"Biz bu sektörleri büyüteceğiz, bu sektörlerde bizim katma değerlerimizi büyütecek"
MAKFED Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran yaptığı konuşmada, bugün Türkiye'nin makine sektörünün 2030 yılına kadarki vizyon ve stratejisini oluşturacaklarını belirterek, makinenin sektörünün Türkiye ekonomisini büyütüp geliştirecek bir lokomotif olduğunu vurguladı.


Enerji ve yatırım mallarının cari açıkta önemli bir konu olduğunu belirten Dalgakıran, şu değerlendirmelerde bulundu: 
"Eğer biz bu makine sorununu çözersek, ülkemizin 150 yıllık cari problemini çözmüş olacağız. Orta gelirden, yüksek gelire geçen Kore ve Tayvan bunu makine, elektronik ve yazımla gerçekleştirdiler. Şu anda 6 dolar kilogram olan birim ihracatımızı, 15 dolara çıkarmak istiyoruz. Bu 15 dolara makinecilerin tek başına yapabileceği bir iş değil. Elektronikçilerin ve yazılımcıların yanımızda olması lazım. Biz bu sektörleri büyüteceğiz, bu sektörlerde bizim katma değerlerimizi büyütecek."


Türkiye'de makine alımlarında iç pazarın hala yeterince ilgi görmediğini kaydeden Dalgakıran, ithal edilen makinelerin yüzde 70'inin Türkiye'de de üretildiğini söyledi.


MAKFED Başkanı Dalgakıran, Federasyon olarak kamudan isteklerini, nitelikli iş gücü, doğru bir rekabet ortamı ve gelişmiş ülkelerdeki rakipleri gibi eşit finansal koşullara sahip olmak şeklinde sıraladı.

Dalgakıran: “Kamu makineyi Türkiye ekonomisinin lokomotif olarak görmeli”

Zirveye ev sahipliği yapan MAKFED Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, Türkiye’nin makine sektöründe gerçekleştireceği dönüşümle refah toplumu haline gelebileceğini vurgulayarak, “Kamu makineye bir sektör olarak bakmaktan vazgeçmeli, Türkiye ekonomisinin lokomotifi olarak görmeli. Makineyi Türkiye ekonomisinin lokomotifi yapabilirsek, 2030 yılında yıllık 100 milyar dolarlık üretime ulaşabiliriz. Biz buna hazırız” dedi. 

Makine sektörünün dünya ticaretinin yüzde 25’ini oluşturduğunu kaydeden Dalgakıran, “Eğer petrol ve doğalgazı yoksa, makine üretmeden zenginleşmiş bir tane ülke gösteremezsiniz. Son 60 yılda orta gelirden, yüksek gelir seviyesine çıkabilen sadece iki ülke var.  Kore ve Tayvan. Bunu makine, elektronik ve yazılımla başardılar. Türkiye gelişmekte olan bir ülke. Yaklaşık 300 yıldır dünya ticaretinden aldığı pay aynı. Daha uzun vadeli, daha stratejik ve daha nitelikli bakmamız lazım” diye konuştu.


"Makine Sektörü İş Birliği Protokolü" imzalandı


Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ise ileri, verimli ve milli endüstri yolunda tüm tarafların ortak katkısıyla hayata geçen İVME Finansman Paketi'nin Türkiye'yi ileriye taşıyacak yenilikçi uygulamalar getiren ortak vizyonun bir sonucu olduğunu söyledi. Arslan, şöyle devam etti: 
"Bu paketin finansmanı noktasında çok güçlü irade ortaya koyan tüm kamu bankalarımız adına, başta Hazine ve Maliye Bakanlığımız olmak üzere emeği geçen kurumlarımıza teşekkür ediyorum. Makine sanayisinde faaliyet gösteren tüm alt sektörlerin tepe noktası olan MAKFED ile imzalayacağımız protokolün ülkemizin sanayisinin gelişmesi ve ekonominin daha ileri gitmesi noktasında hayırlara vesile olmasını diliyorum."


Konuşmaların ardından MAKFED ile bankalar arasında İVME Finansman Paketi kapsamında hayata geçirilen "Makine Sektörü İş Birliği Protokolü" imza seremonisine geçildi.
Protokol, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Vakıfbank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, Ziraat Bankası Pazarlama Grup Başkanı Turgut Gülcihan ve MAKFED Başkanı Adnan Dalgakıran tarafından Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal'ın katılımıyla imzalandı.

“10 yılda farklı bir hikaye yazar hale gelebiliriz”

Hedef ve strateji olmadan hiçbir şey olmayacağının altını çizen Adnan Dalgakıran şöyle devam etti:

“Çin'in 1992 yılında makine ihracatı 3 milyar dolardı. 2005'te 300 milyar. Bunu sadece 13 yılda yapabildi. Türkiye’nin gelişmeden çok sıçramaya ihtiyacı var. Her yıl yüzde 20-25 büyümeyi başarmamız lazım. 10 yıl önceki 2023 hedefimiz 100 milyar dolardı. Ama ekosistemdeki sorunlar nedeniyle olmadı. Hiçbir şey için geç değil. Bu hedefe 2030’da ulaşabiliriz. Türkiye refah ülkesi olmak istiyorsa teknoloji üretmek zorundadır. Türkiye’de teknoloji üretmeye en yakın alan makinedir. Makine üretmek için paradan çok çok daha önemli nitelikli insan kaynağına ihtiyacımız var. Çünkü teknoloji sıradan insanlarla oluşturacağınız bir şey değildir. Biz toplumda yüzde 3-5 seviyesindeki daha akıllı, daha çalışkan, daha yaratıcı insanlarımızı özel olarak yetiştirmek ve bunların yaşayacağı ekosistemi kurmak zorundayız. Bunun yanında sonradan gelmenin avantajını kullanan ülkelerin yaptıkları gibi, dışardan teknolojiye hakim insan kaynağını ve teknoloji üreten yabancı sermayeyi Türkiye'ye getirmemiz lazım. Başarabilirsek, Türkiye 10 yılda başka bir hikayeyi yazar hale gelecektir.”

MAKFED Genel Sekreteri Zühtü Bakır: “Yol haritasını çıkardık”

Makine üreticilerinin, 2018’de 13 bin işletme ve 240 bin istihdam ile 99,4 milyar TL ciro, 24 milyar TL

katma değer ürettiğini ve 17,15 milyar dolarlık ihracat yaptığını kaydeden MAKFED Genel Sekreteri Zühtü Bakır, son derece başarılı bir zirve gerçekleştirdiklerini kaydetti. İlgili tüm çevrelerden en üst düzeyde yoğun katılım sağlandığını vurgulayan Bakır, “Bu zirvede makine üreticileri olarak kendimizi masaya koyduk ve dünyayla karşılaştırdık. Neleri yapıyoruz, nerelerde geriyiz, neleri yapamıyoruz… Bunları samimiyetle ortaya koyduk. Uluslararası rekabette güçlü, yüksek teknoloji üreten ve ekonomiye yön veren bir noktaya ulaşmak için neler yapabileceğimize ilişkin bir yol haritası çıkardık ve bir deklarasyonla tüm kamuoyuna açıkladık” diye konuştu.

Karavelioğlu: “Makine ihracatı ilk 5 ayda 7,6 milyar dolar oldu”

Makine imalat sanayiinin tüm alt sektörüyle birlikte kendi gelecek vizyonunu ortaya koyduğunu ve Türkiye sanayiinin tüm dallarında katma değer artışı sağlayacak bir etki gücü olduğunu belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu ise şunları söyledi:

“Makine Zirvesi’nin önemi ve burada ortaya koyulan projeksiyon, sanayi için teknoloji üreten ve uluslararası rekabette mevcut pazar payını daha fazla artırma potansiyeli olan ana sektörün makine olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Türkiye’yi teknolojik rekabette hak ettiği konuma taşıyacak stratejik sektör makinedir. Makine ihracatçılarımız inovasyon ve teknolojiye yaptıkları yatırımlarla bu alandaki gücünü her defasında göstermiş, Türkiye’nin ihracat performansına önemli bir katkıda bulunmuştur. Yılın ilk 5 ayında geçtiğimizin yılın aynı dönemine göre yüzde 8,4 artan ihracatımız 7,6 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Yurtiçinde sabit sermaye yatırımlarını artırmaya yönelik desteklerin ve finansmana erişim imkânlarında sağlanan kolaylıkların rekabet gücümüze olumlu bir katkısı olacaktır. Sektörümüzün 2030 vizyonunda ortaya koyduğu talep ve beklentilerin karşılanması, bu düzenlemelerin gerçek etkisini göstermesini sağlayacaktır.”

Dünyaca ünlü Prof. Dr. Albayrak geleceğin makinelerini anlattı

Açılış konuşmalarının ardından, yapay zeka konusunda çalışmalarıyla dünyada saygı uyandıran Berlin Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şahin Albayrak, “Dijitalleşmenin Geleceği – Geleceğin Makineleri” başlıklı sunumu büyük ilgi gördü.