Toplum olarak yaşayan insanlar toplum olmanın gerektirdiği kurallara uyarak ayakta kalabilmektedirler. Aksi takdirde toplum olmanın temel kriterlerinden en önemlisi bertaraf edilmiş olacaktır. Toplumu ayakta tutan temel dinamiklerden biri de yönetim anlayışıdır. Fiili ehliyete sahip insanların verdikleri kararların yansımasıyla toplumlar yönetilmektedirler. Tabii ki burada birçok farklı düşünce, bekleyiş olması kaçınılmaz olup çoğunluğun verdiği karar iradesiyle sistem işlemeye devam etmekte veya ettirilmeye çalışılmaktadır. Toplum düzenini sağlayan bu sisteme genel olarak  “demokrasi” adı verilmektedir. Yani çoğunluğun vermiş olduğu karara azınlık kesimlerin uyması veya kabul etmesi sistemidir. Demokrasilerde doğru ya da yanlış kavramları göreceli kavramlardır. Yani çoğunluk bunu seçti “doğru” veya azınlığın yaptığı seçim “yanlış” demek olmaz. Hangi açıdan baktığınıza göre sonuçlar değişebilmektedir. Önemli olan herkes istediği şekilde hür iradesiyle düşüncesini savunabilmeli ve sonuna kadar destekleyebilmelidir.

GERÇEK DEMOKRASİ NEREDE?
Gerçek bir demokrasi için mevcut sunulan alternatifler içinden seçim yapılması gerekir, eğer gerçekten seçenek sunulmuş ise. Bugün dünyanın birçok yerinde gerçek demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Yıllarca önünüzde tek bir seçenek, ağızlarda ise her şey demokrasi için. Vatandaşa sunulan seçenek olmamakla birlikte eğer seçenek sunulmuş ise de başka birilerinin uygun görüp seçtiği kişileri veya kararları vatandaş seçmek zorunda kalmaktadır. Gerçek demokraside herkes istediği gibi seçme ve seçilme hakkına sahiptir. Bugün kime sorarsanız sorun her isteyen milletvekili olma özgürlüğüne sahip olmasına rağmen o imkanlara sahip olmadığı için seçilememektedir. Ancak genel merkezlerin uygun gördüğü seçenekler sunulduktan sonra vatandaş seçebilmektedir. Hani gerçek demokrasi? İleri demokrasiye giden yolda en önemli mihenk taşlarından biri de insanlar arası gerçek diyalog, gerçek saygı, gerçek hoşgörüdür. Yani insanların birbirini kılık kıyafet, siyasi düşünce, yaşam tarzı vb. unsurlarla yargılamadığı, insani erdemlerle ele aldığı bir boyuta erişilmesi durumunda demokrasi anlayışında önemli bir yol kat edilir. Bugüne kadar birçok kişi mevcut sisteme aykırı düşen kesimler olmasından dolayı hemen hemen her dönemde yargısız infaz edildi. Gerçek anlamda ileri demokrasi istiyorsak kişileri sadece ve sadece toplumu ayakta tutan en temel unsur olan insani vasıflara göre ele almak gerekmektedir. Dünya bir açık büfe misali her insan istediğini alabilir, istediği gibi yaşayabilir. Ancak tek bir şartla; başka bireyleri rahatsız etmeden, onlara zarar vermeden.

Demokrasinin ve özgürlüğün temel kurallarından biridir bu, başkasına zarar vermemek. Örneğin sokağa çöp atan bir kişiyi ele alırsak 76 milyona verdiği zararı siz düşünün. Bugün özgür olmak adı altında yetişen milyonlarca genç özgürlük tanımı çok iyi biliyor, onlara bizler öğrettik. Hepsine bir sorun bakalım “özgürlük ne demektir?” diye alacağınız cevap “özgürlük; istediğin her şeyi yapabilmektir” diyeceklerdir. Oldukça doğru bir tanımlama ancak bu ifadenin ikinci boyutunu unutursak, dikkate almaz isek işte o zaman gerçek özgürlükten bahsedemeyiz.

Peki gerçek özgürlük nedir?
Gerçek özgürlük, istediğin her şeyi yapabilmektir, ancak başkalarını rahatsız etmeden, onların haklarına tecavüz etmeden istediğin her şeyi yapabilmektir. Gece yarısı sokaktan son ses arabesk müzik dinleyerek geçen genç ne
kadar özgürüm diyorsa aynı anda onu dinlemek zorunda kalan veya tatlı uykusundan uyanan kişinin de o kadar özgürlüğü esaret altına alınmış olmaktadır. Aynı şekilde sokaklara çöp atan kişilerde o derece başka bireylerin özgürlüğünü kısıtlamaktadır. Piknik yerlerini bile sanki bizden sonra kimse kullanmayacakmış gibi bırakan yine bizleriz. Hani gerçek saygı, hani insanlık? Sorduğunuz zaman bir özgürüz, istediğimiz her şeyi yaparız. Hayır kardeşim
bu anlayışta bir özgürlük olamaz, senin özgürlük anlayışın toplumun temeline döşenmiş bir mayından farklı değildir. Bugün toplumun geneline ve özellikle de gençlerimize düşen en önemli görev zihinlerinde yıllardan beri oturmuş olan demokrasi ve özgürlük kavramlarını tekrar ele almaları gerekmektedir. Halk arasında bir deyim vardır, yarım doktor candan yarım hoca dinden eder diye; yarım demokrasi, yarım özgürlükte toplumu geleceğinden eder. Havanda su dövmekten farksız bir şekilde yıllarca ilerleme edebiyatı altında mücadele verirsiniz ama 50 yıl, 100 yıl sonra baktığınızda bir arpa boyu yol alamadığınızı anlarsınız. Gerçek demokrasi, gerçek özgürlük yolunda ilerlemek ümidiyle…