‘Mülteci Girişimciliğinin Türkiye Ekonomisine Katkısı’ konulu konferansta konuşan Edelstaal Group Yönetim Kurulu Başkanı ve DEİK Avrupa Bölge Komitesi Başkan Yardımcısı Turgut Torunoğulları, toplantıya katılan Suriyeli girişimcilere kendi başarı öyküsünü anlattı. Ingev ve İstanbul Politikalar merkezi (Sabancı Üniversitesi) işbirliğiyle gerçekleştirilen ‘Mülteci Girişimciliğinin Türkiye Ekonomisine Katkısı’ konulu konferans Salt Galata’da düzenlendi. Konferansa çok sayıda Suriyeli işadamı katılırken, Türkiye’den Avrupa ülkelerine giderek başarıyı yakalayan işadamları da başarı öykülerini katılımcılarla paylaştılar.

TURGUT TORUNOĞULLARI, 20’Lİ YAŞLARDA HOLLANDA’YA GİTTİ

Henüz 20’li yaşlarda Hollanda’ya giden Edelstaal Group Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları, Hollanda’da işçilikten patronluğa uzanan başarı öyküsünü şöyle anlattı: “50 yılı aşkın süredir Avrupa'da yaşayan biz Türklerin yaşadıklarını ve bugün gelmiş oldukları güçlü konumu sizlere bir başarı hikayesiyle anlatmak isterim. Evet biz Suriyeli kardeşlerimiz gibi ülkemizi savaş sebebi ile mecburi sebeplerle terk etmedik. Bizler ekmeğimizi kazanmak için gurbete çıktık. Suriyeli kardeşlerimizin işleri daha zor. Çünkü onlar fırtınalı ve karanlık bir denizde rotalarını bulmaya çalışıyorlar.

Üstelik şanslıydılar çünkü Türkiye gibi güçlü bir ülke, her türlü kararlılığıyla yanlarında durdu ve durmaya devam ediyor. Bu anlamda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkürlerimizi arz ederiz. Bizler de Avrupa'ya gittiğimiz ilk zamanlar sıkıntılar yaşadık. Her şeyden önce kaderimiz işçi olmaktı ve böyle görülüyorduk. Ne Türkiye'de Almancıyız ne de Almanya'da gurbetçiyiz; artık bizler yaşadığımız ülkelerin ve Türkiye ekonomisine yaptığımız katkılar ile daha da güçlüyüz. Avrupa'da 6 milyona yakın nüfusumuz, 140 bine yakın girişimcimiz ve 90 milyar Euro'ya yakın ciromuzla, 10 binlerce yüksek okul öğrencilerimizle, bürokratlarımızla, akademisyenlerimizle, siyasetçilerimizle artık yönetilen değil yöneten konumuna geçiyoruz, Başarı sadece girişimcilikle olmuyor. Her şeyin başında eğitim geliyor. Doktorların, avukatların, hakimlerin, mühendis ve mimarların çıkması gerekiyor. Bu saydığım meslek gruplarını bolca çıkardığımızda zaten başarı da kendiliğinden gelecektir.”
TİCARETE VİDEO KASETİ KİRALAYARAK BAŞLADI
Turgut Torunoğulları, sözlerine şöyle devam etti: “Öykünün baş rolündeki arkadaş 1980 yılında tek başına Hollanda'ya gidiyor,22 yaşında iş arıyor, dil bilmiyor. Fabrikalar dil öğrenmesini şart koşuyor; bu nedenle bir türlü iş bulamıyor. Sonra Hollandalılar gönüllü dil kursu veriyorlar. Bu arkadaş da 3 ayda kendini ifade edecek kadar dil öğreniyor. Daha sonra ‘Dil’ şartı koşan bu fabrikaya iş görüşmesine gidiyor. Tercümana bile gerek duymadan görüşmeyi tamamlayarak işe alınıyor.

Ancak burada kazandığı parayla bir türlü geçinemiyor. Gençliğinde babasından ticaret öğrendiği için bu bilgisi de var. Ticaret hep kafasında var. Etrafındakilere “Benim kaderimi buraya çizmişse benim de bu memlekette bir hakkım var, bunu almalıyım” diyerek kendini hep buna inandırmıştır. Bir gün işten eve dönerken eşinin komşusunda tüm kadınların toplanarak film seyrettiklerini görür. O zaman Türk televizyonları yok, herkes Türkçe'ye hasret. Almanya'dan 24 saatliğine video ve yanında 10 tane video kaseti kiralamışlar. Bunun için de çok fazla para ödemişler. Bu duruma şaşırmış; Hollandada bu işi yapan yok; neden yapılmasın diyerek Almanya'nın Dortmund şehrinde bir şirketle görüşme planları yapmış. Haftalık 50 film kiralama ve değiştirme şeklinde anlaşma yapmış. Hakikaten 1 sene içerisinde iyi para kazanarak kendisine sermaye oluşturur.”

TURGUT TORUNOĞULLARI’NIN HAYATI TENCEREYLE DEĞİŞTİ
Video kaset kiralamayla başlayan hikayenin iki katlı marketle kendisini perçinlediğine işaret eden Torunğulları, “Ticarete yeni atılan bu adamın hikayesi Belçikalı yatırımcıları da etkilemiştir. Belçika'da bulunan bu fabrika krom ve nikelden yapılan çok kaliteli ve pahalı çelik tencereler kendisinin pazarlamasını ister. Otelde yapılan seminerleri izleyen bu arkadaş, daha sonra burada öğrendiği tekniklerle eşinin arkadaşlarını toplayarak tencereleri onlara pazarlıyor. Satışlar bir anda patlıyor. Hiç beklemediği kadar siparişler almaya başlıyor. Bazen sıkılsa da bu işi yapmaya devam ediyor. Kitaplardan kendine hazırladığı pazarlama teknikerlerini aralıksız 45 dakika anlatıyor. Yaptığı konuşma çok beğeniliyor ve toplantı sonunda patron görüşmeye çağırıyor ve artık Hollanda'nın tamamına onun bakmasını istiyor. Bulunduğu şehirde depo tutuluyor, araba veriliyor, maaşı iyileştiriliyor. Ve bu arkadaşın hayatı işte burada değişiyor” dedi.
Torunoğulları, “Şirketin patronu görevi kendisine verildiğinde grup bünyesinde 26 Türk çalışıyordu ve en genci ise bu arkadaştı. 26 Türk’ün hayatları bu arkadaşın yükselişiyle birlikte değişiyor. Hala da birlikte çalışıyorlar. İlerleyen yıllarda Avrupa koordinatörü olarak görev alıyor ve çok ortaklı bu şirketin Belçikalı ortakları kendi hisselerini çok cazip bir fiyata ve taksitle ödemek şartıyla hisselerini bu arkadaşa devrediyor ve emekli oluyorlar” şeklinde konuştu.

TENCEREDEN KAZANDIĞINI TURİZME YATIRDI

Torunoğulları, şöyle devam etti: “Para kazanmaya başlayan bu arkadaş Türkiye’ye turizm yatırımları yapmaya karar veriyor ve Fethiye’de karar kılıyor. Bugün 30 ülkede iş yapan, onlarca oteliyle, parklarıyla konutlarıyla, binlerce çalışanıyla oluşturulan uluslararası şirketin kısaca kuruluş öyküsü böyle oluyor. Bu süreçte zorluklar da yaşadık; hukukunu, mevzuatını, kendini kabul ettirme gibi zorluklarıyla karşılaştık. Bir yerden sonra ülke özlemi toplumuna hizmet etmeye yönlendiriyor. Bunun için de bu arkadaş gönüllü kuruluşlarda da yer aldı. DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu)’in çatısı altında faaliyet gösteren Dünya Türk İş Konseyi'nde yıllarca Avrupa Bölge Başkan ve Başkan yardımcılığı görevini sürdürdü. Avrupa'da çok büyük toplantılar yapıp, raporlar hazırladı. Bunları yaparken asla yaşadığımız ülkenin huzurunu da bozmadık ve hiç bir zaman ülkemizi unutmadık nerde olursak olalım kalbimiz ülkemizle dolu oldu. Suriyeli kardeşlerimizin de kalbi ülkesiyle olsun, bir gün mutlak ülkelerine gidecekler. Edindiğim tecrübe şudur ki; yaşadığımız ülkenin kurallarına uymak, kanunlarına uymak, paylaşmayı bilmek, toplumu rahatsız etmemek, başarıya ve huzura giden yoldur”