Amatörlükten başlayıp profesyonelliğe kadar devam eden sporculuk hayatımda, bu süreçlerin zorluğunu benden daha iyi kimse bilemez. Konunun yerli ya da yabancı ile ilgisi yok aslında. Konu, oyuncu yetiştirmek, oyuncu yetiştirecek sistemi altyapıyı oluşturmak. Altyapısında yetişip prof takımına yükseldiğim Fenerbahçe’de bunları bizzat yaşadım. Kulüplerimizin izlediği yol kolay ve popüler gündelik kazanımlar için oyuncu transfer etmek. Camialara büyük paralar harcatılarak elimizden gelenin en iyisini maddi ve manevi yapıyoruz mesajı veriliyor. İyi işlemeyen menajerlik sistemi de yabancı oyuncu üzerinden dönen ciroyu yukarı iten bir başka faktör. Yabancı futbolculara, düşünmeden milyon dolarlar harcanırken, kulüplerde çalışan altyapı hocalarına ‘’5-10 milyonluk oyuncu yetiştir sana da 2-3 bin TL maaş verelim diyorlar.” Böyle bir sistem yürümez.

"SADECE FUTBOL SAHASINA DEĞİL HAYATA YABANCILAŞTIK"
     Bu konuda maalesef Gençlik Spor Bakanlığı’mızın etkisi büyük. Ülkemizde ne yazık ki sporcu yetiştiremez olduk. Sadece futbolda değil atletizmde hatta neredeyse ata sporumuz güreşte bile oyuncu devşirir hale geldik.-Nasıl yetişsin ki?- Eskiden mahalle aralarında çocuklar maç yapardı, spor yapacak alanları vardı. Alan bulamasak bile karşılıklı iki taş koyup tek kale maç yaptığımız günleri hatırlıyoruz. Bugün şehirleşmenin getirdiği sorunlarla artık bırakın spor yapmayı, yürüyüş yapacak alan bile bulmakta zorluk çekiyoruz. Sadece futbol sahasına değil hayata yabancılaştık. Yabancı sayısını sınırlamak veya serbest bırakmak sorunu basite indirgemekten öteye gitmez aslında. Sınırlı sayıda yabancı oyuncu olduğu günlerde de milli takım veya kulüpler düzeyinde başarı konusunda süreklilik sağlayamadığımız aşikârdır. Durum böyleyken yabancıyı sınırladığımızda hemen başarının geleceğini düşünmek kadar yanlış düşünce olamaz. Yabancı serbestliği Türk oyuncu oynatmaya sınır getirmiyor. Sahaya 11 Türk oyuncu ile çıktığınızda kural ihlali yapmış sayılmıyorsunuz.


ÖNEMLİ OLAN İYİ SPORCU YETİŞTİRMEK
     O halde sorumuz “Nasıl sporcu yetiştiririz?” olmalı. Spor alanlarını nasıl genişletiriz, amatör sporculara nasıl daha fazla destek oluruz, okullarımızda beden eğitimi dersini boş dersten çıkarıp, nasıl gerçek bir spor eğitimi verir hale getiririz onu düşünmeliyiz.

     Eğitim dedik de doğru ya orda da sorunlarımız var değil mi? İşin özünde senelerdir başta Almanya’da olmak üzere çok sayıda gurbetçi statüsünde oyuncu yetişiyor. Bizde yetişmemesi noktasında konunun çözümü sadece sahadaki yabancı sayısı ile ilgili olmadığını düşünüyorum. Nasıl düzeltiriz bu durumu? Öncelikle hatalarımızı kabul edip konuyu derinlemesine incelememiz, rol model ülkelerde bu sistemin nasıl işlediğine bakıp spor şuralarında derinlemesine tartışmaya başlayabiliriz mesela. Yoksa nüfusun İstanbul’un en küçük ilçesinden bile daha az sayıda insanın yaşadığı İzlanda’yı her sene turnuvalarda izlemeye devam ederken bizde hala kaç yabancı oynatalım diye tartışmaya devam ederiz. Sahadaki yabancı sayısını değil hayatımızdaki yabancılaşmayı önlersek istediğimiz istikrarı o zaman yakalarız.




Fenerbahçe 2000-2001 sezonu