koyunda karaya oturan kuru yük gemisi ise şimdiden bir çok deniz sevdalısının ve maceracının uğrak yeri ve fotoğraflarında da ise olmassa olmazı olmuş durumda. Tüm ihtişamı ile daha adaya gelirken misafirlerine, merhaba diyen kale ise, adanın merkezinde görülmesi gereken yerlerin başında gelir. Ne hazindir ki, misafirlerine merhaba diyen kale, adadan ayrılırken gemiden adaya bakışlarda gözlerin odaklandığı son mekandır. Kilisenin, yeni restore edilen can kulesi ile rum mahallesinin dar sokakları ve evleri ise merkezin diğer görülmesi gerekenlerindendir. 

BOZCAADA'NIN SİMGESİ ÇİÇEK PASTANESİ ESKİ DOSTLARIN, SANATÇILARIN,GAZETECİLERİN BULUŞTUĞU ADRES
Bir çok restorantın da bulunduğu bu sokaklar havanın kararması ile misafirlerine kapılarını açar. Güneşin denize muhteşem batışını, rüzgar güllerinin yanında izledikten sonra aksam yemeği için limandaki balık restoranları birbirinden değişik lezzetleri ile sizlere gecenin de en az gündüzünüz kadar unutulmaz olduğunu haykırır. Hele Ağustos ayı geldiğinde sardalya bir başka olur bu sularda. Kasa kasa gelir de balık haline, yine de yetmez. Öğlene kadar çoktan satılmış olur, bütün kasalar.Adanın simgelerindendir, Çiçek Pastanesi. Eski dostların buluştuğu, yeni dostlukların kurulduğu, kış aylarında da yaz aylarında olduğu gibi sevgi ile misafirlerini bekleyen şirin bir mekandır Bir çok eski Rum geleneksel lezzetinin de günümüze ulaşmasını sağlayan Sermin Günday Hanim ve eşi Tahir Günday Bey ise yüzlerinden hiç eksik olmayan tebessüm ile konuklarını ağırlarlar. Fadıl Başar, Gazeteci Haluk Şahin ve sanatçı  Ata Demirer Çiçek Pastanesinin   müdavimlerinden dir.  Son Osmanlı Meclis Başkanı Reşat Hikmet Bey’in, torunu Ömer Hikmel Bey de adada yaşamaktadır. Son zamanlarda bir çok ünlünün de tercihleri arasında yer alan ada, kış aylarında da insanların hafta sonu tercihlerinde yer almaya başlamış. Eylül geldiğinde, bağ bozumu adını verdiği festivale ev sahipliği yapar. Bozcaada Belediyesi tarafından geleneksel olarak düzenlenen festival kapsamında ayrıca, Bozcaadalı kadınların yaptıkları ada lezzetleri de misafirlere sunuluyor.  Geleni kendine aşık etme gibi bir özelliği olan Bozcaada için Heredot, „ Tanrı insanlar daha uzun yaşasınlar diye Bozcaada’ı yarattı ”  demiş. Şimdiden iyi geziler dileklerimizle,