ANKARA - Analiz Haber - Erdal Çelikel - İbrahim Yılmaz (aa)
Düşük faiz politikasının, tüketim ve yatırım kararlarını olumlu etkilediği, faizlerin düşük olduğu dönemlerde reel sektör yatırımlarından kredi talebine, konut satışlarından istihdama kadar ekonomide hareketlilik yaşandığı belirtiliyor.

Piyasalar tarafından, gelecek hafta Merkez Bankası Para Politikası Kurulunun (PPK) yapacağı toplantı yakından takip edilecek. PPK'nın faiz kararına ilişkin toplantısı 24 Şubat'ta yapılacak.

AA muhabirine açıklamada bulunan sanayici ve ekonomistler, düşük faizlerin ekonomide canlanmaya neden olduğunu ifade ederken, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre de söz konusu dönemlerde vatandaşların kredi talebinde artış yaşanıyor.

Merkez Bankasının, politika faizini düşürmesi, bankaların kredi faizlerini de doğrudan etkiliyor. Bankaların faiz oranlarını düşürmesiyle vatandaşlar, daha düşük maliyetle konut, taşıt ve tüketici kredisine ulaşma imkanı bulurken, iş dünyası da ucuz kredi ortamında yatırımlarını arttırarak istihdama katkı sağlayabiliyor. Faizlerin düşük olması, küresel kriz, ülke içinde siyasi gerilim, jeopolitik riskler gibi etkenler olmadığı sürece ekonomide canlanma yaratıyor.

Emlak piyasası

BDDK verilerinden derlenen bilgilere göre, Merkez Bankasının faiz oranını yüzde 4,5 seviyelerine kadar indirdiği 2013'te konut kredisi hacmi, bir önceki yıla göre yüzde 29 artarak yaklaşık 110 milyar liraya çıktı. Bu durum emlak piyasasında canlanmaya yol açarken, konut satışları bir önceki yıla göre yüzde 65 artarak 1 milyon 157 bin 190'a ulaştı.

Faizlerin yıl boyunca yüzde 8,25-10 bandında seyrettiği 2014'te ise konut kredilerinde daha yavaş büyüme oldu. Konut kredisi hacmi, geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 14 artarak 125,4 milyar lira olurken, konut satışları ise sadece yüzde 1 artarak 1 milyon 165 bin 381 olarak gerçekleşti.

Otomobil satışları

Konutta olduğu gibi otomobil piyasasında da faizlerinin düştüğü dönemlerde canlılık yaşandı. 2013'te taşıt kredilerinin hacmi yüzde 6 artarak 8,5 milyar liraya çıkarken, otomobil pazarı yüzde 19,5 büyüdü. Faizlerin yükseldiği geçen yıl ise taşıt kredilerinin hacmi 2013'e kıyasla yüzde 20 azalarak 6,8 milyar liraya inerken, otomobil pazarı ise yüzde 12 daraldı.

Düşük faiz, ihtiyaç kredilerinde de maliyetleri düşürürken, vatandaşların bu kredilere talebi elektronikten mobilyaya, turizmden perakendeye birçok sektörü hareketlendiriyor. İhtiyaç kredilerinin hacmi, 2013'te bir önceki yıla göre yüzde 29 artarak 129,3 milyar liraya ulaşırken, çoğu sektörü bünyesinde barındıran toptan ve perakende ticaret yüzde 4,9 büyüme gösterdi. 

KOBİ'ler daha rahat borçlanıyor

Faiz seviyeleri, vatandaşların harcamaları kadar reel sektörün yatırım kararlarını da doğrudan etkiliyor. Düşük faiz ortamında reel sektör, bankalara daha düşük maliyetlerle borçlanırken, ekonominin geneline de olumlu katkıda bulunuyor. 

KOBİ'lerin finansmana kolay ve ucuz erişimi yeni yatırımların önünü açarak, işsizliğin düşmesine neden oluyor. 2013'te nakdi kullandırılan KOBİ kredileri, bir önceki yıla göre yüzde 36 artışla 129,3 milyar liraya çıkarken, bu kredilerindeki büyüme hızı geçen yıl yavaşladı. KOBİ kredileri, yüzde 23 artışla 333,3 milyar liraya ulaştı.

Küresel krizin etkilerinin sürdüğü 2013 yılında Türkiye, büyüme hızı yavaşlasa da yüzde 4,1 ile Avrupa'da en hızlı büyüyen ülkeler arasında yer aldı, aynı yıl 703 bin kişiye istihdam sağlandı.

"Yüksek faiz yatırımları frenliyor"

Sanayiciler ve ekonomistler, faiz seviyelerinin ekonomiye etkilerini değerlendirdi.

OSTİM Sanayici ve İşadamları Derneği (OSİAD) Başkanı Ahmet Kurt, faizlerin reel sektöre etkisine ilişkin, Merkez Bankasının belirlediği mevcut politika faizinin reel sektörün beklentilerinin çok üzerinde olduğunu ifade etti. 

Yüksek faizin bankaların Merkez Bankasından borçlanma konusunda çekimser davranmalarına neden olduğunu dile getiren Kurt, "Böylesi bir faiz ortamında işletmeler de yatırım yapma konusunda kararsızlığa düşüyorlar. Reel sektör açısından finansmana erişim ile ilgili zaten büyük sıkıntılar var. Yüksek faiz de bu konudaki sıkıntıları daha da artırıyor. Ben böyle bir ortamda yatırım yapmayı düşünmüyorum, var olan yatırım kararlarını da bekletiyorum" dedi.

Ankara Sanayi Odası (ASO) 1. Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Ahmet Kaya da faiz konusunu son iki yıldır her platformda dile getirdiklerini belirterek, bankaların bugün uyguladıkları faiz oranları ile yatırım yapmanın mümkün olmadığını kaydetti. 

Türkiye'de sanayicilerin, Avrupalı girişimcilere göre çok daha yüksek faizle kredi kullanmaya zorlandıklarını anlatan Kaya, Avrupa'da bankaların sağladığı kredi koşullarının yatırım açısından çok uygun olduğuna dikkati çekti. 

"İç piyasa canlanır"

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi Necdet Özer de Para Politikası Kurulunun son toplantıda aldığı 50 baz puanlık indirimin yeterli olmadığını söyledi. Özer, "PPK, başka indirimler de yaparsa iç piyasada bir canlılık olur ve yatırımlar artar" diye konuştu.

"Harcamalar ertelenmiyor"

Stratejik Düşünce Enstitüsü Ekonomi Koordinatörü Muhsin Kar, faizlerin, vatandaşların tüketim kararlarını doğrudan etkilediğine işaret ederek, "Yüksek faiz döneminde ertelenen konut, taşıt ve diğer ihtiyaçlara yönelik harcamalar faizler düştüğü zaman ortaya çıkıyor. Bir başka deyişle faizler düştüğünde ertelenen harcamalar gerçekleştirilebiliyor. İnsanlar bankalardan düşük maliyetle elde ettikleri kredileri tüketime yönlendirerek birçok sektörün canlanmasına neden oluyorlar. Bu da ülkenin büyümesini olumlu etkiliyor" dedi. 

Zaman içinde geliri artan vatandaşların düşük faiz ortamında geri ödeme korkusu hissetmeden borçlanabildiklerini dile getiren Kar, üretim, istihdam ve tüketim kanalıyla büyümenin gerçekleşmesi için faizlerin düşürülmesi gerektiğini kaydetti.

Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necati Coşkun da faiz düştüğünde tüketim ve kredi kullanımının artacağını ifade ederek, faiz indiriminin harcamayı teşvik edici bir adım olacağını söyledi.