Kristal-İş Sendikası ile Türkiye Cam, Çimento ve Toprak Sanayi İşverenleri Sendikası arasında yürütülen 24. dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine Kristal-İş Sendikası tarafından 20 Haziran 2014'te grev kararı alındı. Bu karar, 6 şirket ve 10 fabrikayı ilgilendiren ve cam sektörünün tüm alt sektörlerini kapsadı. 
Bakanlar Kurulunun 27 Haziran 2014'te Resmi Gazete'de yayımlanan kararıyla "Şişecam'da uygulanan grev, genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğünden 60 gün süreyle ertelenmesi" kararlaştırıldı. 

Kristal-İş Sendikası, Bakanlar Kurulu kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştayda dava açtı. 

Danıştayın 10. Dairesi'nin, 16 Temmuz 2014'te yürütmenin durdurulması istemini reddetmesi üzerine, Kristal-İş Sendikası, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. 

Anayasa Mahkemesi, Kristal-İş Sendikasının Anayasa'nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine oy birliğiyle karar vererek, kararın bir örneğini Danıştay 10. Dairesine gönderdi. 

Yüksek Mahkemenin kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı. 

- Gerekçeden 

Anayasa Mahkemesinin gerekçesinde, bireysel başvurudan sonra Danıştay 10. Dairesinin ret kararına yapılan itirazın, Danıştayın İdari Dava Daireleri Kurulunca da reddedildiği, davanın esasına ilişkin yargılamanın sürdüğü belirtildi.

Bireysel başvuruda bulunmak için başvuru yollarının tüketilmesi gerektiği ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) kararlarına göre, başvurucunun, başvuru yollarının tüketilmesi noktasında beklenebilecek her şeyi yerine getirip getirmediğinin, başvurunun özellikleri dikkate alınarak incelenmesi gerektiği kaydedildi.    

Grev kararının ertelenmesi süresinin 60 gün olması ve işin esasına yönelik verilecek iptal kararının toplu iş sözleşmesindeki grev hakkını canlandırmayacağı ifade edilen gerekçede, bu nedenle iptal davasının esastan karara bağlanmasının somut olayın koşullarında tüketilmesi gereken bir yol olarak nitelendirilemeyeceği vurgulandı. 

Gerekçede, bu nedenle, somut olayın koşullarında başvuru yollarının tüketildiğinin kabul edildiği belirtildi.

- "Özgürlüklere yönelik sınırlamanın da sınırı olmalı"

Gerekçede, istihdam alanında kendi üyelerinin menfaatlerinin korunmasını amaçlayan örgütler olan sendikaların, örgütlenme özgürlüğünün önemli parçası olduğuna işaret edildi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM içtihatlarında da grev hakkının, sendika üyelerinin çıkarlarının korunmasına hizmet eden en önemli araçlardan biri olduğunun kabul edildiği vurgulandı. 

Sendika hakkının hangi durumlarda sınırlanacağına Anayasa'da yer verildiği hatırlatılan gerekçede, ancak "bu özgürlüklere yönelik sınırlamanın da bir sınırının olması" gerektiği ifade edildi.

Gerekçede, sendika hakkına meşru müdahalenin ancak Anayasa'nın 51. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık, genel ahlak ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebebiyle yapılması gerektiği kaydedildi.

- Danıştay 10. Dairesinin ret kararı 

Bakanlar Kurulunun da erteleme kararını, grevin genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu nitelikte olması gerekçesine dayandırdığı hatırlatılan gerekçede, Danıştay 10. Dairesinin buna yönelik bir değerlendirmede bulunmadığı aktarıldı. Dairenin ret kararında, milli güvenlik ve genel sağlıkla ilgili kendi değerlendirmesinin ne şekilde olduğuna yer vermediği ifade edildi. 

Danıştayın bu kararına karşı yapılan itirazın, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca 60 günlük erteleme süresinin dolmasından sonra reddedildiği belirtilen gerekçede, sendikanın da erteleme süresi içinde yürütmenin durdurulması talebinin karara bağlanmaması nedeniyle toplu iş sözleşmesi yetkisinin düşmemesi için zorunlu olarak toplu iş sözleşmesini imzaladığı anlatıldı. 

- 12 yıl önce de aynı dava, Danıştaydan farklı karar 

Gerekçede, aynı sendikanın 2003'te aldığı grev kararının da milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu gerekçesiyle Bakanlar Kurulu kararıyla ertelendiği hatırlatıldı. 

Bakanlar Kurulunun bu kararına karşı açılan davada, Danıştayın 10. Dairesinin, grevin, milli güvenliği bozucu nitelik taşımadığı sonucuna vararak, grevi erteleme kararının yürütmesini durdurduğu, bunun üzerine sendikanın tekrar grev kararı aldığı, Bakanlar Kurulu'nun ikinci kez erteleme kararı verdiği belirtildi. Buna yapılan yeni itirazın ardından Danıştayın 10. Dairesinin Bakanlar Kurulu kararını yeniden iptal ettiği anımsatıldı.

Danıştay 10. Dairesinin o dönemde verdiği kararlarda, gerekçelerin yer aldığı, milli güvenliğe ilişkin tanım yapıldığı gerekçede vurgulandı. 

- "Grev erteleme demokratik toplumda gerekli değil"

Grevin bu davada neden milli güvenliği ve genel sağlığı bozucu nitelikte değerlendirildiğinin gerekçelendirilmesi gereğine işaret edilen gerekçede, Danıştayın ret kararındaki gerekçelerin ilgili ve yeterli olduğunun söylenemeyeceği belirtildi. 

Gerekçede, "Açıklanan nedenlerle grev erteleme kararının zorlayıcı bir toplumsal ihtiyaca dayandığının ortaya konmadığı ve 'demokratik toplumda gerekli olmadığı' sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak Anayasanın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir" denildi.