“BİR TOMOFİLDİR MURADIMIZ”
OYDER Yayınları’nın yedinci eseri olan “Bir Tomofildir Muradımız” adlı kitap dünden bugüne Türkiye’de otomotiv perakendeciliğini dönemlerin canlı tanıklarının aktarımlarıyla ele alıyor. 1920’lerden bugüne sektörün gelişimini ayrıntılarıyla ortaya koyan kitapta; Rahmi Koç’tan Aydın Doğan’a, Adil Mutlu’dan Yüksel Mermer’e, Türkiye’de otomotiv sektörünü önemli isimlerini buluşturuyor. Ahmet Çağan tarafından yazılan “Bir Tomofildir Muradımız” kitabında distribütör ve üreticileri temsilen; Rahmi Koç, Can Kıraç, Aydın Doğan ve Hüseyin Bayraktar gibi önemli isimlerle yapılan röportajlara yer verirken, Türkiye’nin ilk bayileri arasında yer alan Çetin Sever, Adil Mutlu, İzzet Bayraktar, Yüksel Mermer, İsmail Sarı ve Mehmet Meçikoğlu gibi birçok ismin 1930’lara kadar uzanan anılarını ve deneyimlerini bugüne aktarıyor.

"BİR KASA BİR MASA”DAN PLAZALARA”
İki bölümden oluşan kitap, ilk bölümünde 1895’te İstanbul’un gördüğü ilk otomobillerden başlayarak Cumhuriyet’e uzanan otomotiv hikâyesine ve bugüne uzanıp Türkiye’de otomobilin ve otomotivin tarihçesine birbirinden ilginç ayrıntılarla değiniyor. İkinci bölümde ise bu tarihçe Türkiye’nin ilk otomotiv bayilerinin kurucularının canlı tanıklıklarıyla aktarılıyor. Türkiye’de üretilen ilk otomobillerin hangi koşullarda alınıp satıldığı, Türkiye’de otomobilin dünü ve bugünü, değişen müşteri kitlesi ve “bir kasa bir masa” denen ufak dükkanlardan dev plazalara evrilen bayilik süreçleri, servis, yedek parça gibi branşların gelişimi de ayrıntılarıyla okuyucuya sunuluyor. Tarihe ışık tutup, olmaz denileni başaran, inatla, aşkla, istekle bir sektörü var edenleri tarihin sayfalarına yazmayı hedeflediğini belirten yazar Ahmet Çağan, “Bugünkü kuşaklar olarak bindiğimiz otomobili var edenleri aklımıza bile getirmiyoruz. Otomobile ilişkin ilk hatırladığımız şey, içine oturup kontağını çevirdiğimiz an belki de... Oysa ondan öncesi var. Hem de çok öncesi. İşte biz bu süreci yarına aktarmayı hedefledik. Türkiye’de otomotiv perakendeciliği denince akla gelen ilk isimlerle yoğun emek sarf ederek bir araya geldik. Onlarla uzun süren görüşmeler yaptık. Bir tarihi ilk ağızdan aktardık. Bunları itinayla elden geçirerek otomotiv sektörü başta olmak üzere tüm Türkiye’nin hafızasına armağan etmeye çabaladık” diyor.

“TÜRKİYE OTOMOBİL ÜLKESİ OLMUŞTUR”
OYDER Başkanı Z. Alp Gülan da “Bir Tomofildir Muradımız” kitabının tanıtımında yaptığı konuşmada OYDER’in otomotiv sektörüne yön veren derneklerden biri olduğunu belirterek “Devletimiz ve özel sektör temsilcilerine, paydaşlarımıza, STK üye ve yöneticilerine, derneğimiz üyeleri ile yönetim kurulundaki mesai arkadaşlarım başta olmak üzere bana teveccüh gösteren herkese teşekkür ediyorum. Seçilecek yeni yönetim kurulu ve başkanımızın Türkiye'deki Yetkili Satıcılık Müessesinin gelişmesi için attığımız adımları, hepimizin katkılarıyla daha da ileri taşıyacağına inancım tamdır” dedi.

Başkan Gülan, otomotiv sektörün ülke ekonomisinde istihdam, üretim, ihracat ve vergi gelirleri açısından öneminin büyük olduğunu kaydederek “Son derece stratejik bir durumda olduğumuzu görebiliyoruz. İç pazarda ise vergisel engellere rağmen iniş çıkışlar yaşasak bile dönemsel olarak bir çıkış trendinde olduğumuzu söyleyebiliriz. İhracatımız ise tam bir başarı öyküsüdür ve yüzde 15’lik bir artış göstermiştir. İç pazarda satışlar geçen yıla göre azalırken ihracatta ve üretimde büyük bir artış var. Bu bizi çok sevindiren bir hadise çünkü Türkiye tam bir otomobil ülkesi olmuştur” diye konuştu.

Türkiye’nin otomotiv üretiminde dünya’da 14’üncü, Avrupa’da ise beşinci sıradaki yerini koruduğuna dikkat çeken Gülan şunları söyledi;

“Hem üretim hem de satış anlamında pazar doğuya doğru kayıyor. Bunu hepimiz şiddetli bir şekilde hissediyoruz. Çin öyle bir güç olarak geliyor ki son 5 yıl içinde Çin’de bayilik sayısı iki katına çıkmış durumda. Dünyada Çin dışında her yerde bayilik sayısında azalma var. Avrupa’da yüzde 12 azalma var, ABD’de uzun dönemdir azalma devam ediyor. 2018’de dünyada 100 milyon aracın üretilip bir o kadarının satılacağı düşünülüyor. Çin tek başına bunun 30 milyonunu yapacak. Biz şunu vurgulamak istiyoruz; Doğuda öyle büyük bir potansiyel var ki, bizim Türkiye’ye yatırımcı getirebilmemiz için iç pazarın da stabil ve dengeli olması büyük önem taşıyor. İşçilik, kalite ve Ar-Ge anlamında uzun yollar kat edilmiş ve edilmeye devam etmektedir. Bu anlayışı sürdürdüğümüzde 2023 yılında ülkemizin bir otomotiv endüstrisi üssü olmasının önünde hiçbir engel kalmayacaktır.”