Bundan 3 yıl önce hain darbe girişimi sırasında şehit edilen Erol Olçok ve Abdullah Tayyip Olçok yeni bir kitapla anılıyor. Sevenlerinin kaleme aldığı yazılardan oluşan kitaptan Erol Olçok'un ortanca oğlu ve kardeşinin yazılarını sizler için paylaştık:

İşte Arter Reklam Ajans Başkanı CEVAT OLÇOK'un yazısı:

Sevgili ağabeyim,

Şehadetinin üzerinden tam üç yıl geçti. Geride bıraktığımız günler, sana olan özlemimi dindiremedi. Hasretini söndüremedi. Kavuşma arzumu yok edemedi. Hemen her gün geçtiğim Şehitler Köprüsü, ajansa girerken beni karşılayan çalışma odan, hafızamdan silinmeyen güzel anıların, kalbime nakşeden sözlerin bir gün yine birlikte olma isteğimi sürekli diri tutuyor.

Ailemiz ve dostlarımız, seni ve yeğenim Abdullah Tayyip’i hayırla yâd ediyor. Meclislerimiz senin hatıralarınla aydınlanmaya devam ediyor. Öyle ki, o hatıralar yeni umutlarımızın kapılarını açıyor. İnşallah kavuşacağız. Rabbimize olan inancımızda şüphe yok!

Senin ve Abdullah Tayyip’in şehadeti sadece bizim için değil, Türkiye için gurur kaynağı oldu. Milletimiz sizleri şükranla, hayır dualarıyla anıyor. 15 Temmuz’un kahramanları da, hainleri de asla unutulmayacak.

Sana biraz davalardan bahsetmek istiyorum. Masum insanları acımasızca katleden bu hainlerin gözlerinin içine baktık ve hiçbirinde pişmanlık görmedik. Her zaman yaptıkları gibi, yalan ve ikiyüzlülükle, herkesin aklıyla oyun oynamaya kalktılar. Dava sırasındaki duruşları, hareketlerine karşı kendilerine gösterilen tavır maalesef milletimizin içine sinmedi. Bazı beraat kararları, yaraların sarılmasını engelledi.

Biz gerekli itirazlarımızı yaparak, davaların takipçisi olmaya devam ediyoruz. Milletimiz, bu alçakların hak ettiği şekilde cezalandırıldığına inanmıyor. Mahkemelerde adalet tam tecelli etmese de, ilahi hesap gününde, layık oldukları şekilde yaptıklarının karşılığını bulacaklar. Bu utanç yaftasından hiçbir zaman kurtulamayacaklar.

Ağabeyim,

Ustalık, ustalardan öğrenilir ve sen benim için vazgeçilmez bir ustaydın. Doğru yerde durmak, doğru düşünceye sahip olmak, alnı ak, başı dik olarak iş yapmak, hakka, adalete riayet etmek ve daha pek çok ilke ve değerlerinle birlikte bize bıraktığın emanetlerin kıymetini çok iyi biliyorum. Bu mirasın korunması için gerekenleri yapıyorum. Ahde vefayı gözetiyor, birbirimize verdiğimiz sözlere sonuna kadar sahip çıkıyorum.

Hayat doğası gereği, kendi seyrinde akmaya devam ediyor. Onunla birlikte biz de güzel gelişmelere tanıklık ediyoruz. Cahar Şamil 18 yaşına girdi. Olgun ve akıllı bir delikanlı olarak yaşıyla birlikte hayalleri de, hedefleri de büyüyor. Emir Dursun, senin yolundan ilerliyor, milleti ve memleketi için güzel işler yapma isteğini koruyor. İnanıyorum ki, bıraktığın miras onların eliyle de korunmaya devam edecek. Çünkü Olçok Ailesi olarak, bu mirasın en büyük değerimiz olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.

Hepimiz sizi sevgiyle, saygıyla, rahmetle anıyoruz. Ruhunuz şad, mekânınız cennet olsun.

 * * *

Türkiye için büyük bir değer ve unutulmaz bir kahraman olan Erol Olçok’u gelecek nesillere aktarmak için yürüttüğümüz çalışmalar devam ediyor. Erol Olçok dostlarının düşünceleriyle ve anılarıyla vücut bulan bu ikinci kitapta, isimlerini burada sayamayacağım kadar çok kişinin katkısı var. Herkese şahsım ve Olçok Ailesi adına teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum.

15 Temmuz şehitleri başta olmak üzere, Allah, millet ve vatan için hayatını feda eden tüm şehitlerimizi bu vesileyle bir kez daha rahmetle ve saygıyla yâd ediyorum. Hepsinin makamı âli, mekânı cennet olsun. Tüm gazilerimize de en içten minnettarlığımı iletiyorum.

Kitapta babası ve ağabeyine hitaben duygularını paylaşan 18 yaşındaki Cahar Şamil Olçok'un yazısı:

BÜYÜK ADAMDI BENİM BABAM GÜZEL İNSANDI BENİM AĞABEYİM

Babam hakkında yazılan bu kitaba ben de birkaç cümle ile katkı yapmak istiyorum.

Çocukluğumda babamla birlikte unutulmayacak zamanlar geçirdim. Bizi çok severdi ama işleri de çok yoğundu. Evimizde gelenekselleşen pazar kahvaltılarında ve bazen de akşam yemeklerinde hep birlikteydik. Ben babamın büyük bir insan olduğunu daha çok şehadetinden sonra anladım. Milletine hizmet emek, memleketine faydalı olmak için çalışıyordu.

Özlediğim şeyler var babam hakkında. Eve geldiğinde birlikte yemek yemeyi özledim, her gün aramasını özledim, en çok özlediğim şey ise; Ağabeyim Abdullah, Emir ve babamla birlikte gece saatlerinde yaptığımız yürüyüşler. Babamla yürümek ayrıcalık gibiydi. Yüksek sesle şarkılar, türküler söyler, muhteşem şiirler okurdu. Sonra bir yerlerde oturur, çay içer, muhabbet ederdik.

Şehadetine yakın günlerde, baş başa Bağdat Caddesi’ne gece yürüyüşüne çıkmıştık. İşleri hakkında konuştuk, şarkılar dinletti, onları beğenip beğenmediğimi sordu. Sonrasında da dertleştik. Babamla yetişkin iki insan gibi konuşmak için 15 yaşıma kadar beklemem gerektiğini biliyordum ama onun bu kadar erken aramızdan ayrılacağını bilmiyordum. Allah’ın takdirine rıza gösteriyoruz.

Babam bizim için aynı zamanda dert ortağıydı. Okul konularımı, özel hayatımı babamla rahat rahat konuşabiliyordum. Erol Olçok gibi babaya sahip olmak hem gururlu hem de şanslı hissettiriyordu. Varlığı sadece benim için değil, pek çok insan için unutulmayacak biriydi. Her şeyini oğulları için feda etmeye hazırdı. Onun hakkını hiçbir zaman ödeyemem. Büyük adamdı benim babam.

Ağabeyim Abdullah Tayyip’le ilgili de birkaç cümle yazmak istiyorum. Her insanın ağabeyi o kişi için çok özeldir. Benim ağabeyim de benim için özeldi. Yokluğuna alışmak gerçekten çok zor. Yaşadığımız acıyı kabullenmekte zorlandığım zamanlar olmadı değil. Bu satırları onun bilgisayarında yazıyorum. Ekranda okul dosyaları, fotoğrafları, birlikte oynadığımız oyunlar duruyor. Her gün birlikte olduğum ağabeyimi, bundan sonra kabrinde ziyaret etmek, bana çok garip hissettiriyor. Aradan yıllar geçse bile bu hissin geçeceğine inanmıyorum.

Zorla beni spor salonuna götürdüğü günleri, ev yemeklerinden kaçıp hamburger yemeğe gittiğimiz zamanları, oyunlar oynadığımız, arabayla gezmeye çıktığımız, tebessümlerin eksik olmadığı muhabbet anları hâlâ gözümün önünde. Bendeki yerini hiç kimse dolduramayacak.

Birlikte hayal kurardık ağabeyimle. Ne iş yapacağımızı konuşurduk, o sırada ona “senden avukat olmaz” diye takılırdım. Şimdi burada olsa da, “Ağabey sen her şey olabilirsin. Çünkü bunu ispatladın.” diyebilsem.

Bizden hep daha olgundu, daha ciddiydi, kiminle nasıl konuşulması gerektiğini bilirdi. Emir’e ve bana şakalar yapmayı çok severdi. Dışarı çıktığında ise tekrar büyük adam olurdu. Birkaç gün önce onun şehit olduğu yaştan daha büyük bir yaşa adım attım. Kısacık ömrüne unutulmaz bir son sığdırdı. Güzel insandı benim ağabeyim.