DESTEK MENKUL DEĞERLER ARAŞTIRMA UZMANI - EMRE ÖZGÜVEN

Hatırlanacağı üzere TCMB en son 29 Ocak 2014'te olağan dışı bir toplantı gerçekleştirerek politika faizini yüzde 4.5'ten yüzde 10'a yükseltmişti. 2 yılı aşkın bir süredir sözlü yönlendirmeler ile piyasaları oyalayan FED geçtiğimiz hafta 10 yıla yakın bir zamandır ilk kez faiz artırarak sıfır faiz ortamına son verince gözler bir anda TCMB’nin üzerinde çevrilmiş durumdaydı. Aslında FED'in 2016 yılındaki olası faiz artırım hamlelerine hazırlık için bir adım olabileceğinin sinyallerini yılın son TCMB enflasyon raporu sunumunda bizzat Başkan Erdem Başçı tarafından gelmişti. FED’in faiz artırımının devam etmesiyle dövizin anavatanına doğru yolculuğa çıkmasını engellemek, ülkemize para girişini canlı tutmak için faizlerde bir artış beklentisi vardı. Hatta ABD’li yatırım bankası Morgan Stanley, TCMB'den 50 baz puan faiz artırmasını beklediğini belirtmişti.

Buna karşın TCMB politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 7,5'te sabit tuttu. Özellikle koridorun alt bandı ile politika faizinde artırıma gidilmesi beklentileri ağırlıkta olsa da, ne faizde ne de koridorun alt ve üst bandında değişiklik görmedik. Bunun sonucunda karar ile birlikte kurda sert yükselişler göze çarptı. Bankanın bu karar ile tek başına repo faizinin artırılması yerine aynı zamanda TL’de verilen ‘normalizasyon’ mesajları sonrası gecelik borç alma oranının da %7,75’e yükseltmesi beklentilerini boşa çıkardığını söyleyebiliriz. TCMB ile piyasalar arasında yeni bir iletişim sıkıntısı gündeme gelir mi bilinmez ama kararın piyasaya sürpriz yaşattığı açıkça ortadadır.

TCMB sonrası USDTL’de öne çıkan seviyeler..
TCMB’den yapılan açıklamada önümüzdeki toplantıdan itibaren para politikasındaki sadeleşme adımlarına başlanabileceği de değerlendirilmiştir. Normalleşmenin önümüzdeki toplantıda olabileceğine dair bir atıfta bulunulması da önemli bir ayrıntı ancak bu noktada cari açıkta petrole bağlı iyileşme devam ettikçe, büyüme rakamlarında beklenen ivme yakalandıkça Merkez Bankası’ndan da bir hamle gelmesi de zor gibi görünüyor. Dış piyasada FED’in faizlerde yavaş bir artırıma gitme olasılığı ile manevra alanı kalan TCMB’nin iç piyasada enflasyon, dış piyasada ise FED’in atacağı adımlar ile politikasını şekillendirmesi beklenmektedir. TCMB'nin normalleşme hamlesini öteledikçe kredibilitesine dair soru işaretleri eşliğinde piyasada olumsuz reaksiyonların da gelme ihtimali artarak devam edecektir. Ayrıca 19 Nisan tarihinde Başkan Erdem Başçı’nın, buna ek olarak Nisan – Haziran arasındaki dönemde Para Politikası Kurulu üyeleri arasından toplam 4 üyenin görev süresinin dolacak olması da, 2016 yılının para politikalarına dair soru işaretlerini artırmaya devam etmektedir.

Açıklanan karar sonrası sert yükselişler gözlemlediğimiz kur tarafında daha sonra ABD 3. çeyrek büyüme verisinin aşağı yönlü revize edilmesi ile sınırlı da olsa gevşemeler görüldü. Bu noktada TCMB’nin belki de çoktan alması gereken bir kararı daha da ötelemesi ile önümüzdeki dönemde kurda yaşanabilecek düşüşlerin bir alım fırsatı olarak değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Özellikle teknik seviye olarak psikolojik de bir destek haline gelen 2.90 seviyesine yakın yerlerden alımların tekrar ivme kazanması söz konusu olabilir. Böyle bir durumda yukarıda kısa vadede 3.00 – 3.05 bölgesi hedeflenerek, kar satışları ile karşılaşabileceğimiz önemli bir direnç bölgesi olarak yatırımcıların yakın takibinde olmalıdır.