Öncelikle Cumhurbaşkanlığı Seçimi sonuçlarının ülkemiz, milletimiz için hayırlara vesile olmasını dileriz.
Alınmış olan sonuçlara halkımızın beklentisinin tescili durumunda olup, demokratik kurallar gereği her kesimin saygılı olması gerekir.
1. Bu sonuçlara varış için çok şey söylenebilirse de  görüşlerimizi şöyle özetleyebiliriz.
Cumhurbaşkanının halkımız tarafından seçilme kararı; bürokratik cumhuriyetten, demokratik cumhuriyete geçişte önemli adımlardan biri olup, geçmişte  cumhurbaşkanı seçimlerinde yaşanan dayatmaların, siyasetin üzerindeki hukuk dışı güç odaklarının sürdürdüğü vesayetin kaldırılışının demokrasimize yansımasıdır.
2. Seçime katılımın bu yıl yaşadığımız mahalli seçimlerdeki katılıma göre çok düşük olması yanı sıra, seçim sürecinde meydanlarda, medyada kullanılan karşılıklı suçlamalara, hoş olmayan söylemlere  ve içimize sinmeyen gelişmelere rağmen halkımız tarafından yapılan seçimin üzücü olaylar yaşanmadan sonuçlanması, üç sivil adayla halkın huzuruna çıkılmış olması demokrasimiz yönünden çok olumlu bir gelişmedir.
3. On iki yıllık AK Parti iktidarının; halkın beklentilerinin de üzerinde verdiği önemli hizmetlerinin taban tarafından takdir edilerek hizmetlerin devamı ile elde edilen kazanımların kaybedilmemesi beklentisi yanı sıra siyasi teamüllerimizin de  seçime yansımasıdır.
Cumhurbaşkanlığı Seçimi, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yıllardır büyük bir enerjiyle yılmadan sürdürdüğü halka dayalı siyaset uygulamasının başarılı bir sonucudur.

SEÇİM SONRASI BEKLENTİLER
* Ülkemiz için kinden, nefretten uzak karşılıklı saygıya hoşgörüye dayalı yeni bir sayfa açılması ile kırgınlıkların, çatışmaların geride bırakılması,
* Halk tarafından tasvip edilmeyen yasalarımıza, örf ve adetlerimize aykırı olayların bağımsız yargıya bırakılması,
* Siyasi istikrarın ve kesimler arası sosyal barışın tesisi, barışın güçlendirilmesi ile devlet politikalarının ülke menfaatleri doğrultusunda karşılıklı uzlaşı ortamında ele alınması
* Demokrasi ile yönetmenin olmazsa olmazı olan yasama, yönetme ve yargı erklerinin bağımsızlığına gölge düşürmeden insan haklarının, hukukun üstünlüğünün, özgürlüklerin ve sürdürülebilir bir kalkınma sürecinin sağlanacağı yeni bir dönemin başlatılması,
* 2002 yılında AK Parti iktidarının büyük bir sorumluluk ve öz veriyle devraldığı iflas etmiş bir ekonomik yapıdan devleti çıkartıp özel sektör öncülüğünde yatırım, üretim ve ihracat hedefli bir programla bugünlere getirmesi kolay olmadı. Bu kazanımlarımızın kaybedilmemesi,
 * Ekonomimizdeki olumlu gelişmeler yanı sıra, altyapı yatırımlarında, sağlık, eğitim başta olmak üzere sosyal hayatımızda elde edilen gelişmelerin arkasına sığınarak şu anda yaşanan sorunlara mazeret arama durumuna girilmemesi,
* Arap Baharı ile başlayan ve çevremizde oluşan yürekler acısı olayların oluşturduğu dış politikada süregelen belirsizliklerin doğurduğu askeri ve siyasi riskler endişe verici bir gelişme sergilemekte olup daha duyarlı ve şahsiyetli girişimler sergilenmesi,
* Güven ortamının sağlanamaması halinde AK Parti iktidarı döneminde elde edilen ekonomik büyümeği sağlayan yatırım, üretim ve ihracat seferberliğinin duraklama ve beklenti dönemine girmekte olduğu buna bağlı olarak da işsizlik sorununun artacağının göz ardı edilmemesi,
* Ekonomimizin dış borç, cari açık baskısı altında enflasyon, faiz ve döviz kıskacına girebileceğinin ihmal edilmemesi,

CUMHURBAŞKANI VE YENİ HÜKÜMETE BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR

Nitekim Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nin hemen ardından aceleci, belki de maksatlı olarak uluslararası kredi değerlendirme kuruluşu olan Fitch ve ardından Moody’s tarafından politik gerginliklerin ve belirsizliklerin sürdüğü bu sebeple 2015 yılında yapılacak Genel Seçimler’e kadar ülkemizde politik riskin giderek artacağı açıklamaları yapılmıştır.
Bu açıklamalara kızmak, muhatap kabul etmemek gibi bir davranış yanlışlığına düşülmemesi hususları ekonomimizin vazgeçilmez itici gücü olan iş dünyamızın ve en önemlisi halkımızın, milli egemenliğimizi temsil eden bütün kurum ve kuruluşlardan beklentisidir.
Bu konuda en büyük sorumluluk halkımız tarafından ilk defa doğrudan seçilmiş olan cumhurbaşkanına kurulacak güçlü liyakatli yeni hükümete ve siyasi parti lider ve kadrolarına düşmektedir.