Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin Almanya’nın Köln kentindeki merkez camisi, Alman toplumunun da ilgisini çeken muhteşem bir eser. Ekovitrin Genel Yayın Yönetmeni Bilal Koçak, insanlara huzur veren Köln Merkez Camii ve külliyesini ziyaret etti.

Almanya’nın önemli bilim, kültür, sanat, ticaret ve turizm merkezlerinden Köln'de 17 bin metrekare alana inşa edilen diyanet işleri Türk-İslam Birliği Merkez Camii, özgün mimarisiyle dikkat çekiyor. Caminin bulunduğu külliyede aynı zamanda Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Almanya genel merkez ofisi de bulunuyor. DİTİB genel başkanlık görevini Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu sürdürüyor. Aynı anda bin 200 kişinin ibadet edebildiği camii, sosyal donatı alanlarıyla da geçmişten gelen külliye geleneğini sürdürüyor.

Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği (DİTİB) Genel Sekreteri Dr. Bekir Alboğa, DİTİB Merkez Camisi ile ilgili Ekovitrin’e açıklamalarda bulundu.
Dr. Bekir Alboğa, DİTİB Merkez Camisi’nde hem Müslüman hem de Alman toplumunun huzur bulduğunu söyleyerek, “1984’te Diyanet İşleri Türk İslam Birliği kurulduğunda caminin bulunduğu arsa üzerindeki eski fabrika binasıyla birlikte satın alındı. 10 yıl önce de belediye ile görüşmeler yapılarak eski fabrika binasının yıkılarak yerine görkemli bir caminin yapılması kararlaştırıldı. Son 7-8 yıldır yaptığımız çalışmalarla ortaya böyle güzel bir eser çıktı. Dışarıdan bakıldığında cami modern mimarisi ile göze çarpıyor. Cami özellikle Alman toplumunun çok dikkatini çekiyor. Çünkü Almanlar bu tip yeniliklere çok ilgi duyarlar, camiden içeriye girdiğiniz zaman hem Alman toplumu hem Müslüman toplumunun huzur bulduğu bir mescitle ve musalla ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Camiye binlerce Alman ziyaretçi geldi” dedi.

“KÜLLİYE GELENEĞİNİ DEVAM ETTİRİYORUZ”

DİTİB Merkez Camisi’nde külliye anlamında da eski geleneğin devam ettirildiğini belirten Alboğa, “Camimiz külliye karakteri açısından bugüne kadar geleneksel camilerimizden farklı değil. Yani bir Süleymaniye ya da Sultanahmet Camisi'ne baktığınız zaman Sevgili Peygamberimiz’den bugüne kadar gelmekte olan bu gelenek sürdürülmüş. Efendimizin Mescidi’ne insanlar sadece ibadet etmek için gelmiyorlardı. Her türlü sosyal ve dini ihtiyaçlarını orada karşılıyorlar, hatta eğitim merkezi olarak da kullanıyorlardı. İşte bu özellik Almanya'daki camilerimizde tekrar hayat buluyor. Camimizde kütüphane, idare bölümü, kapalıçarşı, konferans salonu, bürolar mevcut. Vakıf anlayışını burada sürdürüyoruz, alışveriş merkezinden gelen gelirlerle bu caminin masrafları karşılanacak” diye konuştu. 

“CAMİNİN FARKLI VE ÖZEL BİR MİMARİSİ VAR”
DİTİB Merkez Camisi’nin oldukça farklı ve özel bir mimariye sahip olduğunu kaydeden Alboğa, “İnsanlar camimize geldikleri zaman hiç de alışık olmadıkları bir mimari yapıyla karşılaşıyorlar. Cami, Müslümanlar kadar Alman toplumunun da ilgisini çekiyor. Müslümanlar camiye ‘Bismillahirrahmanirrahim’ deyip girdikleri zaman kendilerini manevi olarak iyi hissetmelerini istiyoruz. Bu maneviyatın verilmesi için Ahmet Hamdi Akseki Camisi’nin iç mimarisini tasarlayan mimarlarımız Diyanet İşleri Başkanlığı’mızın da yardımlarıyla buraya geldiler ve burası için özel bir iç mimari tasarımı geliştirdiler. Camide Peygamberlerin isimleri var, buraya Almanlar girdikleri zaman Müslümanlar olarak sadece Hazreti Muhammed’e değil bütün peygamberlere iman ettiğimizi söylediğimiz zaman bundan çok memnuniyet duyarak bir yakınlık hissediyorlar. Caminin iç mimarisi insanların birbiriyle sohbet etmesine ve karşılıklı iletişime zemin sağlıyor” şeklinde konuştu.

“CAMİMİZDE MANEVİYAT, KARDEŞLİK VE İNSANLIK HAKİM”
Alboğa, sözlerine şöyle devam etti: “Son dönemde İslam üzerinde çok çirkin ve olumsuz bir imaj oluşturuldu. Özellikle 11 Eylül’den sonra insanlar Müslümanlar’dan ve İslam’dan korkmaya başladılar. Biz de öyle bir mimari tasarım gerçekleştirdik ki camimizin giriş merdivenleri çok davet edici bir karaktere sahip. Kim olursan ol yine gel anlayışı hakim. Burada maneviyat, kardeşlik ve insanlık var. Biz şeffaf bir cemaatiz, içimiz neyse dışımız da öyle. Olduğumuz gibi görünüyoruz, göründüğümüz gibi de olmaya çalışıyoruz, mimarimiz de bu mesajı veriyor. Bizi ziyaret eden insanlar da bu mesajı aldıklarını ifade ediyorlar.”