Katar krizi ile ilgili olarak farklı birçok konu, birçok medya organı tarafından dillendirildi ve yazıya döküldü.

Bizim ele alacağımız ana konu ve bakış açısı ise Katar’ın sahip olduğu doğalgaz rezervi üzerine oynanan oyunlar olacak. Bu planların çok önceden hazırlandığını siyaset ile uğraşan herkes tahmin edebilir. Bu yazıyla ortaya koyacağımız bakış açısının devlet yetkililerine yardımcı olmasını temenni ederim.

CIA raporlarına göre 2016 rakamları ile dünya doğalgaz rezervlerinde ilk dört sıra Rusya, İran, Katar ve ABD şeklindedir (Tablo 1).

TABLO 1: CIA RAPORLARINA GÖRE  DÜNYA DOĞALGAZ REZERVLERİ

Avrupa ülkelerinin ana doğalgaz tedarikçisi Rusya’nın, Avrupa’ya karşı doğalgazı bir silah gibi kullandığına 2006 ve 2009’da şahit olduk. Avrupa ülkeleri Rusya’yı güvenilir bir tedarikçi olarak görmüyor. Nabucco, Tanap gibi Asya’dan ve Ortadoğu’dan gelmesi muhtemel gazlar için tasarlanan projelerin sebebi de budur. Ancak bilindiği gibi Nabucco projesi akamete uğradı, Tanap projesinin de geleceği meçhul. Doğu Akdeniz’de bulunan gaz rezervleri ise Akdeniz altından doğrudan Avrupa kıtasına döşenecek boru hatlarını ekonomik kılacak boyutlarda değildir.
İran, büyük ölçüde ABD baskısı sebebiyle Avrupa kıtasına doğalgaz gönderecek projelere katılamamakta, düşünceler hep iyi niyet safhasında kalmakta.
Nitekim 2010 yılında dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Bey’e bir rapor sunuldu ve İran’ın PARS bölgesindeki doğalgazların Türkiye üzerinden Nabucco Projesi’ne bağlanabileceğine inandırıldı. O tarihlerde yani 2010 Ekim’de Ekovitrin dergisinde kullandığım cümleler aynen şöyleydi;
“Yeni kaynaklar arayan Enerji Bakanlığımız çok yakın geçmişte dünyanın üçüncü büyük rezervine sahip Katar ile gaz anlaşması yaparlar. Gazlar sıvılaştırılarak gemiler ile taşınacak. Yine tam bu sıralarda Sayın Başbakanımızın İran Pars bölgesine gittiğini ve Nabucco projesine bir kısım gazın Pars bölgesinden gelebileceğini, İranlılar ile müşterek gaz çıkarabileceğimizi söylediğini görüyoruz. Eğer bunu Sayın Başbakanımız kendisi arzu etti ve böyle bir tercihte bulundu ise buna diyeceğim bir şey olamaz. Ancak Sayın Başbakanımız lütfen şu soruyu kendine sormalıdır. “Pars bölgesine çok iyi bir zamanlama ile yönlendirilmiş olabilir mi?” ABD-İran ilişkileri malum seviyede iken böyle bir teşebbüs siyaseten ne derece doğrudur? Pars bölgesi Erzurum’a 1300 km uzaklıkta olan bir bölge. Gaz çıkarılsa bile Nabucco’ya bu gaz nasıl getirilip kimin tarafından bağlanacak? Kaldı ki Pars bölgesi gaz yatakları jeolojik olarak Katar tarafından da kullanılan ortak bir sahadır( Harita 1).

HARİTA 1: KATAR VE İRAN’IN DOĞALGAZ ÇIKATTIĞI PARS BÖLGESİ



Tam Katar ile gaz alımı için anlaşmışken İran ile problemleri olan Pars sahasında İran ile birlikte kuyu açmamız ne derece sağlıklı bir karar ve siyasettir. Acaba Sayın Başbakanımız Pars bölgesine ait projelerin ve boru hat çizimlerinin yıllar önce Botaş tarafından yapıldığını (Harita 2) ve şimdi kendilerine servis edildiğini biliyor mu?” BOTAŞ tarafından dönemin Başbakanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan Bey’e servis edilen bu haritayı kimin hazırlayarak BOTAŞ’a servis edildiğini de araştırmakta fayda olabilirdi.

HARİTA 2:PARS BÖLGESİNDEN NABUCCO PROJESİNE BAĞLANACAK BORU HATTI PROJESİ. BU HARİTA AYNI ZAMANDA KATAR’DAN İSRAİL’E BAĞLANACAK BORU HATTINI DA GÖSTERMEKTEDİR.





2010 yılında dile getirdiğim endişelerim maalesef gerçekleşti ve bu proje ABD baskısıyla rafa kaldırıldı. Daha sonrada Nabucco Projesi’nden kimse bahsetmez oldu. Bu arada ABD, 2012 yılından başlayarak OPEC üzerinde baskı uygulayıp petrol fiyatlarını sürekli düşürtmeye başladı. Bu stratejinin iki temel hedefi vardır: Bunlardan ilki, Rusya ve İran eline Doğalgaz ve Petrol geliri olarak fazla para geçmesini engellemek, ikincisi ise düşük fiyatlı petrolü satın alıp gelecek sıkıntılı yıllar için stok oluşturmak (Tablo 2,3).

TABLO 2: DOĞALGAZ FİYATLARINDAKİ SİSTEMATİK DÜŞÜŞ ( BP 2016 RAPORU)






TABLO 3: PETROL REZERVLERİ AZALMASINA RAĞMEN PETROL FİYATLARINDAKİ SİSTEMATİK DÜŞÜŞLERİ GÖSTEREN DİYAĞRAMLAR (1865-2015 BP 2016 RAPORU)

ABD ve Avrupa şimdi de gözünü; rakip gördüğü ve zenginleşmesini istemediği yeraltı kaynakları zengin ülkelere çevirdi. Rusya ve İran’a göre kolaylıkla manipülasyona uğratabilecekleri, dünyanın üçüncü büyük rezervine sahip Katar’ın doğalgaz rezervleri bu nedenle tehlikeye girdi.
Çok önceleri yapılan planlar gereğince Katar doğalgazı Suudi Arabistan üzerinden İsrail’e ulaştırılacak ve “Eastern Mediterrenean Arap Gas Pipeline” olarak adlandırılan ancak idaresi İsrail’de bulunan bir boru hattına bağlanacak ( Harita). Bu boru hattına ulaşacak gaz rezervinde anormal artış olacağından, İsrail-Kıbrıs-Yunanistan-Avrupa boru hattı ekonomik hale gelecek. Aynı boru hatlarını Mısır da kullanacak. Mısır’ın bu işin içinde olma sebebi de bu.

Şu andaki krizin özeti ve sebebi budur. ABD ve 7 Arap ülkesi Katar’ı köşeye sıkıştırıp, ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek istemektedirler. Böyle bir durumla Derin ABD’nin, Katar emirinin hayatına kastetmeyeceğini de kimse iddia edemez. Katar’ı tamamen ele geçirmeğe çalışan ABD ve İsrail, Katar’ın, İran ile birlikte kullandığı PARS doğalgaz havzasından daha fazla gaz çekip bir başka yolla daha İran’a da zarar verecekler.
Bu konuda başarılı olurlar ise Türkiye bundan çok zarar görecek. Kıbrıs çevresindeki doğalgazların Türkiye üzerinden Avrupa’ya nakil mecburiyeti ortadan kalkacak. Katar ile yaptığımız doğalgaz alım anlaşması devre dışı kalacak. Geliri azalan Katar’ın, Türkiye’de daha fazla yatırım yapması engellenmiş olacak. Katar olayı sebebiyle her şeye rağmen Türkiye’ye yatırıma devam eden, Suudi Arabistan başta olmak üzere diğer altı Ülkeyi’de karşımıza almamız, bir başka kayıp olarak hanemize yazılacak. Körfez’deki krize bu gözle bakıp, uzun vadeli olarak Türkiye’nin köşeye sıkıştırılmak istendiğini görmemiz gerekiyor.