Ülkemiz 2015 yılı içinde ikinci defa Genel secime gidiyor. Seçim öncesi liderlerin durumuna bir bakalım. Yüzde 10  barajını gecen 4 Parti’nin liderlerinden ikisi   doğup büyüdüğü topraklardan (İL)den aday..

Ahmet Davutoğlu;
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Konya’dan aday…
Devlet Bahçeli;  MHP Genel  Başkanı Osmaniye’den aday…
Kemal Kılıçdaroğlu; CHP Lideri İzmir 2. bölgeden,( Doğup büyüdüğü Tunceli’den aday olamadı.)
Selahaddin Demirtaş; HDP Eş Başkanı doğup büyüdüğü Elâzığ’dan aday olmak yerine İstanbul 1. Bölge’den
Figen Yüksekdağ;  HDP eş Başkanı doğup büyüdüğü (Ceyhan) Adana’dan değil,  Van’dan aday..
Deniz Baykal ;  CHP’nin eski Genel Başkanı hep doğup büyüdüğü Antalya’dan aday oldu. 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’de tüm genel seçimlere doğup büyüdüğü il olan Osmaniye’den aday oldu…
AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ’da siyasi hayatında ilk genel secime 2011 de doğup büyüdüğü topraklardan; Konya’dan aday oldu. 7 haziran  2015   ve 1 Kasım 2015 Genel seçimlerine de yine Konya’dan aday oldu...

KARİZMATİK LİDERLERİN DURUMU…
Peki karizmatik liderler; Devlet Bahçeli ve Ahmet Davutoğlu, CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal genel milletvekilliği seçimlerinde doğup büyüdüğü illerden aday olmayı ilke edinmiş ve tercihlerini de öyle kullanmıştı. (Uzun yıllar CHP Genel Başkanlığı yapan Deniz Baykal TBMM ye ilk olarak 1973 yılı Genel seçimleriyle Antalya milletvekili olarak girmişti)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “ Seni başkan yaptırmayacağız” diye o kadar emin konuşan HDP lideri Selahattin Demirtaş acaba neden doğup büyüdüğü ekmeğini yediği suyunu içtiği Elâzığ’dan aday olmayı göze alamadı da, İstanbul 1. Bölgeyi, Figen Yüksekdağ da Adana yerine Van’ı tercih etti… 
Seçim meydanlarında yaptığı gaflarla hafızalarda yer edinen CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdarolu’nun Tunceli’den aday olmamasının sebebi  acaba Tuncelililere güvenememesi midir?. Oysa Tunceli’deki vatandaşlar ona çok güveniyordu.
 Adaylık konusunda liderlerin tercihlerinde; Kılıçdaroğlu’nun, Demirtaş’ın ve Yüksekdağ’ın 1 Kasım’a giderken acaba doğup büyüdüğü topraklardaki seçmenlere güvenememe, seçilememe korkusu mu? 
Parti liderleri seçim meydanlarında halka selam verirken ve her konuşmalarında doğup büyüdükleri Anadolu’nun bir parçasına hasretlerini dile getirirler. Konuşmalarına öyle başlarlar. 
1 Kasım seçimlerine kısa bir süre kaldı. Genel Başkanlar meydanlara indi.Anadolu topraklarından selam getirdim diye başlıyorlar söze... 
1 Kasım  erken seçimlerinde  kalan sürenin kısıtlılığı dolayısıyla hiçbir Genel Başkan 81 vilayeti ziyaret edemeyecek. Miting yapılacak iller ise hangi parti hangi ilde daha fazla oy alabilecek ve bir milletvekili daha fazla çıkarabilecekse o illerde seçim yoğunluğu yaşanacak.
1 Kasım’a doğru yaklaşırken Terör ve vahşet eylemleri özellikle HDP’li Belediye Başkanlarının görev yaptığı illerde ve ilçelerde tırmanışta. Mesela daha önceki yıllarda çok az terör eylemi görülen Ağrı şimdi öne çıkan illerden. Ayrıca; Van, Şırnak, Mardin gibi HDP’ye gecen illerde de özellikle Belediye Personeli kılığındaki terör elemanlarının barikat, yollara hendek açma gibi eylemlerde Belediye vasıtalarını kullandığı istihbarat raporlarında mevcut. Dokunulmazlık zırhına bürünün ve halkın vergileriyle lüks ve şatafat içinde yaşayan HDP’li vekiller için TBMM Başkanlığı’nın, yetkilerinin kötüye kullanan Belediye Başkanları için ise İçişleri Bakanlığı’nın harekete geçmemesi düşündürücü bir tablo?

Siyasetçilerin Oy, Halkın CEP hesabı tutmuyor?
1 Kasım seçimlerine doğru siyasetçilerin oy hesapları, halkın ise cep hesabı birbirini tutmuyor. Mutfaktaki enflasyon, yaklaşan kış ve ısınma masrafları özellikle memur ve işçi kesimini düşündürüyor. Türkiye ile Rusya arasındaki kritik gelişmelerde halkı seçimlerden daha fazla ilgilendiren konuların başında. Çünkü enerjide göbek bağımız olan Rusya ile yaşanacak sıkıntı sadece politikacıları değil turizmcileri de halkıda ilgilendiriyor.

1 Kasımda nasıl bir tablo bekleniyor?

Ak Parti’nin beklentisi şu; halk bizi 7 Haziran da uyardı. İkazı aldık.  70’e yakın milletvekilini listeden çıkararak gerekli önlemlerimizi aldık. Dolayısıyla halkın tekrar tek başına Ak Partiye evet diyecek. Ak parti yüzde 44-45 Oy oranı hedefiyle en azından 277 üstü bir milletvekili çıkararak tek başına iktidarı sürdürme hedefinde. Olmaması halinde ise ilk kapısını çalacağı ve 4 yıl süreyle MHP ile uyumlu bir koalisyon düşünüyor. Ak Parti’nin CHP ile koalisyon düşüncesi, bazı yazar- çizerlerin dediği gibi “CHP ile olursa toplumun gazı alınır ve ülke gerilmekten çıkar” düşüncesi değil. Onlar , Daha önce CHP ile  koalisyon kuran ANAP ve DYP’de olduğu gibi  CHP ile koalisyonun partiyi eriteceği düşüncesinde.. Çünkü CHP ile ortak hükümet kuran ANAP ve DYP süreç içinde toplumda giderek güven kaybetti ve  siyasi hayatını bitirdi.

CHP’nin beklentisi;
1 Kasım da HDP ‘ye verilen desteğin yanlış olduğunu anladı. HDP’ye kaptırılan yüzde 2 civarındaki oyları tekrar geri toplama arzusunda. Özellikle  İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa  gibi illerin yanı sıra İç Anadolu ve Karadeniz de HDP’ye giden oyların peşinde. CHP önceki seçimlerde olduğu gibi hedef olarak yüzde 35 oy demiyor. Daha radikal düşünerek yüzde 27-29 oy oranı için  hedef belirliyor. Bu da CHP’nin tek başına iktidar olması için yeterli değil…MHP ve HDP ile blok yapılamayacağını da 7 Haziran’da test ettiği için tek hedef en güçlü Ana muhalefet partisi olarak devam etmek…

MHP’nin Beklentisi;
7 Haziran da gösterdiği 80 milletvekili başarısını muhafaza etme çabasında. Özellikle bazı illere ağırlık vererek oy oranından ziyade milletvekili sayısını artırma hesapları yapıyor. Ancak Meral Akşener, Engin Alan, Sinan Ogan gibi bazı isimlere listede yer vermeyerek büyük bir risk aldı mı almadı mı? bunu 1 Kasımda göreceğiz. Tuğrul Türkeş’in Ak Parti’den aday olmasıyla özellikle Ankara’daki seçmenlerini kaçırmama hesapları yapan MHP, İstanbul da 1,2,ve 3 bölgeden birer fazla vekil çıkarma gayreti içinde. Seçim beyannamesini açıklayan Genel Başkan Devlet Bahçeli, 1 Kasım sonrası muhtemel seçim sonuçlarına göre 4 temel şartları dahilinde, ülkedeki istikrarın korunması adına koalisyona hazır olacağını şimdiden açıklayarak Ahmet Davutoğlu’na açıktan mesaj verdi. 
Sanki, "2 Kasım da oturalım baş başa hükümeti kuralım" der gibi bir mesajdı bu.
HDP’nin beklentisi; TBMM’de 4. Büyük parti konumuna gelen HDP’nin ise başı karışık. Öncelikle emanet oyların gideceği endişesiyle, yüzde 10’luk baraj korkusu var. Ancak anketlerde yüzde 12 aralığında gösterilmesi 1 Kasımdan sonra " Meclis de en azından bir grup oluşturacağız. Eylemlerimizi sürdüreceğiz" düşüncesi hakim. Terörle adlarının yan yana anılmasından çok fazla rahatsız  değilmiş gibi bir hava var.7 Haziran da meydanlarda Cumhurbaşkanı için yüksek sesle dillendirdikleri “ Seni  Başkan yaptırmayacağız” sözlerini seslerini maalesef terör için kullanmıyor. PKK ya "Silahları gömün. Çözüm yeri meclistir. Biz bunun için varız" demiyorlar. 
Beyaz Türkler ve Kürt  halkı HDP için bakalım 1 kasım da nasıl bir söz söyleyecek?
1 Kasım seçimin sonuçları; halkın nasıl bir Türkiye istediği sorusunun sandığa yansımasında gizli..
Halk ya tek parti ile devam diyecek, yada, 7 Haziran da olduğu gibi  koalisyon..
Halkın yüzde 70 ‘i tek parti iktidarı olsun istiyor. Ancak 13 yıldır rakipsiz ülke yönetiminde söz sahibi olan AK Parti’ye de  "İçinizdeki yalakaları, çıkarcıları atın"  der gibi 7 Haziran da bir ültimatom verdi. 
Şimdi ise Tıpkı “2003 ruhu gibi sadece memlekete hizmet aşkı olan insanlarla yola devam edin” diye bir şans verir mi?  Bekleyip göreceğiz. 
15 Kasım da Antalya da G 20 toplantısı var. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin devlet başkanlarının katılacağı bu toplantı çok önemli. Türkiye bu toplantıya hükümetsiz girmemeli. İnancım odur ki, İster tek başına ister iki partinin koalisyonu ile Türkiye 15 Kasım’daki bu toplantıya mutlaka yeni bir hükümetle girmeli.
1 Kasım dan da 7 Haziran gibi bir koalisyon çıkarsa  2016 yılı giri değil, tam bir belirsizlik doğuracak.
İç vedış düşmanların aradığı da bu zaten…
Ne diyelim. 
Halkın sağduyusu,  Halkın tercihi tecelli edecek…
Ülkemiz için hayırlı olsun …