Hazar World’den Osman Kurt’un hazırladığı habere göre Türkiye 2001 krizi sonrasında aldığı ekonomik önlemler sonrasında ciddi bir ivme yakaladı ve bir dönem dünyanın ilgiyle izlediği bir ülke oldu. 2002-2014 tarihleri arasında ortalama yüzde 4,8’lik büyümenin bir sonucu olarak Türkiye’nin enerji talebi de hızla arttı. Bu dönemde doğal gaz tüketimi üç kata yakın bir artışla 2014 yılı sonunda 48 milyar metreküpe ulaştı. Öyle ki Türkiye’nin elektrik tüketimi yıllık ortalama yüzde 5,6 artışla yıllık büyümeyi bile geride bıraktı. Bu artan enerji talebi doğal olarak da son dönemde enerji yatırımlarında ciddi bir artışa neden oldu. Bu 12 yılda enerji yatırımları yaklaşık 49 milyar doları buldu. Ancak son yıllarda doların hızla değer kazanması sonucu Türk Lirası da bu süreçten etkilendi. TL’nin dolar karşısında yaşadığı değer kaybı ise enerji şirketlerinin Türkiye’deki yatırımlarının geleceğinin incelenmesine neden oluyor.

Özel Sektör İçin Enerji Yatırımlarındaki Kârlılıklar Sorgulanabilir
Türkiye’nin her geçen gün enerji talebi hızla artıyor. Bu da yeni enerji yatırımı ihtiyaçlarını beraberinde getiriyor. Türkiye’de bu yatırımları büyük oranda özel sektör yapıyor. Türkiye’nin toplam kurulu gücünde kamunun payı son yıllarda yüzde 30,1 seviyelerine kadar geriledi. Bu açıdan TL’nin değer kaybının Türkiye’deki enerji yatırımlarına etkisini öngörebilmek için özel sektördeki mevcut enerji şirketlerinin finansman yapılarını analiz etmekte fayda var. “Borsadaki halka açık enerji şirketlerinin sermaye yapılarına bakıldığında genel olarak yatırımların yabancı kaynaklarla finanse edildiği görülüyor. Enerji yatırımları uzun dönemde geri dönüşü gerçekleşen yatırımlar olduğu için likidite yönetimi anlamında firmalar açısından uzun vadeli yabancı kaynak bulma ihtiyacı ön plana çıkıyor” diyor Hazar Strateji Enstitüsü Uzmanı, Süleyman Şah Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Fatih Macit ve ekliyor: “Firmalar Türk Lirası cinsinden uzun vadeli finansman imkânlarına erişimde sıkıntı yaşayabildikleri için daha çok döviz cinsinden borçlanmaya yöneliyor”. Elektrik fiyatları tamamen döviz kuruna endeksli olmadığı için bu durum firmalar açısından ciddi bir döviz kuru riski ortaya çıkarıyor. Türkiye’deki halka açık enerji şirketlerinin yabancı para pozisyonları önemli ölçüde ekside. Fatih Macit, “Kurdaki yükseliş öncelikle mevcut yatırımların kârlılığını negatif olarak etkiliyor. Önümüzdeki dönem için planlanan yatırımlar açısından değerlendirildiğinde kurdaki yükseliş ve özellikle artan volatilitenin enerji yatırımları üzerinde aşağı yönlü bir baskı ortaya çıkaracağı beklenebilir” diyor.

Banka Kredilerine Ulaşmak Zorlaşabilir
Ayrıca kurdaki dalgalanma, bankaları kur riski ile karşı kaşıya olan enerji şirketlerine karşı daha sıkı bir kredi politikası uygulamaya itebilir. Bu da enerji şirketlerinin finansmana erişimde sıkıntılar çekmelerine neden olabilir.

Öte yandan bu süreçten daha az etkilenecek enerji yatırımları da var. Türkiye’de yapılan boru hattı projeleri Türkiye’nin enerji güvenliği için çok önem arz ediyor. Fatih Macit, “Boru hattı yatırımlarında proje gelirleri döviz cinsinden gerçekleşirken yatırım maliyetlerinin ve işletme giderlerinin bir kısmı yabancı para bir kısmı ise yerli para cinsinden gerçekleşiyor” diyor. Dolayısıyla elektrik piyasasına yönelik yatırımların tam tersine boru hattı yatırımları döviz kurundaki yükselişten olumlu etkilenme potansiyeli taşıyorlar.