İSTANBUL (AA) - BELGİN YAKIŞAN - Dünya Bankası Küresel İslami Finans Geliştirme Merkezi Direktörü Zamir Iqbal, "Türkiye, son 10 yılda hem ekonomik büyümenin sürdürülmesi hem finans sektörünün sağlamlığını koruma açısından bir başarı öyküsü oldu. Bu dönemde Türk bankacılık sektörü, diğer gelişmekte olan ülkelerin bankacılık sektörlerine göre oldukça başarı sağladı" dedi.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Iqbal, Dünya Bankası Küresel İslami Finans Geliştirme Merkezi'nin çalışmaları ve Türkiye'de islami finans sektörünün gelişimine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İslami finans uygulamalarının 2000'li yılların başından bu yana yaygınlaştığına işaret eden Iqbal, İslami finans endüstrisi varlık büyüklüğünün, 2014 sonunda 2 trilyon doları aştığını, bu rakamın son beş yılda yıllık yüzde 16’lık bir büyümeye denk geldiğini söyledi.

Iqbal, bu hızlı büyümenin, gelişmiş bir finans sektörü, uygun denetim ve gözetim çerçevesinin geliştirilmesi, mikro ve makro ihtiyati perspektifi esas alan bir risk yönetimi anlayışı ve ürün standardizasyonuna duyulan ihtiyacı beraberinde getirdiğini aktararak, şunları ifade etti:

"Bu gelişimle İslami finans sektöründe yer alan finans kuruluşları ile piyasa katılımcılarının kullanabileceği ilke ve standartların geliştirilmesi, böylelikle İslami finansman araçlarının genel ekonomik kalkınmaya katkısının azami seviyeye çıkarılmasına yönelik araştırma faaliyetlerine duyulan ihtiyaç da artıyor. Dünya Bankası, finans endüstrisinin bu hızla büyüyen sektörüne 10 yılı aşkın süredir özel önem veriyor. Küresel İslami Finans Geliştirme Merkezi'nin kurulması fikrinin temelinde de İslami finans alanında izlenmesi gereken politikalara dair artan rehberlik ihtiyacı ve finansal sistemlerin İslami finansa uygun hale getirilme ihtiyacı yer alıyor."

 

- "Türkiye, İstanbul'u uluslararası finans merkezi yapma vizyonuyla önemli adımlar attı"

 

Iqbal, Dünya Bankası'nın Küresel İslami Finans Geliştirme Merkezi için neden İstanbul'u tercih ettiğine ilişkin şunları kaydetti:

"Türkiye ve özellikle de İstanbul, coğrafi konumu ve tarihi mirası sayesinde, hem bölge hem dünya için her zaman bir çekim merkezi olmuştur. Bana göre Dünya Bankası'nın Küresel İslami Finans Geliştirme Merkezi'ni İstanbul'da kurmayı tercih etmesinin en önemli sebeplerinden biri budur. Elbette, Hazine'nin bu konudaki kararlılığı ve projeye dahil olan kurumların desteğini de gözardı etmemek gerek. Türkiye, son beş yılda İstanbul'u bir uluslararası finans merkezi yapma vizyonuyla önemli adımlar attı. İslami finans da bu vizyonun önemli bir bileşenini oluşturuyor.

Türkiye, son 10 yılda, hem ekonomik büyümenin sürdürülmesi hem finans sektörünün sağlamlığını koruma açısından bir başarı öyküsü oldu. Bu dönemde Türk bankacılık sektörü, diğer gelişmekte olan ülkelerin bankacılık sektörlerine göre oldukça başarı sağladı. Katılım bankalarının varlıkları, bankacılık sektörünün toplam varlıklarının yaklaşık yüzde 6'sına tekabül ediyor. Bu da İslami bankacılık ve finans açısından büyük bir potansiyel olduğunu ve henüz penetrasyon sağlanmamış önemli bir alanın bulunduğunu gösteriyor. Ayrıca, son birkaç yıl içinde sukuk piyasası, hem kamu sektörünün hem özel sektörün gerçekleştirdiği ihraçlarla hayata geçti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) hukuki çerçeve ve kurumsal taraftaki çalışmaları, hiç şüphesiz, İstanbul'u İslami finans alanında uluslararası bir merkez haline getirme yolundaki çabaları kolaylaştıracaktır."

Dünya Bankası'nın finans sistemine katılım konusunda 2012 yılında yaptığı bir araştırma sonuçlarını da paylaşan Iqbal, sonuçların Türkiye nüfusunun yüzde 60'ının bankacılık sistemine dahil olduğunu gösterdiğini söyledi.

Iqbal, İslami finans araçlarının geri kalan yüzde 40'lık dilimin finansal sisteme dahil edilmesi için kullanılabileceğine dikkati çekerek, "Şöyle de diyebiliriz; Türkiye'de İslami finansı geliştirmek için yapılacak çalışmalar, sadece İstanbul’u bölgesel ve uzun vadede belki de küresel bir merkez haline getirmeye yönelik olarak uluslararası yatırımcıları çekmeye odaklanmamalı. Aynı zamanda daha fazla sayıda insanın finansal sisteme katılımını sağlamayı amaçlamalıdır" diye konuştu.

 

- Risk yönetimi el kitabının hazırlanması planlanıyor

 

Iqbal, Merkez'in Dünya Bankası üyesi ülkelerin İslami ilkelere uygun finansal varlıkların büyümesinden pay almasını sağlamaya yönelik küresel bir bilgi ve danışma merkezi olmayı hedeflediğini aktararak, araştırma, kapasite geliştirme ve politika tavsiyesi gibi üç ana başlıkta faaliyetler yürütüldüğünü anlattı.

Araştırma faaliyetleri kapsamında, İslami finansın ekonomik kalkınmaya katkısı, bankacılık, sermaye piyasaları, sigorta, banka dışı finansal kurumlar, mikrofinans ve finansal sisteme katılım alanlarındaki ilke ve uygulamalar konusunda hem kuramsal hem uygulamalı araştırmalar yapıldığını dile getiren Iqbal, şunları ifade etti:

"Bu araştırma faaliyetlerinin ana motivasyonu, İslami finansın başta Müslüman ülkeler olmak üzere, gelişen ülkelerin genel kurumsal ve ekonomik gelişimine ve aynı zamanda küresel ekonominin ekonomik ve mali istikrarına ne şekilde katkı sağlayabileceğinin ortaya koymak. Merkez, yeni araştırmalar yapmak ve standartlar geliştirmek için İslam Kalkınma Bankası ve İslami Finansal Hizmetler Kurulu (IFSB) gibi ana paydaşlar ve İslami Finansal Kuruluşlar Muhasebe ve Denetim Organizasyonu (AAOIFI) gibi standart belirleme organlarıyla işbirliği yapmayı planlıyor. Ayrıca kapasite geliştirme, danışmanlık ve eğitim alanlarında da faaliyetlerde bulunulacak. Bu bağlamda İslami finansın ana ilkeleri, araçları ve bunların uygulaması da dahil olmak üzere, İslami finans teorisi ve uygulamaları konusunda eğitim içerikleri geliştirecek. Merkez'in gerçekleştirmeyi planladığı projelerden biri, İslami banka ve düzenleme kuruluşlarının risk yönetimi uygulamalarında kullanılabilecek bir risk yönetimi el kitabı hazırlanması."

Iqbal, Merkez'in finans sektörlerini İslami finans uygulamalarına açmak isteyen üye ülkelere danışmanlık hizmetleri ve teknik hizmetler sunacağına da değinerek, "Bu kapsamda, hukuki ve kurumsal alt yapının iyileştirilmesi ve yeni ürünlerin geliştirilmesi alanlarında üye ülkelerle yakın çalışmalar yapılacak. Finansal sektör ve ekonomik gelişimin teşviki alanında ise finansal katılım ve KOBİ'lerin desteklenmesi gibi iki önemli başlıkta çalışmalar devam ediyor" dedi.