ABDULLAH GÜL, ÇETİNSAYALARIN İFTARINA KATILDI
Süleyman Çetinsaya’nın rahmetli babası Hacı Ömer Çetinsaya adına kurulan vakfın 26 yıldan bu yana her yıl hiç aksatmadan düzenlediği iftar yemeğinde bir araya geldi. İftar yemeği Çetinsayaların İstanbul Beyazıt’daki President Hotel’de gerçekleştirildi. Ekovitrin Medya Grubu Başkanı Kamuran Abacıoğlu ile birlikte davetli olduğumuz iftar yemeğinin ev sahipliğini Artaş Şirketler Gurubu Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya yaptı. İftar yemeğine 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yanı sıra eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar da katıldı. Geleneksel iftar yemeğinde inşaat dünyasından ve özellikle Kayseri kökenli bir çok ünlü iş adamı da yer aldı. 

“KENGER SAKIZI SATTIM”
Ev sahibi olarak iftar yemeğinin açılış konuşmasını yapan Artaş Şirketler Gurubu Yönetim Kurulu Başkanı Kayserili iş adamı Süleyman Çetinsaya çocukluk anılarını anlattı. Çetinsaya, babası Hacı Ömer Çetinsaya’nın Kayseri’de sayacılık yaptığını belirterek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Her Kayserili esnaf gibi babam da benim iyi bir esnaf olarak yetişmemi istiyordu. Sekiz yaşında tanıdık bir esnaf bana Kayseri’de meşhur olan Kenger Sakızı vererek bunları satıp para kazanmamı istedi. ‘Sermayesi benden, karı senin olsun’ dedi.  Sakızları satıp parayı o tanıdık esnafa getiriyordum, o da bana ‘Bu benim sermayem, şu da senin karın’ diyerek bana kazancımı veriyordu. İlk ticaretimi bu şekilde yaptım. 1962 yılında Kayseri’den İstanbul’un Fatih semtine taşındık. 16 yaşındaydım. Çocukluğumda bana sakız sattıran Kayserili esnaf amca ile İstanbul’da buluştuk. ‘Beni hatırlıyor musun?’ diye sordu. ‘Hatırlamaz mıyım’  dedim. ‘Sen bana sakız sattırıyordun, şu senin karın, bu da benim sermayem’ diyordun. O amca bana dedi ki; ‘Evladım sakızın sermayesini ben değil baban verdi. Oğlu bilmesin diye bana tembih etmişti.’ O zaman anladım ki; Babam benim iyi bir esnaf ve tüccar olmamı istiyormuş. Sermayeyi onun verdiğini bilseydim belki başarılı olamazdım diye düşünüyorum. Bizde gelenektir Kayserili tüccarlar çocuklarının da iyi birer ticaret erbabı olmalarını isterler. Allah bize nasip etti, biz de rahmetli babamızı utandırmadık. Bugün Türkiye ekonomisine önemli katkı sağlayan bir şirketler gurubu haline geldik.”

ÇETİNSAYA: 2007 RUHUNA YENİDEN DÖNMELİYİZ
Konuşmasında ekonomideki gelişmelerine de değinen Artaş Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya gerek 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve gerekse Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin kalkınmasında çok önemli roller üstlendiklerini söyledi. Ekonomideki daralmaya dikkat çeken Süleyman Çetinsaya, ‘ Türkiye 2007 yılı ruhuna yeniden dönmeli’ dedi. 

GÜL, ÇOCUKLUK ANILARINI ANLATTI 
Süleyman Çetinsaya, 11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü konuşma yapmak üzere kürsüye davet etti. Abdullah Gül, Kayserili iş adamı hemşerilerinin Türkiye ekonomisinin büyümesinde büyük katkılar sağladığına dikkat çekerek, “Bu gün Türkiye’de çok sayıda güzide iş adamı ve şirket arasında Kayseri kökenliler yer almaktadır. Ben onlarla gurur duyuyorum” dedi.
Abdullah Gül, ekonomide son dönemlerde yaşanan daralma ve sıkıntılara da dikkat çekerek; “Ben ekonomideki gelişmeleri yakından takip ediyorum. Bu sıkıntılar geçicidir. Biz geçmişte ekonomik alt yapıyı sağlam temeller üzerine inşa ettik. Merak etmeyin kısa süre sonra her şey yoluna girecektir“ diye konuştu.

GAZOZ SATAMAYINCA, ÜNİVERSİTE OKUMAYA GÖNDERİLDİ
11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hacı Ömer Çetinsaya Vakfı’nın geleneksel iftar yemeğinde yaptığı konuşmada çocukluk anılarını da anlattı. Gül şunları söyledi: “Her Kayserili çocuk gibi ben de küçük yaşta ticarete teşvik edildim. Kayseri’de meşhurdur dağdan kar getirip bıçkı ile kesilerek yaz gününde bu kar satılırdı. Ayrıca buzdolabı olmadığı için gazozları, dağdan getirilen karlarda soğutup satardık. Amcam bana bir kasa gazoz getirdi, ‘bunları sat’ dedi. Ben tabi ticarete pek yatkın değildim. Bir türlü Gazoz satmayı başaramıyordum. Amcam dükkanıma gelip, ‘Buz gibi gazoz diye bağır, müşteriler tezgahının başına gelsin. Şöyle pat diye gazozun kapağını açıp müşterinin dikkatini çekeceksin’ diyerek bana çıkıştı. Ailem baktılar ben gazoz satmayı beceremiyorum, ‘Bari bu çocuğu okumaya gönderelim‘ dedi. Böylece ben Kayseri’den üniversite okumaya İstanbul’a geldim. Kayseri’de ticaretten anlamayanı okumaya gönderirler. Böyle bir gelenek vardır. Bende bu geleneğe göre ticarette başarılı olamadığım için okumaya gönderildim.”