ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'den Türkiye sınırına doğru gerçekleşen göçle ilgili, "Bu göç akınının en büyük sebebi Rusya'nın ve Esed rejiminin başlattığı sivil halkı hedef alan saldırılarıdır. Buna rağmen Birleşmiş Milletlerin, saldırıyı yapanlara karşı tedbir almak yerine, ülkemize çağrıda bulunması samimiyetsizliktir" dedi.

Erdoğan, Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonunun (TÜGİK) Mali Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, 2016'nın, öngörülenlerin çok üzerinde bir büyüme hızı yakalanarak, yeniden 2023 hedeflerine odaklanıldığı bir yıl olacağına inandığını söyledi.

Güney Amerika'da üç ülkeyi kapsayan bir ziyaret gerçekleştirdiğini, kendisine kalabalık bir işadamı heyetinin de eşlik ettiğini hatırlatan Erdoğan, Şili, Peru ve Ekvador devlet başkanlarıyla iş formlarına katıldıklarını, iş adamlarına hitap ettiklerini anlattı.

Dertlerinin, işadamlarına heyecan vermek, o ülkelerin işadamlarıyla müşterek adımlar atılmasını sağlamak olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Unutmayın; siz gitmezseniz, onlar gider. Siz üretmezseniz, onlar üretir. Siz satmazsanız, onlar satar. Büyümezseniz, küçülürsünüz. Madem 'küreselleşme' diyoruz, öyleyse dünyada sizin için 'uzak, meçhul' diye bir yol veya bir yer kesinlikle olmamalı. Ayağımızı basmadığımız hiçbir yerde ticari varlık gösterebilmemiz mümkün değildir. Elini sıkmadığınız, gözünün içine bakmadığımız hiçbir ortakla, kalıcı ve hacimli iş yapamazsınız."

TÜGİK'in, üyeleri için yakında düzenleyeceği İran programını çok önemsediğinin altını çizen Erdoğan, bu tür programların, potansiyeli yüksek yerlerden başlayarak, yaygınlaştırılması tavsiyesinde bulundu.

Erdoğan, yakında Ekonomi Bakanının, bu tür uzak seferlerinin olacağını, bunda genç işadamlarının da bulunmasının, birçok adımın atılmasına vesile olacağını söyledi.

- "İnsanların canı ve kanı üzerinden pazarlık"

Suriye meselesinin giderek derinleşen bir yara olarak can acıtmaya, yürekleri dağlamaya devam ettiğini anımsatan Erdoğan, son haftalarda Esed rejimi ve destekçilerinin, başta Halep olmak üzere, sivil yerleşim yerlerini hedef alan saldırılarını arttığını, pazar yerleri, camiler, hastaneler, insanların canlarını kurtarmak için sığındığı binalar, hatta insani yardım gönüllerinin, Rusya ve rejimin ağır bombardımanına maruz kaldığını vurguladı.

İran destekli Şii milislerin ve Şebbihaların acımasız katliamlar gerçekleştirdiğine dair haberler aldıklarını aktaran Erdoğan, Suriye'nin kirli ittifakların kurulduğu, insanların canı ve kanı üzerinden pazarlıkların yapıldığı bir ülke haline geldiğini ifade etti.

Rejim ve destekçisi ülkelerin, DAİŞ ve PYD gibi terör örgütlerini sürekli palazlandırdığına dikkati çeken Erdoğan, "Esed iktidarını devam ettirebilmek için tüm ülkenin yıkılmasına, terör örgütlerine ve yabancılara peşkeş çekilmesine rıza gösteriyor. 100 binlerce insanın hayata tutunmaya çalıştığı Halep'e yapılan harekat bunun en son örneğidir. Bu harekat, bölgeden ülkemize doğru yeni bir göç dalgası başlattı" diye konuştu.

Erdoğan, Türkiye sınırına gelenlerden, durumları acil ve kritik olanları kabul ettiklerini, 35 bininin ise resmi kurumların ve sivil toplum kuruluşlarının sağladığı imkanlarla, sınır hatlarında beklediğini söyledi.

- "Türkiye en kötü senaryoya hazırlıklı"

Rusya'nın ve rejimin, Halep'e yönelik hava bombardımanı, kara harekatı ve saldırılarını sürdürmesi durumunda, göç eden insan sayısının 600 binlere yükselme ihtimalinin bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'nin, en kötü senaryoyu da hesaba katarak hazırlıklarını yaptığını, önlemlerini aldığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bu göç akınının en büyük sebebi Rusya'nın ve Esed rejiminin başlattığı sivil halkı hedef alan saldırılarıdır. Buna rağmen Birleşmiş Milletlerin, saldırıyı yapanlara karşı tedbir almak yerine, ülkemize çağrıda bulunması samimiyetsizliktir. Neymiş 'kapınızı açın, onları alın.' Peki ey Birleşmiş Milletler, sen ne işe yarıyorsun, senin görevin ne? Şu ana kadar 10 milyar dolara yakın bu mülteciler için para harcamış olan Türkiye'ye, bu mülteciler için sen ne kadar destek verdin, 455 milyon dolar. Ayıptır, ayıp... Bu Birleşmiş Milletler Teşkilatı bu iş için kurulmadı, 'kapıyı aç.' Dünyadaki diğer ülkelerin kabul ettiği mülteci sayısı ne kadar? Bazıları 100 tane almış, öbürü 300 tane, 500 tane, bin tane. Bizim alnımızda 'enayi' yazmıyor kusura bakmayın. Bu işin hakkı neyse, bunu yaparız. Biz bir yere kadar 'sabır, sabır, sabır' ondan sonra da gereği neyse bunu yaparız. Herhalde otobüsler, uçaklar boşuna durmuyor. Gereği neyse bundan sonra o yapılır. Bu nasihati verenler, Birleşmiş Milletler'in diğer üyesi ülkelere de bir nasihat versinler de buradan çıkan bu mültecileri, o ülkelere de gönderelim. Bunu söylediğimiz zaman da rahatsız oluyorlar."

Erdoğan, Türkiye'nin 5 yıldır büyük bir özveriyle ve tamamen kendi imkanlarıyla, sayıları 3 milyona yaklaşan mülteciye sahip çıktığını hatırlattı.

- "Samimi değiller"

G20 ve ondan önceki bütün uluslararası toplantılarda, "Gelin Kuzey Suriye'de terörden arındırılmış bir bölge kuralım. Uçuşa yasak bölge ilan edelim. 4 bin 500-5 bin kilometrekarelik bir alan var, bu alanı terörden arındırılmış bölge ilan edelim ve burada hemen, süratle donörler bir araya gelsin ve konutlar yapalım, adeta bu barış şehri olsun. Bu konutlara Suriye'den çıkacak olanları veya Türkiye'dekileri yerleştirelim. Bütün sosyal donatı alanlarıyla, alt yapısıyla bunları yapalım" dediklerini anlatan Erdoğan, bunları dinlemelerine rağmen, bir adımın atılmadığını söyledi.

"Bakın şimdi, '3 milyar Avro' dediler. Arkadaşlarımız, 28 Aralık'ta bir Avrupa seyahati yaptılar, dönüp geldiler işte 3 milyar Avro verecekler" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Nerede 3 milyar Avro? Şimdi söyledikleri ne biliyor musunuz? 'Plan, proje getirilsin, plan, proje üzerinden bunları verelim.' Yahu neyin plan projesi? Gel, bizim bütün şehirlerimizi dolaş, oradaki kampları gör, yapılan harcamalar zaten ortada. Biz senden kalkıp da Türkiye'nin milli bütçesine para istemiyoruz. Buradaki yaptığımız ve yapacağımız yatırımları için istiyoruz. Samimi değiller."

-"Hani terörle mücadele vardı"

En son Türkiye'nin dostu, NATO'da müttefiki olan bir ülkenin, "Biz PYD ile ittifak halindeyiz" dediğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hani bu dünyada terörle mücadele vardı? Bu nasıl bir terörle mücadele? PYD'yi PKK'dan ayrı görmeyecek kadar maalesef gözleri kapalı olanları görüyoruz. Ve kalkıp kendi uluslararası güvenlik elemanına Kobani'de plaket veriyorlar, bu belgeyle ortada, her şeyiyle ortada, buna rağmen hala 'PYD'yi, YPG'yi terör örgütü değil' diye değerlendiriyorlar" dedi.

Erdoğan, bütün bu gerçekler ortadayken, Türkiye'ye uluslararası yükümlülüklerini hatırlatmanın, "iki yüzlülük" olduğunu söyledi.

Uluslararası yükümlülüklerini hatırlaması gerekenin öncelikle Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi olduğunun altını çizen Erdoğan, Güvenlik Konseyi'nin bir, iki ülkenin kaprislerine, çıkarlarına mahkum edildiğini, buradaki tıkanıklığın, çaresizliğin bedelini 400 bin Suriyelinin hayatlarıyla, 12 milyon Suriyelinin ise göç ederek ödediğini kaydetti.