Brexit Sonrası Merkez Bankaları Yeni Adımlar Atabilir
Piyasaların korktuğu senaryo gerçekleşti ve İngiltere Avrupa Birliğinden ayrılma kararı aldı. Alınan kararın küresel olarak hem siyasi hem de ekonomik etkileri fazla olacak. Küresel ekonomik etkilerinin daha fazla olduğunu göreceğiz ve merkez bankalarını bolca konuşacağımız bir yılın ikinci yarısı bizleri bekliyor olacak.

İngiltere Merkez Bankası Faiz Oranını Düşürebilir
İngiltere’nin bölgeden ayrılması Avrupa Bölgesi’nden ziyade İngiltere’ye daha çok zarar verecektir. Yapılan anlaşmaların geçerliliğini yitirmesi sonrası ülkeye gerçekleşen doğrudan yabancı yatırımların azaldığını göreceğiz. Yurtiçi yatırımlarında da olumsuz etkilenmesi, İç talebin azalması sonrası İngiltere ekonomisinin resesyona girme ihtimali oldukça yükseldi. Bunun farkında olan İngiltere Merkez Bankasından müdahaleler görebiliriz. İngiltere Merkez Bankası önümüzdeki üç ay içinde yeni bir parasal genişleme programı başlatabilir ve faiz oranının % 0 seviyesine indirebilir.

ECB Varlık Alım Programını Gözden Geçirecektir
Brexit’in etkisi sadece İngiltere’yle sınırlı kalmayacaktır. Avrupa Merkez Bankasının da ilerleyen dönemlerde müdahaleler gerçekleştirdiğini görebiliriz. Brexit sonrası piyasalar ECB’nin mevduat faiz oranının da 10 baz puanlık faiz indirimini % 90 ihtimalle fiyatlamaya başladı. Faiz indiriminin yanı sıra parasal genişleme programının miktarı aylık 100 milyar Avro ’ya yükseltebilir.

FED’in Faiz Artışı Yıl İçinde Zor Görünüyor
Brexit korkusu FED’in de para politikalarını etkileyecek ve muhtemelen FED’in 2016 yılının faiz artışı konusunda pas geçtiğini görebiliriz. FED vadeli fiyatlamalarına göre piyasalar FED’in faiz artışını % 100 ihtimalle 2017 yılının ikinci çeyreğinde fiyatlıyor. Yani, Brexit FED’in para politikasında sıkılaştırma sürecini olumsuz etkileyecektir.

Altın ve Dolar Ön Plana Çıkabilir
İngiltere’nin bölgeden ayrılması yurt dışını olumsuz etkilediği gibi Türkiye ekonomisini de ticaret kanalıyla etkilemesi beklenebilir. En çok ihracat gerçekleştirdiğimiz ikinci ülke konumunda olan İngiltere’de iç talebin zayıflaması ve gümrük tarifelerinin değişmesi ihracatı olumsuz etkileyebilir. Dünya için kötü olan görüntünün yurtiçi piyasalara olumlu yansıması kısa sürede beklemek yanıltıcı olacaktır. TCMB’nin de sadeleştirme politikasına bir süre ara verdiğini de görebiliriz. Tüm bu gelişmelerin sonucunda piyasalar uzun bir süre güvenli varlıklarda kalmayı sürdürecektir. Gelişmiş ülkelerin tahvil faiz oranları rekor düşük seviyelere gerilemesi sürebilir. Başta ABD’de olmak üzere düşen tahvil faiz oranları reel getirileri düşüreceği için altın fiyatlarına olumlu yansıyacaktır. Bu da Altın fiyatlarının Ons bazında önemli seviye olan 1400 Dolar seviyesine doğru yükselmesine neden olabilir. Aynı zamanda merkez bankalarının alabileceği önlemler sonrası 2015 yılında olduğu gibi ABD dolarının değer kazanımlarının devam ettiğini görebiliriz. Dolar / TL’de Brexit sürecinin belirsizliği ortadan kalkana kadar geri çekilmeler alım fırsatı olabilir. Bu bağlamda orta vadede 2,8820 seviyesinin üzerinde yükselişler yeniden Dolar / TL’yi 3.00 – 3,0150 bölgesine taşıyabilir.