Yönetici olmak kolay değil. Birçok kişi yönetici olmaya can atar, fırsat kollar ama yöneticiliğin getireceği sorumlulukları ne kadar göğüsleyebilir, sorunlara ne kadar çözüm bulabilir bunu fazla düşünmez. Yönetici olmadan önce kendisini seven, taktir eden bir çok kişiye güvenerek yöneticilikte yalnız kalmayacağını düşünür ama bir bakar ki yönetici olunca çevresi farklı davranıyor. Hala destekleyen de vardır ama, kıskananlar, çekemeyenler de olacaktır. Hele bir de yetkiler eski yöneticilere göre fazlalaşmış ise eskiden dost olan ve destek verenler azalabilir.

YÖNETİM TARZINIZ NASIL?
Yeni yönetici olan kişinin yönetim tarzı da önemli elbet. Yönetici nasıl bir yöneticilik stratejisi izleyecek? Farklı stratejiler var. Sadece kendi oluşturduğu yakın çevresini, kurmaylarını mı dinleyecek, önemseyecek yoksa her kişi, konu ve olaya kulakları ve gözleri açık olacak mıdır? Çevresinde duvar oluşturacak veya oluşturulmasına izin verecek midir? Ya da her şeyden haberi olacak, herkesi dinleyecek şekilde bir sistem mi kuracak? Bazı yöneticiler kurmaylarına tam güvence ile kendilerini onlara teslim ederek yönetimlerini sürdürüyorlar. Burada kurumların özel veya kamu olması da çok önemli değil. Temelde insan faktörü ve bakış açısı kurum yapısı ve alışkanlıkları önemli. Birçok kurumda, kurumlar büyüdükçe yönetici, yardımcıları aracılığı ile gelen raporlara karar vermekte ve günlük işleri yardımcılarına bırakarak ileriye bakmayı tercih etmekte. “Elbette doğrusu budur” diyeceksiniz. Tepe yöneticiler günlük işlerle, çok ilgilenmesin, geleceğe yönelik stratejileri belirlesin. Yakın zamana kadar bu bakış açısı doğruydu. Fakat bugün yöneticiler birçok konuyu kontrol etmek zorunda. Teknoloji bu konuda önemli bir yardımcı ama unutmayın ki bilgisayar yazılımları marifetiyle bilgileri de alt birimlerin yönetmesi, yönlendirmesi ve size göstermek istedikleri gibi göstermeleri mümkün. Örneğin müşteri hizmetleri birimlerinde, çağrı merkezlerinde neler olup bitiyor, müşteriniz gerçekte ne kadar memnun bunu biliyor musunuz? Size gelen raporlar her şeyi toz pembe gösteriyor belki ama biraz zaman ayırıp detayları görseniz.

NE KADAR SORGULAYICISINIZ?
Ekibinize çok mu güveniyorsunuz? Biraz kuşkucu olmanız ve araştırma için zaman harcamanız size kayıp zaman gibi görünse de aslında çok şey kazandırabilir. Bir de elbette müşterilerin ve çeşitli ortamlarda karşılaştığınız kişilerin size aktarımları var. Bunları da yönetici tarafından değerlendirilmesi önemli diye düşünüyorum. İnsanlar zahmet edip bir konuyu size aktarıyorlarsa bunu “mızıltı” olarak değil, katkı olarak görmeniz çok şey kazandıracaktır. Elbette bunları duymak için sahaya çıkmanız şart. Burada da elbette sizi başkalarıyla konuşturmak, görüştürmek istemeyen, sözde koruyan bir ekibiniz varsa olumsuzlukları anlama şansınız yok. Bu aşırı korumalı durum hoşunuza gidiyor ise duvarların oluşmasına siz izin veriyorsunuz demektir ki, kendi düşen ağlamaz. Yıllardır eğitim verdiğim ve sonucunu raporladığım, ürün veya hizmetini kullandığım birçok ünlü ulusal ve uluslararası kurumlarda karşılaştığım ve sadece kurum yöneticilerine aktardığım onlarca konu kurumlarda önemli değişikliklere sebep oldu. Bu konular bana sorun yaşatmadan veya eğitim aşamasından önce aradaki birimlerde fark edilip çözülemez miydi? Elbette çözülebilirdi. Ben sorunları yaşayıp tepe yöneticiye aktarmadan tepe yönetici bu önemli sorunları fark etmeli miydi? Elbette etmeliydi. Bu sorunlar kötü niyetli kişilerce yaşansaydı basında olumsuz şekilde yer alabilir veya farklı olumsuz farklı durumlar gündeme gelebilirdi. Yönetici açısından baktığınızda bu gün her kademe yöneticinin ve özellikle tepe yöneticinin çevresindeki ekip konusunda daha dikkatli olması, bir konu ilerlemiyorsa mutlaka araştırılması ve gerçek sebebini bulması, kamufle edilen konular varsa ortaya çıkarılması, bunun için gerekirse farklı yerlerden ve kişilerden destek alması önemli bir konu. Kurumsal yapılar büyüdükçe, yöneticilerin çevresindeki duvarlar çoğalıyor. Birçok konuyu göremez hale geliyorlar. Aksaklıklar başladığı anda şüphelenmeleri, çözümler bulmaları ve radikal değişiklikler yapmaları gerekiyor. Bu günün ve geleceğin yöneticileri 360 derece görebilen, duyabilen, hissedebilen kişiler olmalı, istihbaratı kuvvetli olmalı, çevresine duvar ördürmemeli, örülmesine izin vermemeli. Sözün özü, sizin çevrenizde kaç duvar var ve kalınlıkları nedir? Başkalarının seslerini duyamayacağınız kadar kalın mı? Yoksa şeffaf duvarlar mı? Etrafınızdaki duvarları kim oluşturdu?