Bankacılık sektöründe kadın çalışan sayısı yüzde 50'den fazla olmasına rağmen yönetimde daha çok erkekler bulunuyor. Türkiye'de bankacılık sektöründe faaliyet gösteren 52 bankanın sadece 5'inin genel müdürlük koltuğunda kadınlar oturuyor. İstanbul Üniversitesi Bankacılık Araştırma Merkezi'nin "Türk Bankacılık Sektöründe Kadın Yönetici" çalışması, sektörde kadın çalışan sayısı fazla olsa da yönetimde daha çok erkeklerin bulunduğunu ortaya koydu. AA muhabirinin söz konusu çalışmadan derlediği bilgilere göre, 200 binden fazla çalışanın istihdam edildiği sektörde, çalışanların yüzde 48,3'ü erkeklerden, yüzde 51,7'si de kadınlardan oluşuyor. Buna rağmen Türkiye'deki bankaların sadece 5'inin genel müdürlük koltuğunda, yani yüzde 9,62'sinde kadınlar oturuyor. Kadın müdürler tarafından yönetilen 5 bankanın tamamının yabancı sermayeli olması dikakti çekerken, kadın yöneticilerden 3'ünün Boğaziçi Üniversitesi mezunu olması göze çarpıyor. Aynı şekilde sektörde görev yapan 373 genel müdür yardımcısının, sadece 55'i kadın yöneticilerden oluşuyor.

Sektördeki 403 yönetim kurulu üyesinin 31'i kadın
Araştırmaya yönetim kurulu açısından bakıldığında da benzer bir tablo ortaya çıkarken, Türkiye'deki bankaların sadece 2'sinin kadın yönetim kurulu başkanına sahip olduğu görülüyor. Bu bankalardan birisi mevduat, diğeri yatırım bankası olurken, her iki kadın yöneticinin de lisans eğitimlerini yurtdışında tamamlamaları dikkati çekiyor. Kadın yönetim kurulu başkanına sahip bu iki bankanın, özel sermayeye sahip olmaları ise ortak özellikleri...

Buna paralel sektörde görev yapan 403 yönetim kurulu üyesinden sadece 31'ini kadınlar oluşturuyor. Bu oran sektörün yüzde 8'ine tekabül ediyor. Türkiye'deki bankaların 23'ünde en az 1 kadın yönetim kurulu üyesi yer alıyor. Kamu ve özel bankalar arasında kadın yönetim kurulu üyesi konusunda çok önemli bir farklılık görülmezken, kadın yönetim kurulu üye sayısının birkaç yabancı bankada yoğunlaştığı göze çarpıyor.

"Özel sektörün kadın çalışanlarının potansiyellerini doğru değerlendirmesi önemli"
Konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan ING Bank Türkiye Genel Müdürü Pınar Abay, kadınlara eğitim hakkı ve eşit değerlendirme ortamı sunulduğunda, ne kadar başarılı olabildiklerinin ve ekonomiye ne derece katkı sağladıklarının ortada olduğunu söyledi.

Türkiye genelinde kadınların işe katılım oranının daha yüksek bir seviyeye çıkarılmasının, ekonominin büyümesini destekleyeceğini belirten Abay, "Ekim 2011'den bu yana her ay gerçekleştirdiğimiz Türkiye'nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması'nın üç yıllık sonuçlarına baktığımızda, özellikle çalışma hayatı içinde olan kadınların tasarrufun önemli bir itici gücü olduğunu görüyoruz" dedi.

Abay, iş hayatına katılan kadınların tasarruf etme eğilimlerinin daha fazla olduğuna dikkati çekerek, bu durumun da iş gücüne ek olarak ekonomik döngüye olumlu katkı sağladığını dile getirdi.

 Yalnızca bankacılık sektöründe değil genel anlamda çalışan kadın sayısının artırılmasının kritik olduğunu vurgulayan Abay, şunları kaydetti:

"Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesi, cinsiyetler arasında eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması, kadın girişimciliğinin artırılması ve kadın örgütlenmesinin güçlendirilmesi gibi konulara daha fazla odaklanılması gerektiğini düşünüyorum. Bu kapsamda yasal düzenlemelerin desteğinin yanı sıra öncelikle ailelere düşen görevler var. Ailelerin kız çocuklarının eğitimlerine en az erkek çocukları kadar önem vermesi gerek. 

İyi bir eğitimin yanı sıra fark yaratacak başarının insanın kendisine inanmasıyla mümkün olacağını düşünüyorum. Kadınların toplumdaki çeşitli rolleri gereği zorlandıkları bazı durumlar oluyor. Zaman zaman bu nedenle motivasyonları kırılıyor. İşte bu noktalarda şirketlerin kadın çalışanlarına vereceği destek çok kıymetli."

Abay, özel sektörün sorumluluk üstlenmesi ve kadın çalışanlarının potansiyellerini doğru değerlendirmesinin de önemine işaret ederek, "Biz bankamızda işe alırken de işe başladıktan sonra da kadın-erkek çalışan fark etmeden ortak bir politika benimsiyor, terfi konusunu tamamen yetkinlikler üzerinden değerlendiriyoruz. Şunun da altını çizmek isterim ki kadın çalışanlarımız inanılmaz detaycı, çalışkan ve hevesli. Yükselmeleri için önlerinde görünmez engeller olmadığını hissettirdiğiniz zaman ve başarıya giden yolda ihtiyaç duyacakları tek şeyin çalışma, istekli olma ve kişisel gelişim olduğunu gördüklerinde kadınlar büyük başarılara imza atıyor" diye konuştu.

"Üst yönetim seçiminde kadınlara fırsat verilmesi önemli"
İstanbul Üniversitesi Bankacılık Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Kadir Tuna da bankacılık sektörünün her yıl eğitim düzeyi yüksek kadınları istihdam ettiğini söyledi. 

Gerek özel, gerekse kamu bankaları şube bazında incelendiğinde, kadınların çok önemli bir payı bulunduğuna dikkati çeken Tuna, "Ancak kariyer basamakları yükseldikçe kadın çalışanların daha fazla elendiği gözlenmektedir. Üst yönetime dahil olan az sayıda kadın çalışan, bu fırsatı elde ettiğinde son derece başarılı oldukları gözlemlenmektedir" dedi.

Tuna, bankacılıkta üst yönetim seçiminde adaylar arasında kadın yöneticilere fırsat verilmesinin önemli olduğunu vurgulayarak, kurumsal yönetim ilkeleri açısından da bu konunun gündeme gelmesinin büyük fayda sağlayacağını ifade etti.

Kurumsal yönetim açısından bakıldığında üst yönetim seçiminde kadın yöneticilere önemli haksızlıklar yapıldığını, bunun da son derece motivasyon kırıcı olduğunu belirten Tuna, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Eldeki veriler kariyerine bankacılık sektörüne başlayan kadınların genel müdür yardımcısı, genel müdür ya da yönetim kurulu başkanı olma yüzdesinin son derece düşük olduğunu gösteriyor. Oysa bankacılık sektörü birçok sektöre göre cinsiyet açısından eşit olarak bilinir. Yöneticiler arasında kadın erkek sayısındaki uçurumu eğitim ya da nitelik farklılığı olarak da açıklamak mümkün değil.

Sektördeki kadınların son derece iyi okullardan mezun olduğu, hatta yüksek lisans ve diğer eğitim becerileriyle daha da fazla güçlendikleri düşünüldüğünde, geriye yönetici seçiminde fırsat eşitliği ilkesine pek uyulmadığı görülüyor. Bu konuda genel kurullara büyük iş düşmekte. Kurumsal yönetim ilkeleri açısından da bu durum son derece sakıncalıdır. Zira kurumsal yönetimin temel ilkeleri atamalarda sadece liyakate bakılması gerektiğini söyler."