Türkiye gayrimenkul pazarında; konut yatırımları ağırlık kazanmaya başladı. Yüksekdağ Gayrimenkul’ün geliştirdiği projelerin odağında neler var?
Sektörü ve piyasayı yakından takip ederek, sürekli kendimizi geliştirip, daha iyisini yapma hedefiyle yolumuza devam ediyor, yaptığımız inşaatlarda tüketicinin beklentisinin çok üstüne çıkarak mimari, konfor ve kaliteden ödün vermeden en üst düzeyde fayda/fiyat dengesini sağlıyoruz. Yaptığımız her projede çevresel ve bölgesel beklentilerin de üzerine çıkarak bütünsel ve özenli bir mimari ve konfor anlayışıyla çalışmak önceliğimiz. Bugün artık bilgi çağında teknolojinin de yardımıyla tüketici istediği an istediği projenin bilgilerine kolaylıkla ulaşabiliyor ve karşılaştırma yapabiliyor. Bu anlamda, kendi adımıza en büyük başarımız tüketici nezdinde sağladığımız üst düzey fayda/fiyat tatminidir.

Gayrimenkul sektöründe son yıllarda birçok proje üretiliyor. Bu kadar çok üretim içinde ortaya çıkan çalışmaları nasıl değerlendirirsiniz?
Son yıllarda irili ufaklı birbirinden değerli birçok proje hayata geçirildi ve üretim durmadan devam etmekte. Konut üretimi açısından gelişmiş dünya ülkeleri ile aynı seviyede hatta daha nitelikli konutlar dahi üretmeye başladık. Mevcut nüfus ve artışı da göz önüne alındığında konut stoğu açısından hala ihtiyaç olduğu bir gerçek. Ancak söz konusu açığı giderirken hane gelirlerinin de dikkate alınmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz. Zira sürekli aynı gelir düzeyine sahip tüketiciler için projelerin geliştirilmesi uzun vadede sektöre zarar vermeye başlayacaktır.

Konut, ofis, AVM, hastane, eğitim yapıları gibi farklı segmentler üzerinden ele alırsanız,  gayrimenkul pazarına ilişkin öngörüleriniz neler? Fırsatlar ve tehditler açısından değerlendirir misiniz sektörü?
Gerek konut gerek diğer sosyal üniteler açısından halen bir ihtiyaç ve açığın olduğu tartışılmaz bir gerçek. Söz konusu ihtiyaç ve açığın olması elbetteki doğal olarak fırsat anlamına geliyor. Bu SWOT analizinde tehdit ise konut ve diğer arzların doğru zamanda, doğru yerde ve gerçek ihtiyaçlara cevap verip vermediğinin sorgulanmaya başlaması ile ortaya çıkıyor. Zira, üretimi tamanlandığı halde umulan taleplerin alınamadığı Konut, A.V.M., Ofis v.b. projelerin de olduğu maalesef bir gerçek. Bu duruma düşmemenin yolu da doğru zamanda, doğru yerde ve gerçek ihtiyaçlara cevap verebilen projeler geliştirmekten geçiyor. Şirket olarak en temel üretim mantığımız bu prensibe dayanır.

Sektör 2016’nın ikinci yarısında nasıl bir performans gösterir?
Gayrimenkul sektörü Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinin başında gelmektedir. Gelişen, büyüyen Türkiye ekonomisinde gayrimenkul sektörü, üreten, istihdam sağlayan, vergi veren, dinamik reel bir sektördür. Geliştiricisi, inşa edeni, mimarlık, danışmanlık, yönetim gibi hizmet birimleri ve 200’ü aşkın alt sektörü ile gayrimenkul sektörü bugün, yaklaşık 2 milyon kişiyi istihdam eden bir büyüklüğe ulaşmıştır. Gayrimenkul sektörünün bu büyümesini ve ekonomiye katkısını önümüzdeki dönemlerde de devam ettirmesi dinamik ve güçlü bir Türkiye için vazgeçilmezlerdendir.
Malum, 2015 yılı seçimlerle dolu bir yıldı, yılın ilk altı aylık dönemi verimliydi. Ancak 7 Haziran seçimleri sonrası hem iç siyaset hem Ortadoğu’da ve ülkemizin güneyinde yaşanan olumsuz gelişmelerden ötürü,  iç piyasanın durağanlaşması ve buna ek olarak yabancı alıcıların da geri çekilmesi dolayısı ile sektör eski hızını kaybetmeye başladı. Bu şekilde girdiğimiz 2016 yılında ise yine ilk altı aylık periyodda ülkemizde yaşanan terör olayları nedeniyle beklentilerin karşılanamadığı bir dönem oldu. Bu kadar olumsuzluğa ve yaşanan hain darbe girişimine rağmen ekonomimiz dimdik ayakta kaldıysa bundan sonrasının eskisinden çok daha iyi olacağına inanıyoruz. Gayrimenkul, her zamanki gibi yatırımları piyasa dalgalarına karşı koyan en sağlam liman, en güvenli liman olduğunu gösterecektir.
2016 yılının Eylül ayı sonu itibarı ile başta inşaat sektörü olmak üzere bütün sektörlerde hareketlenmenin başlayacağını düşünüyoruz. Sektör açısından dönemsel tedbirler mutlaka ki çok önemli ancak uzun vade de bu gibi tedbirlere gerek kalmayacak kalıcı ve sağlam zemini oluşturmanın, bunu oluşturmak için uzun vadeli planlamalar yapılmasının sektör ve ülke açısından çok daha yararlı olacağını düşünüyoruz. Sektörün gelişimi için öncelikle tüm şehirlerde tek bir elden hazırlanan imar planlarının oluşturulması gerektiğine inanıyoruz. Mevcut durumda aynı mahallede bile farklı imar haklarının uygulandığı yerler görüyoruz bu adaletsizliğin mutlaka bitirilmesi gerek. 
Sonuç olarak sahip olduğumuz büyük potansiyeli en doğru şekilde değerlendirmek ve küresel rekabet koşullarında güçlü bir pozisyona sahip olacak stratejileri geliştirmek zorunda olduğumuz kanaatindeyiz.
Gayrimenkul sektörü her daim gelişme potansiyeli olan bir sektördür. Özellikle modern şehircilik anlayışı, sürdürülebilir şehirleşme, kentsel dönüşüm, ulaşım ve alt yapı projeleri anlamında Türkiye’nin hala kat etmesi gereken önemli bir mesafe söz konusu. Bu açıdan sektörümüz önemli bir sorumluluk üstlenmektedir. Farklılaşan talepler, gelişen teknoloji ve bilgi sistemlerinin sektöre entegrasyonu ile inşaat sektörü önümüzdeki yıllarda da farklılaşarak gelişimini sürdürecektir.

Emlak Konut'un ve  GYODER'in başlattığı Gayrimenkulde Güçbirliği seferberliği, bankaların kredi faizlerini 1'in altına çekmeleri sektöre nasıl yansır/yansıyor?
Söz konusu seferberliğin sektöre olumlu yansımalarını gerek satış adetlerindeki gerek konut alımı yapmak isteyen vatandaşlarımızın satış ofisi ziyaretlerindeki artışından net bir şekilde gözlemleyebiliyoruz. Zira doğal olmayan bir akış ile konut kredisi faiz oranlarının düşürülmesi,  yatırımcı ve konut alımını erteleyen tüketiciler için tarihi bir fırsat olduğu tartışılmaz bir gerçek. Konut kredisinde düşüş bekleyerek yatırım veya oturum için alımlarını erteleyen vatandaşlarımızın hem arsa hem inşaat maliyetlerindeki sürekli artıştan dolayı gözden kaçırdıkları bir zaman maliyeti var. Bu tarihi seferberlik tüm vatandaşlarımız için söz konusu zaman maliyetini ortadan kaldırıyor.

15 Temmuz sonrası alınan konut seferberliği kararına nasıl yaklaştınız? Bu kampanyayla birlikte sizlerin iş hacminde sayısal olarak (konut satış adedi ve ciro) nasıl bir değişim yaşandı?
Şirketimizin bu seferberliğe kayıtsız kalması elbette düşünülemez, zira bizde “Kredi faizlerini şimdiye kadarki en düşük düzeye, yüzde 0,70’lere çektik. Başlattığımız kampanyada, söz konusu seferberliğe ilave olarak  %25’lik peşinatı teslime öteledik ve 0,70 faiz oranı ile 120 ay vadeli konut kredisi kullandırmaya başladık. Özellikle peşinatın teslim tarihine ötelenmesi tüketiciler tarafından çok olumlu karşılandı.

Devletin konut almak isteyenlere yönelik destek olacağı açıklaması ve bankaların hayata geçirdiği konut hesabı sektör için açılım yaratır mı?
Uygun maliyetli arsa stokları yaratılabilir ise özellikle dar gelirli vatandaşlarımız için güzel bir gelişme olacak, dolayısı ile sektörün ayrı bir dinamiğe daha sahip olmasını sağlayacaktır. Ancak en başta da belirttiğim üzere uygun maliyetli arsa bu konuda önem arz etmekte.

Topkapı, Alibeyköy ve Üsküdar Mehmet Akif Ersoy bölgelerinde kentsel dönüşüm çalışmaları planlarınız var.  Bugün itibariyle yapılan çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Kentsel dönüşüm konusuna Yüksekdağ Gayrimenkul nasıl bakıyor, nasıl bir duruş sergiliyor? (ek yapabilir miyiz?)
Kentsel dönüşüm bugüne kadar çoğunlukla lüks semtlerde realize olmuştur. Parsel bazında dönüşüm olmaktadır. Bu da kentsel dönüşümün sınırlı kalmasına neden olmaktadır. Alt ve orta gelir grubunda esas riskli olan binalara uygulama yapılamamıştır. 2016 yılı sonuna kadar devlet tarafından ada bazında dönüşümün zorunlu kılınacağı bir sistemin oluşturulmasının şehir planlaması açısından ve gerçek anlamda dönüşümün yapılabilmesi açısından en önemli husus olduğunu düşünüyoruz. 
Ayrıca, satışlarda KDV muafiyetinin tekrar sağlanmasının sektöre ivme kazandıracağına inanıyoruz.

Sizlerin geleceğin gayrimenkul sektöründeki öngörüleriniz, nasıl bir yaklaşım içinde olacağınızı gösteriyor? Bu, orta ve uzun vadedeki yatırımlarınızı nasıl şekillendirir?
Türkiye ekonomisinde en önemli yeri tutan inşaat sektörü, her ne kadar son bir buçuk yıllık dönemde hızını kaybetmiş gibi görünse de hala ülkemizin lokomotif sektörü konumundadır. Mutlaka ki hiçbir sektör sürekli yükseliş trendin de devam edemez. İçinde bulunduğumuz şu günlerde olduğu gibi, zaman zaman durağan geçen dönemler de olacaktır. Önemli olan bu dönemlerde sağduyuyla hareket edip gerekli önlemleri almaktır. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde inşaat sektörünün durması veya gerilemesi söz konusu olamayacaktır. Biz de Yüksekdağ Gayrimenkul olarak bu inancımızdan hareketle yatırımlarımızda hız kesmeyerek devam edeceğiz. Ülkemizin gelişmişliğini artıracak en önemli alanlardan olan inşaat sanayiinin gelişimine firma olarak katkıda bulunmaktan ve Türkiye’yi hep birlikte inşa etmekten mutluluk duyuyoruz ve duyacağız.

Sizlerin gayrimenkul projesi üretiminde arz ve talep dengesi yaklaşımınız nasıl özetlenebilir? Bu üretimin oturduğu temel hedefleriniz konusunda neler söylenebilir? Bölge, lokasyon, hedef kitle, vs gibi etmenler mi belirleyici oluyor genelde?
Yüksekdağ Gayrimenkul iş bitirme anlamında genç bir şirket ancak iş dünyasındaki varlığı ve tecrübesi uzun yıllara dayanıyor. Emin adımlarla ve güvenle ilerlemek, itibar ve tüketici nezdinde sağladığımız güvenden ödün vermemek, hatta bu prensipleri her şeyin üstünde tutmak şirket politikamız oldu.   Bu sebeple konumu, hedef kitlesi ne olursa olsun, ayakları yere basan projeleri, ayakları yere basan fiyatlar ve yüksek kalite ile sunmak, topluma faydalı olmayı temel görevimiz olarak görüyoruz. Şişirilmiş fiyatların uzun vadede sektöre ve ekonomiye zarar vereceğini düşünüyoruz; zaten dünyada da bunun sonuçlarını mortgage krizleri olarak yaşadık.

Güncel olarak hangi projeler üzerinde duruyorsunuz. Projelerinizde ayrışma, farklılaşma ve hizmeti daha ileriye götürme adına nasıl bir yol izliyorsunuz?
Bunu güncel projemiz, Esenyurt’ta inşa ettiğimiz Evim Yüksekdağ ile örnekleyebiliriz. Evim Yüksekdağ hem dış hem iç mimarisiyle, hiçbir ölü alana yer vermeden tasarlanan kullanışlı daire planlarıyla, her dairede bulunan kullanışlı balkonlarıyla, kullanılan malzemelerin kalitesiyle ve ailelerin ihtiyaçlarını karşılayacak her türlü imkânı sunmasıyla bölgenin en farklı ve elit projelerinden biri. “Güçlü Ekonomi, Güçlü Türkiye” döneminde sorumluluğumuzu yerine yetirmek ve tüketicinin alım gücüne destek olmak için kredi faizlerimizi, Halkbank garantörlüğünde 0,70'lere kadar indirdik. 
‘’Bir Aile Projesi’’ sloganıyla lanse ettiğimiz Evim Yüksekdağ’ı, Esenyurt’un en kıymetli bölgesinde, mülkiyeti kendimize ait olan 11 bin m2 lik bir alanda inşa etmekteyiz. Detaylı analizler sonucu bölgenin ihtiyaçlarını saptayıp buna göre projemizin temelini oluşturduk. Yaşam alanı itibariyle her yere yakın olmak isteyen ve aile yaşantısına önem veren fakat bütçesine uygun proje bulmakta zorluk çeken aileleri hedefleyerek projemizde 1+1 dairelere yer vermedik. Projemizi tamamı balkonlu olan 2+1 ve 3+1 dairelerden oluşturduk. Toplam inşaat alanı 72.000 m2 olan projemizde 363 adet daire bulunuyor. Projenin %70 ini oluşturan ve yaklaşık 7500 m2 si yeşil alana ayrılmış olan projemizde 1 adet kapalı havuz ve bay-bayanlar için  ayrı  olarak planlanan sauna, hamam, fitness, buhar odası alanlarımız mevcut. Projemiz iç mimarisi ve kullanılan malzemeler açısından bölgenin çok üzerinde bir tasarıma ve kaliteye sahip. Bu bizi bölgedeki tüm projelerden farklı kılan ve bir adım öne geçmemizi sağlayan en önemli unsur.

Evim Yüksekdağ’ın özel ve kamu eğitim kurumları, hastane, ibadethane ve alışveriş merkezlerine yaklaşık 500 metre yürüme mesafesi yakınlığında olması avantajıyla da öne çıkıyor.