Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

"Özellikle medeniyetin, barışın ve iyiliğin ana vatanı Filistin'i, Filistin'in bütün alem-i İslam'ın göz bebeği Kudüs-ü Şerif'i selamlıyorum. Kudüs'ü muhafaza ve müdafaa için canlarını ortaya koyan Filistin'in genç evlatlarına kızlarına, kadınlarına, vatan hasreti ile 70 yıldır gözyaşı döken Filistinli mültecilere buradan selamlarımı gönderiyorum.
Müslümanlar olduğu sürece inşaAllah Filistin'de var olmaya devam edecektir. Allah'ın izniyle hiç bir baskı hiç bir zulüm Filistinlilerin kalplerindeki aşkı söndürmeye yetmeyecektir. Filistinliler davalarına sahip çıktıkları müddetçe işgalciler hedeflerine asla ulaşamayacaklardır."

"Bütün savaşlara son verileceği düşünülen ancak daha kanlı mücadelelere sebep olan 1 Dünya Savaşı'nın üzerinden 1 asır geçse de sebep olduğu yaraları hala görüyoruz. 
Tarih bizler için asla olmuş bitmiş olaylar bütünü değil, kuvvet, cesaret ilhamla beraber ders aldığımız bir ibret vesikasıdır. Geçmişte yaşanmış her hadise, acı, tatlı her vaka biz Müslümanlar için iyi okunması iyi analiz edilmesi, üzerinde hassasiyetle düşünülmesi gereken bir olaylar silsilesidir. Kalıpların ve önyargıların zihinlerimize vurduğu prangalardan kendimizi kurtararak meseleye yaklaşmamız hayati bir meseledir. her ne kadar 100 sene önce bitmiş olsa da bu savaşın coğrafyamızda bıraktığı enkaz henüz kaldırılamamıştır. Bir damla petrol, bir damla kandan daha kıymetlidir mantığıyla hareket edenlerin kurduğu tuzaklara artık düşmemeliyiz."

"Bugün Yemen'de milyonlar aç, açık yaşıyorsa bunun sorumlusunu farklı yerlerde aramaya gerek yok. Sorumlusu kim, yine biziz, yani Müslümanlar, yani sözde Müslümanlar.
Deri kemik kalmış o çocukların hali, fakirlerin hali bütün bunların karşısında hala biz seyirciyiz. Milyonlarca Filistinli kardeşlerimiz sadece topraklarını kaybetmemiş dünyanın en ağır haksızlıklarına maruz kalmışlardır. Suriye'den Irak'a, Yemen'den Filistin'e kadar tüm bölgede, yaşadığımız krizin, gerilimin, kan ve göz yaşının temelinde Büyük Savaş ile yapılan dizayn vardır."

"Kuşkusuz tarihi geriye doğru sayamayız. Maziyi inkar etmek mümkün değildir. Öyleyse müslümanlar olarak yapmamız gereken nedir?
1. Dünya Savaşı'nın bitişinin yüzüncü yılında yapmamız gereken tarihten ders almaktır. Maziden ilham alarak çok daha aydınlık bir geleceği inşa etmektir. Sınırları kanla çizilmiş olan bu coğrafyada gönüllerimize yeni hudutlar, yeni duvarlar örmemeliyiz. Farklılıklarımızı kaşıyarak bizleri birbirimize kırdırmaya çalışanların oyunlara artık gelmemeliyiz."

"Toplu duran yüreklerin önünde kimse duramaz. Kardeşlik hukukunu gözettiğimiz sürece hiç bir sorunumuz aşılmaz değildir. Çözümü başkalarında değil bu toplum içinde arayacağız. Başka yere gitmeye gerek yok. Sorunun bizzat müsebbiblerinden deva bulmak anlamsızdır. Filistin meselesinden iç savaşlara kadar her konuda çözüm için kapısını çaldığımız uluslararası kuruluşlar bizi hayal kırıklığına uğratmadı mı? Daha biz oralardan ne bekliyoruz? Ne umuyoruz? Onlar bizim hayrımıza hiçbir zaman çalışmayacaktır."

"Bütün dünya 194 ülke oraya bağlı. 5 tane daimi üye. Onlar ne derse herkes onlara tâbi olmaya mahkum. BM reforme edilmedikçe bu böyle olacak. BM sisteminin reforme edilmesi şart. Artık bizim mevcut uluslararası acziyeti dikkate alarak kapsamlı bir politika belirlememiz gerekiyor. Kendi göbeğimizi bizzat kendimiz kesmeliyiz."

"Suriye'deki krizi başkaları değil biz yoluna koyacağız. Masumların öldürülmelerine önce biz karşı çıkacağız. İsrail'deki devlet terörüne herkesten önce biz tepki göstereceğiz. Vatandaşlarımızın Kudüs'ü ziyaretlerini teşvik ederek, işgalcilerin Kudüs'ün kandillerini söndürmesine önce biz engel olacağız."

"Bir masumu öldürmeyi bütün insanları öldürmek gibi gören bir inancın müntesipleri olarak yargısız infazlara, vahşi cinayetlere başkalarından önce biz itiraz edeceğiz. Dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın zulüm ve adaletsizliğe önce biz sesimizi yükselteceğiz. Komşuluk görevini önce biz üstleneceğiz. Bir daha benzer acıların yaşanmaması için basiret ve ferasetle davranacak hep birlikte gereken dersleri çıkartacağız. Ancak bu şekilde acılarımızı biraz dindirebiliriz. "

"İSEDAK'a üye olarak birbirimize ne kadar yardım edersek, ticaretimizi arttırırsak o kadar güçlü oluruz. Yerli ve milli paramızı kullanmaktan başka çıkış yolu yok. Aksi takdirde döviz kuru altında ezilmeye devam edeceğiz. Aramızdaki ticarette milli para birimleri kullanmamız, emperyalist prangaları parçalamamız bakımından son derece önemlidir.
İslam İşbirliği Teşkilatı içi ticareti yüzde 25'e çıkarmaya verdiğimiz önemin altını bir kez daha çizmek istiyorum. İslam ülkeleri, tercihli ticaret sisteminin yürürlüğe girebilmesi için ilgili ülkeleri taviz listelerini güncellemeye ve diğer prosedürleri tamamlamaya davet ediyorum.
Gümrükteki alt yapımızı acilen geliştirmemiz, gümrük işlemlerini daha da basitleştirmemiz lazım. Bu yılki İSEDAK oturumunda, ticaretin kolaylaştırılması ve İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerde gümrüklerde risk yönetimi konusunun ele alınmasını son derece anlamlı ve isabetli buluyorum."