1 Ocak 1959 yılında neticelenen devrimden sonra, neredeyse dünyanın geneline kapılarını kapatmış olan Küba, 2015 yılında sona eren ambargo ve 2016 yılında Fidel Castro’nun ölümü ile değişim rüzgârlarını yasamaya başladı. Son aylarda artan yoğun ilgiyi, en iyi Küba’nın başkenti Havana’da görmek mümkün. Arması Meydani, Morro Kalesi ve Devrim Meydani son yılların en canlı günlerini yaşıyor. Türkiye’nin gururu Türk Hava Yolları’nın da, 20 Aralık 2016 itibariyle uçuşlara başladığı Küba, kısa sürede Türkler için de cazip bir tatil beldesi olma yolunda. İstanbul-Havana gidiş, Havana-Caracas-İstanbul dönüş olarak bugün itibariyle, salı ve perşembe olmak üzere haftada iki sefer yapılıyor. Havana, Varadero, Santa Clara, Trinidad ve Vinales genelde turistlerin ilk tercih etilleri yerler olsa da, Santiago de Cuba şehri ve çevresi de, eskinin en doğal haliyle yaşandığı yerler olması sebebiyle tercihler arasında. 

Büyülü kent, HAVANA 
Başkent Havana, 2,2 milyon nüfusu ile adanın en kalabalık ve en haraketli şehri. Havana sizde, Jose Marti Uluslararası havaalanına daha ilk ayak bastığınızda, devrim sonrasındaki gelişmelerin neticesinde adada zaman akışı, sanki durmuş ve siz de bir zaman tünelinden 60’larin baslarına gelişmişiniz hissi uyandırıyor. Şehir merkezine geldiğinizde kendinizi birden bu büyünün içinde buluyorsunuz. Eski otomobiller, internetin olmayışı ve modern yeni yapıların bulunmadığı bir ortam sizi adeta büyülüyor. 

Bu büyülü kentte başlıca gezilecek yerler içinde, Morro Kalesi, Che’nin evi, Isa Heykeli, San Salvador de le Punta Kalesi, Real Fuerza Kalesi, Armas Meydani, Capitolio, Katedral, Tiyatro Binasi, Devrim Meydani ve Malecon, akla ilk gelenleri. 
Morro Kalesinden şehrin manzarası muhteşem. Armas Meydanı’nda her türlü hediyelik eşyayı bulabilirsiniz. Meydandan sahile doğru çıkıp, Real Fuerza Kalesi önünde park etmiş klasik arabaların yanından sola dönüp, Malecan’a doğru ilerlerseniz, 250-300 metre sonra Atatürk’ün büstüne ulaşıyorsunuz. Daha ileride sizi sahil yolu Malecon karşılıyor. Malecon’da Antono Marceo heykelinden San Lazaro’yu takip ettiğinizde yolun sonu sizi Havana Üniversitesine ulaştırıyor. Sola devam edersek Devrim Meydanı’na, sağa devam edersek tekrar Malecon’a ulaşıyoruz. 

Üstü açık klasik araba ile şehri turu ise olmazsa olmazlar arasında. 1 saatlik tur için 25-30 Euro istiyorlar, iki saat için 45 Euro. Tur sırasında mutlaka John Lennon Parki’na uğrayın. Parkın karşısındaki Union Frencesa de Cuba’da, Mojito ve Pina Colado’nun tadı bir başka. Alkolsüz olarak da hazırlanan içeceklerin tadı damağınızda kalıyor. 

Deniz ve Günesin Kenti, VARADERO 
Varadero, Havana’ya yaklaşık 130 km uzaklıkta bir tatil beldesi olup Via Azul Teminal’inden kalkan şehirler arası otobüslerle 10 Euro’ya 2,5 saatlik bir yolculuğunun sonunda ulaşabiliyorsunuz. Uzun bir burun üzerinde bulunan yerleşim merkezinin kuzey kıyısında, palmiye ağaçları ile bütünleşmiş muhteşem plajlar sizi bekliyor. Burnun ortalarından, ucuna doğru otellerin olduğu bölüm başlıyor. Varadero’da,dalis, yelken, sörf ve jet-ski gibi birçok su sporları faaliyetini de uygun fiyatlara yapma imkânına da sahipsiniz. Yalnız, mutlaka yanınızda yüksek faktörlü güneş koruyucusu götürmeyi unutmayın. 

Doğa Harikası, VINALES
Pinar del Rio bölgesinde bulunan, Vinales Vadisi ayni zamanda, Ünesco Dünya Mirasi listesindedir. Tütün çiftlikleri, Cueva del Indio Magarasi ve El Mural de la Prehistoria adlı dünyanın en büyük tablusu vadide gezilmesi gereken en önemli yerler. Atlarla yapılan tütün çiftliği turlarında, tarladan puroya tütünün yolculuğuna tanık oluyorsunuz. Cueva del Indio Magrasi’ni ve içindeki gölü mutlaka görün. El Mural de la Prehistoria, Leovigildo Gonzalez Morillo tarafından yapılan, yapımı yaklaşık 3 yıl sürmüş dünyanın en büyük tablosudur. Gezinin sonunda mutlaka dönüş yolundaki tepeden vadiyi seyredin. Yeşile doyacaksınız. 

Gizli Kalmış Güzellikler, TRINIDAD, SANTIAGO...
Che’nin mozolesinin bulunduğu Santa Clara Şehri’nden sonra yolun sonu Trinadad’a ulaştırır. Havana’dan otobüsle yaklaşık 6 saat süren yol yorgunluğunu, Trinidad’da, Karaib Denizi’nin essiz mavi sularında atabilirsiniz. Batıya doğru gidip Cienfuegos’u geçince, yolunuza ünlü Domuzlar Körfezi çıkar. Sularında Amerikan batiklerinin bulunduğu körfez dalış tutkunları için mükemmel bir yer. Adanın doğusunda kalan Santiago şehri ise size tam bir Güney Amerika havası yaşatıyor. Genelde yabancı turistin pek bulunmadığı Santiago çevresi, Fidel Kastro’ya da ev sahipliği yapıyor. Ölümünden sonra külleri, Santiago şehrindeki Jose Marti mozolesinin yanına Aralık ayında defnedildi. 

Fırsatları kaçırmayalım
Geçtiğimiz hafta Küba’ya bir ziyarette bulunan, DTIK Avrupa Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Müsiad Macaristan Temsilcisi Fadıl Basar, dünyaya yeni yeni acılan Küba’nın değerlendirilmesi gereken fırsatlarla dolu olduğunu söyledi. Basta turizm, inşaat, beyaz eşya ve gıda olmak üzere birçok sektörde Türk işadamlarının mutlaka Küba’da yerlerini almaları gerektiğini belirtti. 5 yıl içerisinde inanılmaz bir gelişimin yaşanacağının, sinyalleri şimdiden kendini duyuruyor diyen Basar, 2015 yılında ambargonun da kalktığını ve Amerikalı turistlerinde akın akın gelmeye başladığını, bunun neticesinde konaklamada daha şimdiden otellerde yer sıkıntısı çekildiğini söyledi. Havaalanının genişletilmesi, yat limanlarının ve 5 yıldızlı hotellerin inşası, Türk yatırımcısının kaçırmaması gereken fırsatlar olduğunu belirtti.