Başbakan Ahmet Davutoğlu, Tarım Bilgi Sistemleri Tanıtım Toplantısı'nda konuşma yaptı.
Davutoğlu konuşmasına, Malatya'da, dün eğitim uçuşu esnasında hayatını kaybeden şehitlere Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı dileyerek başladı. 

"Onların çabaları, Türkiye'nin istiklali ve geleceği için en büyük teminattır" diyen Davutoğlu, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'e de taziyelerini iletti.

Tarımın, insanoğlunun en kadim varoluşsal sektörü olduğunu belirten Davutoğlu, "Her sektör ihmal edilebilir veya diğer sektörlerde bazı zaman kayıpları belki telafi edilebilir ama tarım sektörü, ihmal edilemeyecek bir sektördür. Çünkü insanoğlunun varoluşu doğrudan tarımla irtibatlıdır. Bu kadim kültürlerde böyleydi, modern kültürde böyle, şimdi küresel çağda da özellikle ülkelerin geleceği, stratejik bekası açısından en kritik sektör, hala tarım sektörüdür" diye konuştu. 

Tarımın, arz ve gıda güvenliği bağlamında da varoluşsal bir sektör olduğunu ifade eden Davutoğlu, bu sektördeki her adımı, ülkelerin detaylı olarak el aldığını ve geleceği tayin etme bakımından önem verdiğini söyledi. 

Davutoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri olarak son 12 yılda, AK Parti iktidarı döneminde tarım sektörüne özel önem verdiklerini dile getirerek, bu 12 yıl içinde, bütün sektörlerde sağlanan ölçek büyümesinin, tarım sektöründe de yaşandığını kaydetti.

Türk ekonomisinin son 12 yılda, 250 milyar dolardan, 840-850 milyar dolarlara çıkan Gayri Safi Milli Hasılaya ulaştığını, kişi başına düşen milli gelirin 2 bin 500 dolardan, 11 bin dolara çıktığını anımsatan Davutoğlu, ulaşımda, sağlıkta, her alanda büyük bir ölçek büyümesi gerçekleştiğini ifade etti.


İhracat 158 milyar dolara çıktı

İhracatın 36 milyar dolardan 158 milyar dolara çıktığını hatırlatan Davutoğlu, bu ölçek büyümesinin, kendisini en çarpıcı gösterdiği alanlardan birinin de tarım sektörü olduğunu söyledi. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"23,7 milyar dolardan 61 milyar dolara çıkan tarım sektörü milli hasılası ile Avrupa'nın en büyük tarım üreticisi haline geldik, dünyada da yedinci büyük tarım üreticisiyiz. Bu Türkiye için bir iftihar meselesidir. Ancak biz bunla yetinmiyoruz. 62. Hükümeti kurduğumuzda, bütün bakanlıklarımıza... Hükümet programı okunurken, Meclisimizde milletimizle paylaştım, daha sonra da bakanlıklarımıza açık ve net bir stratejik talimat ilettik. O da ekonomimizin ikinci hamle döneminde, 12 yılda yaşanan ölçek büyümesini kalıcı kılacak olan, sürdürülebilir kalkınmayı temin edecek olan bir paradigmadik değişimi, bir mahiyet değişimini bütün sektörlerde, bakanlıklarda gerçekleştirmemiz. Yani atıl kapasiteyi kullanım üzerinden ölçek büyümesi döneminin sınırlarına geldik. Orta gelir tuzağına yakalanmamamız için şimdi çok daha katma değeri yüksek ve kendi içinde teknolojiyi, bilgi sistemini daha yoğun kullanan bir anlayışı geliştirmek durumundayız."

Yeni dönemde, tarım sektörü başta olmak üzere, bütün stratejik alanlarda benimsedikleri yeni yaklaşımı, sistemi anlatan Davutoğlu, "Gerçekten son 12 yılda tarım sektöründe, bütün dünyada gıptayla takip edilen, Türkiye'de de geçmiş dönemlerle kıyas edildiğinde, hayal bile edilemeyecek büyük başarılara imza attık. Tarımsal destekleri bu dönemde 5,5 kat artırdık. 2002'de 1,8 milyar lira tarımsal destek verilmişken, 2015'de bu destek tam 10 milyar liraya yükseldi" dedi.

Tarımsal kredide patlama yaşandı

Davutoğlu, son 12 yılda tarıma verilen desteğin toplam değerinin 70 milyar liraya ulaştığını belirterek, 52 yeni tarımsal destek başlattıklarını, tarımsal destek alanını genişleterek, Türkiye'nin her yerine yaydıklarını söyledi.

Tarımsal kredilerde faizleri düşürdüklerine işaret eden Davutoğlu, 2002'de Ziraat Bankasının tarımsal kredi faizinin yüzde 59'u bulduğunu, şu anda faizin sıfır ile 8,25 bandında gerçekleştiğini vurguladı. Davutoğlu, tarımsal kredide gerçek bir patlamanın yaşandığını, 2002'de 529 milyon lira olan kredi meblağının, 2014'te 22,8 milyar liraya çıktığını ifade etti.

Ölçek büyümesine zemin teşkil edecek şekilde, gerçek bir yapısal devrim mahiyetinde, tarım havzaları üretim ve destekleme modelini geliştirdiklerini belirten Davutoğlu, noktasal, konjonktürel üretim planlaması yerine havza bazlı ve ülkenin bütününü kuşatan bir üretim planlamasına geçtiklerini dile getirdi. 

Arazi toplulaştırma

Davutoğlu, devrim mahiyetindeki bir adımı da arazi toplulaştırmalarıyla sağladıklarına dikkati çekerek, "Özel mülkiyetin geliştiği ve şehirleşmenin hızlandığı toplumlardaki en önemli problemlerden birisi, tarımsal alanın daralması, parçalanması, bölünmesi, dolasıyla üretken, fizibil üretim alanlarının ortadan kalkması" diye konuştu.

Özellikle 1950'li yıllardan sonra başlayan şehirleşmeyle, miras yoluyla parçalanmış arazilerin, göçlerle boşaldığını, bunun tarımsal alanı ciddi şekilde kısıtladığını belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Arazi toplulaştırma bu anlamda bizim için tarım sektörünün en önemli stratejik boyutlarından, alanlarından birini oluşturuyor. 41 yılda sadece 450 bin hektar arazi toplulaştırması yapılırken, 12 yılda biz, 10 kat artışla 4,5 milyon hektar arazi toplulaştırması yaptık. Son Bakanlar Kurulumuzda, değerli bakanımız, yaklaşık 3,5-4 saat tarım sektöründe bulunduğumuz noktayı bütün çerçevesiyle bize aktardı, bütün sistemleri gözden geçirdik. Özellikle önümüzdeki dönemde, 2015-2019 arasında tarımda yapılacak hamleleri ele aldık. Burada bizim için en önemli alanlardan birisi arazi toplulaştırmalarının devam etmesi ve üretimi anlamlı kılabilecek büyüklüğe tarım arazilerinin çıkartılması."

Davutoğlu, teknolojik değişim anlamında, su ve toprak kullanımının en kritik alan olduğunu vurgulayarak, "Çok büyük arazilere sahip olmak, büyük tarım üretimine sahip olmak anlamına gelmez. Eğer toprağı nasıl yöneteceğinizi bilmiyorsanız, o büyük arazi bir müddet sonra bir külfet haline dönüşür. Ama toprağı nasıl kullanacağınızı biliyorsanız, çok küçük alanlarda çok verimli tarım yapabilirsiniz" diye konuştu.

Toprak dışında, tarımın varoluşsal ikinci unsuru olan su yönetiminin de önemine işaret eden Davutoğlu, su yönetiminin, israftan kaçınma ve hangi ürünün, hangi toprakta en az suyla üretilebileceğini planlamak olduğunu söyledi.


Damla ve yağmurlamaya özel destek

Damla ve ve yağmurlama sulama yatırımlarına özel destek verdiklerini belirten Davutoğlu, 1,8 milyar lira sıfır faizli kredi ve hibe desteğiyle 5 milyon dekar alanda damla ve yağmurlama sistemleriyle sulamaya geçtiklerini, bunun en önemli hedeflerden olduğunu kaydetti.

Başbakan Davutoğlu, "vahşi sulama" denilen, yeraltı sularının kullanıldığı, kuyular ve diğer suyun israf edildiği su kullanım yöntemleri yerine son teknolojik imkanlardan istifade eden su yönetiminin kendileri için büyük önem taşıdığını ifade etti.


Tohumculuk

Davutoğlu, tohumculuk alanında önemli hamleler yaptıklarını söyledi.

Son 9 yılda tohumculuğa 1 milyar lira destek verdiklerini, tohumluk üretimini 145 bin tondan 776 bin tona çıkardıklarını ifade eden Davutoğlu, özel sektörle birlikte tohumluk ihracatını neredeyse 10 kat artırdıklarını bildirdi. Davutoğlu, kendilerinden önce 17 milyon dolar olan tohumluk ihracatının şimdi 150 milyon dolara çıktığını kaydetti.

Tarım sigortası uygulamasını ilk kez 2006'da başlattıklarını anımsatan Davutoğlu, çiftçiyi doğal afetlerden korumak için sigorta poliçe bedelinin yüzde 50'sini karşıladıklarını, böylece çiftçilerin beklenmedik afetler karşısında büyük sıkıntı yaşamalarının önüne geçtiklerini anlattı.

Bugüne kadar 1,6 milyar lira pirim desteği sağladıklarını, 1,7 milyar lira da hasar tazminatı ödediklerini dile getiren Davutoğlu, "Çiftçilerimiz hava şartlarından o kadar kırılgandırlar ki bir anda bütün üretim yaptığı bütün çaba, yıllık çaba yok olabiliyor. Ama eğer arkasında çiftçilerimizin kudretli ve şefkatli bir devlet varsa ki bugün var, bütün o hasar bir tazminatla telafi edilebiliyor, çiftçilerimize can suyu mahiyetinde yardımlar yapılabiliyor ve afetlerin, bu anlamda hasarların oluşturabileceği tahribatı ortadan kaldırıyoruz" diye konuştu.

Çevre, mekan, su, toprak ve güneşin, tarım sektörünün birlikte kaynağını oluşturan alanlar olduğuna işaret eden Davutoğlu, "Su, ateş, hava, toprak hepsi tarımda birleşir. Temel varoluşsal unsurlar birleşir. Onun için çevreyi göz önüne almayan bir tarım faaliyeti, bir müddet sonra çölleşmeye, bir müddet sonra çok ciddi çevre sorunlarına yol açar" dedi.

Davutoğlu, bu nedenle çevreyi esas alan tarım faaliyetlerine özel önem verdiklerini vurgulayarak, organik tarım alanını 90 bin hektardan 796 bin hektara çıkardıklarını, iyi tarım uygulamaları alanını da 20 kat artırdıklarını bildirdi.


Pirincin KDV oranını yüzde 8'den yüzde 1'e düşürdük

Geçen ay tarım alanında birçok müjdeyi çiftçilerle paylaştığını belirten Davutoğlu, bugün de yine bazı müjdeler paylaşmak istediğini söyledi.

Ocak ayında yaptıkları birçok açıklamada bu müjdeleri sıraladıklarını anlatan Davutoğlu, 2015 yılı üretimi için pirincin KDV oranını yüzde 8'den yüzde 1'e düşürdüklerini, bunun pirinç üreticilerinin uzun zamandır beklediği önemli bir haber olduğunu ifade etti.

Soya ve kanolada 2014'te başlattıkları sözleşmeli üretime yönelik dönüm başına 10 lira ilave desteği bu sene 15 liraya çıkardıklarını, ayçiçeğini de bu destek kapsamına aldıklarını kaydeden Davutoğlu, bu yıl mazot desteğini yüzde 5, gübre desteğini yüzde 10 artıracaklarını söyledi.

Davutoğlu, ilk kez kendi dönemlerinde başlatılan sertifikalı fidan hibe desteğini bu yıl yüzde 50 artıracaklarını belirten Davutoğlu, iyi tarım uygulamaları kapsamında süs bitkileri, ıtri ve tıbbi bitki üretimi yapan çiftçilere dönüm başına 100 lira destek verme kararı aldıklarını dile getirdi.

Kırmızı mercimek, nohut, kuru fasulyeye verdikleri pirim desteğini de yüzde 100 artıracaklarını anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Yine bizim hükümetlerimiz döneminde başlatılan sertifikalı tohum kullanım desteğini de bu sene tekrar artırıyoruz. Kırmızı mercimek, nohut kuru fasulyede yüzde 20, buğdayda yüzde 13, arpada yüzde 42, yonca da yüzde 25, korunga ve fidede yüzde 40 bu pirim desteğini artırıyoruz. Meyve üreticilerine sağladığımız fide desteğini sanayi ve ihracata yönelik yeni çeşitlerde yine yüzde 50 artırıyoruz. 42 ilimize IPARD hibe fonu kapsamında 3 milyar lira kaynak aktardık ve vatandaşlarımızı bunları kullanmaya teşvik ettik. Önümüzdeki dönemde, gelecek 5 yıl için ek 3 milyar lira daha kaynak artırma kararı verdik."

Süt ve et üreten işletmelere yatırımda hibe oranını yüzde 70'e çıkaracaklarını ifade eden Davutoğlu, arıcılık, seracılık, yerel tarım gıda ürünleri, el sanatları, kırsal turizm ve kültür balıkçılığı yatırımlarında yüzde 50 hibe oranını yüzde 65'e çıkaracaklarını kaydetti.

Başbakan Davutoğlu, belediyeler, il özel idareleri ve organize tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgelerinin yenilenebilir enerji yatırımlarını yüzde 100 hibe desteği kapsamına alacaklarını bildirdi.

Hayvancılığa verilen desteği yükselttik

Tarımda yaptıkları çalışmaları destekleyen bu faaliyetleri hayvancılıkta da geliştireceklerine işaret eden Davutoğlu, "Anadolu'da hepimizin bildiği bir söz var, 'Buğday ile koyun, gerisi oyun.' Aslında bu sözle Anadolu'da çiftçilerimiz şunu demek ister, bütün diğer sektörler önemli ama buğday ile koyunu ihmal ederseniz, gıda güvenliğiniz teminat altında olmaz. O açıdan biz ekmekle etin, kutsal bildiğimiz ekmek ile nimet bildiğimiz etin birlikte üretimini teşvik için büyük bir çaba gösterdik" değerlendirmesinde bulundu.

Davutoğlu, 2002 yılında hayvancılığa sadece 83 milyon lira destek verilirken, bu desteği 2014 yılında 2,6 milyar liraya yükselttiklerini vurguladı.

"Hayvancılık alanları, özellikle Doğu Anadolu'da tümüyle boşalmışken şimdi meralar, yaylalar tekrar şenlendi" diyen Davutoğlu, bu bereketli toprakları her açıdan şenlendirmeye devam edeceklerini belirtti.


46 bin vatandaş istihdam alanı buldu

Son 12 yılda hayvancılığa toplam 15 milyar lira destek verdiklerini bildiren Davutoğlu, hayvancılığı 0 faizli kredi kapsamına aldıklarını, bugüne kadar 371 bin üreticiye 8,6 milyar lira destek sağladıkları bilgisini verdi. 

Davutoğlu, 2002-2014 yılları arasında süt üretiminin 8,4 milyon tondan 18,5 milyon tona, kırmızı et üretiminin 421 bin tondan 1 milyon tona, tavuk et üretimi 696 bin tondan 1,9 milyon tona yükseldiğini aktardı. 

Bütün bu alanlarda dünyanın en önemli üreticileri haline gelindiğini vurgulayan Davutoğlu, en kapsamlı kırsal kalkınma hamlesini başlattıklarını ifade etti. 

Davutoğlu, 2006'da yüzde 50 hibe destekleriyle 5 bin 450 yeni tarımsal sanayi tesisini tamamladıklarını anımsatarak, "Faaliyete geçen bu tesislere 1,1 milyar lira hibe verdik. Tarımsal sanayi tesislerinde 46 bin vatandaş istihdam alanı buldu" dedi.

Projelerinin mekanizasyondan otomasyona elektronik alana geçişin önemli bir aşaması olduğunu kaydeden Davutoğlu, yüzde 50 hibe desteği sağladıklarını belirtti.


39 vilayeti IPARD benzeri bir yöntemle destekleyeceğiz

Davutoğlu, ilerleyen dönemde Avrupa Birliği Kırsal Kalkınma (IPARD) fonları kapsamında toplam 3 milyar liralık hibeyi artırmada kararlı olduklarının altını çizdi. Bütün bu çalışmalarla, Türkiye'nin gelecekteki tarım planlaması bağlamında, dünyanın en önemli ilk 5 ülkesi arasına girmesini sağlamayı amaçladıklarını vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Avrupa'da artık bizimle yarışacak bir ülke kalmadı. İtalya, Fransa,İspanya 2002 de bizden öndeydi, biz Avrupa'da dördüncüydük. Şimdi Türkiye açıkara Avrupa'da en büyük tarım üreticisi. Şimdiki hedefimiz dünyanın ilk 5 ülkesi arasına ilk aşamada girmek ve tarım arz güvenliği bağlamında Türkiye'nin ve gelecek nesillerin bekasını teminat altına almak."

Kendi dönemlerinde ziraat mühendis ile veterinerlerin önemli ve ayrıcalıklı meslek grupları haline geldiğini dile getiren Davutoğlu, Tar-Gel porjesiyle 10 bin ziraat mühendisinin alana gönderildiğini hatırlattı. 

Davutoğlu, bütün bunların Türkiye'de geldiği aşama olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti:

"Ama bununla yetinmiyoruz. Çiftçilerimize birkaç hususta müjde vermek istiyorum. Birincisi 28 Şubat Cumartesi günü mazot, gübre, yem bitkileri desteği bağlamında 2 milyar lirayı çiftçilerimize veriyoruz. Bu takriben yıllık desteğin yüzde 20'si civarında. İkinci olarak 39 ilimiz IPARD kapsamı dışında. Dün Bakanlar Kurulunda aldığımız kararla IPARD benzeri yeni bir kırsal kalkınma desteği sistemi geliştireceğiz ve bu 39 vilayetimizi de IPARD benzeri bir yöntemle destekleyeceğiz. Pamuk desteğinin artırılması için özel bir çalışma yapılması talimatını da Bakanlar Kurulumuzda verdik. Bu çalışma tamamlandığında da pamuk üreticilerimize dönük atabileceğimiz adımları tekrar ele alacağız."

Davutoğlu, tarımın ilk geliştiği ülkelerden Türkiye'nin, modern dönemde de kendisine yeten bir tarım altyapısına kavuşmak için büyük çaba sarf ettiğini, son 12 yılda ölçek büyümesiyle bunun sağlandığını söyledi.

Tarım Sektörü Entegre Yönetim Bilgi Sistemi'nin bu yeni dönemin işareti olduğunu ifade eden Davutoğlu, bütün bakanlıklarda olduğu gibi artık Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında da muhteva değişiminin, niteliksel bir değişimin öngörüldüğünü anlattı. 

Başbakan Davutoğlu, sadece çiftçilere destek sağlamakla değil tarımın makro statik planlaması anlamında da devrim mahiyetinde bir adım atılacağını vurguladı.

Tarım Sektörü Entegre Yönetim Bilgi Sistemi'nin dünyada bir ilk olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, "Türkiye dünyada artık teknolojik sistem ithal eden, bu sistemleri uygulayan bir ülke olmaktan çıkıyor. Sistem üreten, sistemi dost ülkelerle paylaşan ve bu sistemin paylaşılması üzerinden küresel tarım politikalarına yön veren bir ülke haline geliyor" diye konuştu. 

Sistemle Ankara'dan tüm Türkiye'nin bütün envanterin takip edileceğini, her türlü değişimin gözleneceğini, izleneceğini ve yönetileceğini anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti: 

"Bu yolla biz her bir metrekaresini, her bir tarım alanını Ankara'dan görebileceğiz ve makro stratejik bir planlama yapabileceğiz. Nerede, hangi toprak kalitesinde ne üretiliyor, nerede eksik var. Alana gönderdiğimiz 10 bin ziraat mühendisimizin sağladığı bilgilerle, alana konulmuş teknolojik aygıtlarla tüm bu bilgiler Ankara'da ve bütün illerin ilgili birimlerinde gözlenecek. Bu çok önemli bir imkan. Anında bir hava değişimi, iklim değişimi varsa, afeti belki önceden göreceğiz, hasatta olacak tahribatı önceden göreceğiz, gübrede eksiklik varsa takviye edeceğiz. 5-10 yıllık daha uzun planlamalarla toprak kalitesinin zamanla nasıl bir seyir takip edeceği konusunda da bilgi sahibi olma imkanı sağlıyor.

Nasıl vatandaşımızı tek tek biliyorsak her bir arazimizi, parselimizi, küçükbaş, büyükbaş, balıkçılık, hatta arıcılık alanındaki her bir üniteyi kayda geçiriyoruz ve biliyoruz. Böylece potansiyelimizi takip edebileceğiz. Bir hastalık varsa bunun yayılmasını engellemek için anında tedbir alınabilecek."


Çiftçi tarımın temel aktörü

Bunun merkezi yönetim açısından ve üretici açısından da önemine işaret eden Davutoğlu, üreticinin, çiftçinin tarımın temel aktörü olduğunu vurguladı. Davutoğlu, "Onlar olmazsa siz merkezde ne yaparsanız yapın, planlar başarıya ulaşmaz" dedi.

Doğu ve Güney Doğu Anadolu'da 90'lı yıllarda, terör nedeniyle köylerin boşalmasıyla buralarda hayvancılığın neredeyse bitme noktasına geldiğini dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Hayvancılığı istediğiniz kadar geliştirmeye çalışın, eğer bunun sosyal ve ekonomik arka planı yoksa, siyasal anlamda huzur ortamı yoksa, bunu geliştirme şansınız olmaz. Onun için Çözüm Süreci de aslında siyasal bir proje olarak başta hayvancılık olmak üzere GAP bağlamında, dünyanın en önemli tarım projelerinden birinin hayata geçirilmesi anlamında da siyasal alanla ekonomik ve sosyal alanın kesiştiği son derece önemli bir proje olarak kendini her zaman olduğu gibi gösteriyor. Üreticimiz açısından bakıldığında üretici, kendi toprağıyla ilgili bilgi sahibi olacak, teknik donanıma sahip olacak. Yine üretici, bürokrasinin azalması suretiyle bir destek primi alacaksa, bir ödeme yapacaksa, bir bilgi almak isteyecekse köyünden, kasabasından, ile ya da Ankara'ya gelmesine ihtiyaç kalmayacak. Oturduğu yerden sisteme girebilecek, müracaatını yapabilecek, primini alabilecek, işlemini yapabilecek."


Tarım varoluşsal bir alan

Tarım, sektör, entegre, yönetim ve bilgi kavramlarının önemine işaret eden Davutoğlu, "Bütün bunlar arasında tarım varoluşsal bir alan. Sektör olarak düşünülmesi, tarımın genişlemesi bağlamında önemli. Entegre olması, birbiriyle ilişkilendirilmesi önemli. Yönetilmesi önemli ve bunun arkasında da bilgiyle yönetilmesi önemli. Bütün bunları birleştiren bir sistem. Nihayet tüketici açısından" değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Davutoğlu, "Niçin biz tarım üretimine önem veriyoruz? Çünkü yeni nesillerin ve insanımızın en sağlıklı şekilde beslenmesi için sadece ihraç etmek değil. O zaman tüketicimizin yediği, beslendiği gıdalarla ilgili bilgi sahibi olma hakkı var" diye konuştu.

Davutoğlu, "Biraz önce gördünüz. Markette bir hanımefendi, elinde telefonla bir resim çekiyor. Anında oradaki barkoddan, oradaki bilgilerden merkeze ulaşıp bu ürünün nerede, hangi şartlarda üretildiği, içinde hangi unsurların, muhteviyatının ne olduğunu öğrenebiliyor. Tüketici haklarının korunması bağlamında da bir devrimdir" ifadesini kullandı.


Kendi içinde 3 devrim 

Tarım Sektörü Entegre Yönetim Bilgi Sistemi'nin, kendi içinde 3 devrimi barındırdığını belirten Davutoğlu, şu bilgileri verdi:

"Tarım planlaması açısından, makro stratejik planlama açısından bir devrimdir. Devletin, hükümetin, bakanlığın çalışma sistemini tümüyle değiştiren, dönüştüren, niteliksel bir sıçrama yapılmasını sağlayan bir devrimdir. Üretici açısından bir devrimdir. Kendisi entegre bir sistemin içindedir artık. Tek başına, izole, Konya'nın bir köyünde ya da Kars'ın bir köyünde hayvancılıkla meşgul olan veya balıkçılık yapan Karadeniz kıyılarında tek başına bir üretici değil entegre bir sistemin içinde bir aktördür. Tüketici açısından da bir devrimdir. Biz bu devrimleri gerçekleştirerek yeni Türkiye'yi inşa edeceğiz. Yeni Türkiye ideali, kendisine güvenen, üreticisine, tüketicisine, vatandaşına saygı duyan bir ülke idealidir. Bu projeyle biz kendimize güvendiğimizi gösteriyoruz. Bütün bir ülkeyi avucumuzun içi gibi bildiğimizi, kendimizi nasıl tanıyorsak ülkemizi, vatanımızı, topraklarımızı, sularımızı da aynı şekilde tanıdığımızı, tanımakta olduğumuzu gösteriyoruz. Kendimize güvenimiz artıyor."

Bunun, yeni Türkiye'de vatandaşa saygının bir ifadesi olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Çünkü vatandaşımız eğer üreticiyse devletine güveneceğini görüyor burada. Devletiyle ilişki kurarken bürokratik engellerin ortadan kalktığını görüyor. Tüketici ise kendi vatandaşına saygılı bir devletin sağladığı imkanlarla aldığı her gıdanın bütün detaylı bilgilerine sahip olma imkanı buluyor" dedi.

"İşte biz bu yeni Türkiye'nin ayak seslerini duymaktan büyük bir onur duyuyoruz" ifadesini kullanan Davutoğlu, bu devrim mahiyetinde adımı gerçekleştiren Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker başta olmak üzere bakanlık çalışanları ve katkıda bulunan bütün kurum ve kuruluşlara teşekkür etti.

Davutoğlu, "İkinci ekonomik hamle dönemimizin önemli işaretlerinden biri olarak bu projeyi görüyorum. İşte bu tarz niteliksel ve Ar-Ge kullanımı, bilgi teknolojisi kullanımı suretiyle niteliksel sıçrama yapan projelerle bütün bakanlıklarımızda inşallah 2023'e doğru giderken katma değeri yüksek, planlama gücü kapsamlı ve gelecek vizyonu güçlü bir yeni hamle dönemini başlatmış olmaktan da büyük bir mutluluk duyuyoruz" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, sistemin, ülkeye, çiftçilere, üreticilere ve tüketicilere hayırlı olması dileğinde bulundu.


Mehdi Eker'in konuşması

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, "Türkiye'nin herhangi bir ilindeki herhangi bir markete gidildiğinde oradaki ürünün kasasının üzerine konulacak olan etiket ile o parselde ne kadar kimyevi gübre kullanılmış, ne kadar ilaç kullanılmış, başka bir şey kullanılmış mı kullanılmamış mı bunun hepsini tüketici takip edebilecek" dedi.

Eker, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da katıldığı, "Tarım Sektörü Entegre Yönetim Bilgi Sistemi Bilgilendirme Toplantısı'nda, tarıma gündelik bakış yerine stratejik bir bakış açısıyla yaklaştıklarını, bu alanda 15 kanun çıkardıklarını anlattı.

Bu bakış açısının gereği olarak gerek arazi altyapısında, gerek bilgi teknolojileri konusunda çok önemli reformlar hayata geçirdiklerini belirten Eker, "Soylu atlar nasıl ki sessiz sedasız küheylan taylar doğururlar, kimse duymaz onu, yaklaşık 10 senedir Tarım Reformu Genel Müdürlüğümüzün çalışanları başta olmak üzere bütün çalışma arkadaşlarım aşkla, şevkle, sabırla, metanetle bu projeyi sessiz sedasız hazırladılar. Bugün o soylu tayın doğumuna şahit oluyoruz" diye konuştu. 

Bu projenin alelade bilişim alanındaki bir bilgi işlem sisteminden ibaret olmadığını vurgulayan Eker, sisteme 42 ayrı veri tabanının entegre edildiğini anlattı. 


Tüketiciler ürünlerde kullanılan maddeleri etiketlerden öğrenebilecek

Sistemin hem üretici hem tüketici hem de kamuya büyük yararlarının olduğuna dikkati çeken Eker, şöyle konuştu:

"Herhangi bir parselde kullanılacak olan gübre, kullanılacak kimyasal gübre, kullanılacak ilaç, o parselin kimlik numarası üzerinden işlem göreceği için anında merkezde kayıtları görülebilecek. O parselde üretilen herhangi bir ürün Türkiye'nin herhangi bir ilindeki herhangi bir markete gidildiğinde oradaki ürünün kasasının üzerine konulacak olan etiket ile o parselde ne kadar kimyevi gübre kullanılmış, ne kadar ilaç kullanılmış, başka bir şey kullanılmış mı kullanılmamış mı bunun hepsini tüketici takip edebilecek. Yani tüketici için de üretici için de büyük yararlar ve kolaylıklar getiriyor. Üreticinin işlemler için artık Tarım Bakanlığının müdürlüklerine gelmesine gerek kalmayacak. İnternet üzerinden bütün başvurularını sistem anında kontrol edecek ve 42 ayrı veri tabanı ile ilgili ne kadar uzantısı varsa hepsine anında değişiklik yansıyacak. Örnek, bir çiftçimiz bir arazi parseli satmışsa o satılan arazi parselinin el değiştirmesi anında sistemin bütün altyapılarında görülebilecek. Burada da üretici, tüketici ve kamu lehine çok büyük faydalar olacak."