TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) Ankara Şube yürütücülüğünde düzenlenen, IX. Ulusal Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayı, bugün Ankara’da Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde başladı. Kurultay’da bilgiyi üreten ve bu bilgiye ihtiyaç duyan, kullanan ve geliştirilmesine yardımcı olan paydaşların aynı platformda buluşması sağlanarak yeni teknolojik gelişmelerin uygulamaya geçirilmesi, endüstrinin talepleri, yaşanan sorunlar ve olası çözüm önerilerinin ortaya konulduğu bir tartışma, danışma ve paylaşma ortamı oluşturulması hedefleniyor. İki gün sürecek olan, pek çok üniversitenin yanı sıra çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının desteklediği IX. Ulusal Uçak Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultay’ında toplam yedi oturum düzenlenecek. Kurultayın açılış konuşmaları MMO Ankara Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ö.Varlık Özerciyes, TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar ve TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından yapıldı.

MMO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar açılışta özetle şöyle konuştu: “Hemen her alanda olduğu gibi uçak havacılık uzay mühendisliği alanında çalışan meslektaşlarımızın sorunları da her geçen yıl artmaktadır. Eğitimden çalışma yaşamına, sektörün kendi özel sorunlarından, ekonominin genel yönetim anlayışından payına düşen çarpıklıklara kadar bir dizi sorun artarak sürmektedir. Yetersiz istihdam düzeyi, Ar-Ge çalışmalarındaki yetersizlikler, hava taşımacılığı alanındaki çarpıklıklar başta olmak üzere ağırlaşan sorunlar mevcuttur.

Uçuş güvenliği riske sokulmaktadır, tedbir alınmalıdır
Ülkemizde bilindiği gibi uzun yıllardır THY ve 2000 yılında faaliyetlerini durduran İstanbul Hava Yolları dışında hangar düzeyinde bakım yapabilen işletme bulunmamaktaydı. 2001 yılında bakım ve onarım hizmetlerinin verilmesi, yerli ve yabancı özel sektör firmalarına açık hale getirildi. Başlangıçta yerli olarak kurulan özel sektöre ait bakım onarım yenileme firmaları, yakın zamanda yabancı firmalara satılmaya başlanmıştır. “Maliyetleri düşürme” bahanesiyle, uçuş operasyonları, uçak bakımı ve yer bakım hizmetleri, kurumsal bünyeden çıkarılıp üçüncü firmalara devredilerek deneyimli ve eğitimli personel tasfiye edilmekte, uçuş güvenliği riske sokulmaktadır. Ülkemizde havacılık sektöründe uçuş emniyetinin sağlanması hususu, bir kamu kurumu olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün görevidir. Ancak Genel Müdürlük dokümanlarında nitelikli personel eksikliği görülebilmektedir. Genel Müdürlükte yeterli sayıda mühendis istihdam edilmemektedir. Son yıllarda özellikle balon işletmeciliği alanında kazalar yaşanmakta, bu kazalarda ölümler meydana gelmektedir. Yukarıda dile getirdiğim havaalanı işletmeciliğindeki aksaklıklar, bakım onarım hizmetleri alanındaki teknik eleman sıkıntıları, sertifikasız eleman çalıştırılması ve havayolu işletmelerinde az sayıda personelle çok iş yapma çabaları kaza risklerini artırmaktadır. 

Kamu kaynağının büyüklüğü, kamuoyunun beklentilerini artırmaktadır
Birçok yıl rekor bütçesiyle öne çıkan, kamu kaynaklarının oldukça bonkör bir şekilde aktarıldığı alanlardan biri de kuşkusuz savunma sanayiidir. Bu sektöre aktarılan kamu kaynağının büyüklüğü, kamuoyunun beklentilerini artırmaktadır. Savunma ve havacılık sanayiine baktığımızda, sektörün yıllık ciro büyüklüğü 4,9 milyar dolardır. Havacılık genelinde 191 bin, savunma ve havacılık sektöründe çalışan sayısı ise 31 şeklindedir ve bunun 10 bin 600’ü mühendis, 12 bin 700’ü teknik elemandır. Ancak savunma ve havacılık sektöründen beklediğimiz, bütçe büyüklükleriyle orantılı özgün ürün ve mühendislik başarılarına henüz ulaşamamış durumdayız. Kamuoyuna başarı olarak sunulan projelerin, ilgili çevreler tarafından, teknolojik bağımlılık nedeniyle tartışma konusu yapıldığı da bilinmektedir. Havacılık ve uzay sektörüne yönelik sağlıklı, gerçekçi planlamalar yapılması durumunda, sektörün mal ve hizmet üretme potansiyelinin artacağı ve ilgisiz alanlarda çalışmak zorunda kalan uçak havacılık uzay mühendislerinin ülkemiz için daha verimli hizmet sunmalarının önünün açılacağı açıktır.”
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz açılışta özetle şöyle konuştu:
“Türkiye’nin, 1930’lu yıllarda, o zamanki olanaksızlıklarına karşın havacılığa nasıl önem verdiğini sanırım hepimiz biliriz. Ancak ülkemiz uçak üretimi ne yazık ki Marshall yardımı ile birlikte durdurulmuştur. THK Uçak ve Motor Fabrikaları, önce traktör fabrikası, sonra da tekstil makinaları fabrikasına dönüştürülüp kapatılmıştır. Sonraki uçak üretimi “montaj sanayi” özelliğinde ve ABD’ye bağımlı bir çerçevede yürütülmüştür.

Ülkemiz 1950’lerde kapattığı uçak fabrikalarını, ancak savunma alanında karşılaştığı zorluklar nedeni ile 1980’li yıllarda yeniden ve tamamen ABD’ye bağımlı bir biçimde kurabilmiştir. Havayolu taşımacılığı bu durumdan çok etkilenmiştir. Ulaştırma politikalarının kısa dönemli ve yanlış yaklaşımlarla oluşturulması sonucu yolcu ve yük taşımacılığı, yıllardan beri ağırlıklı olarak karayolu taşımacılığındadır. Gerek havayolu yolcu ve yük taşımacılığı, gerek havacılık ve uzay mühendisliği ve gerekse ilgili sektörler bu yanlış politikalardan dolayı olması gereken konuma ulaşamamıştır.

Kamusal hizmet ve denetim geliştirilmelidir
Yapılması gereken açıktır. Bu dışa bağımlı ve rant eksenli politikalardan ivedilikle vaz geçilmelidir. Planlama yönelimi yeniden benimsenmelidir. Ülkemiz her alanda ve sektörde ülke çıkarlarını ve toplum yararını esas alan orta ve uzun vadeli stratejilerini oluşturmalıdır. Havacılık ve uzay projelerinde de asıl amaç, yerli sanayimizin gelişmesi için çalışmalarda bulunmak, yerlileştirme oranlarını artırmak, kamusal hizmet ve denetimi geliştirmek olmalıdır.” İki gün sürecek olan kongrenin sonuç bildirisi, önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşılacak.