Raporu sunan ASKON Genel Başkanı Orhan Aydın, Türkiye ekonomisinde küresel ekonomideki olumsuz gelişmelerle birlikte, 2018 yılı ortalarında yaşanan kur atakları ve bu atakları önlemeye yönelik olarak yüksek faiz politikalarının uygulanması, üretim maliyetlerinin artmasına, tüketim ve yatırımların azalmasına neden olmuştur diyerek yüksek faiz oranlarına eleştirdi. ASKON Genel Başkanı Ayrıca, İş insanları olarak istihdam çağrılarına kayıtsız kalamayacaklarını belirtti.

ASKON Genel Başkanı Orhan Aydın, konuya ilişkin şunları ifade etti;

Aksaray İlimiz Bir Cazibe Merkezidir

Aksaray ilimiz; Nevşehir, Konya ve Kayseri havalimanlarına yakınlığı, Antalya-Kayseri Hızlı tren projesi ve Mersin Demiryolu projesi lokasyonunda yer alması, Kuzey-Güney, Doğu-Batı kara yollarının kesişim noktasında bulunması, Ayrıca, Ankara, Adana, Konya ve Kayseri gibi büyük şehirlerimize yakın olması dolayısıyla stratejik konumu itibarıyla çok önemli bir ilimizdir. Dünya çapında isim yapmış Mercedes Benz, Colins, Sütaş, Brisa, Doğuş Çay gibi firmalarımız stratejik konumu ile Aksaray ilimizi seçmiştir. Aynı zamanda coğrafi özelliğinin avantajı ile her türlü tesisleşmenin yapılabileceği güzide bir ilimizdir.

5. teşvik bölgesinde yer alması, hayat pahalılığının az olduğu güvenli bir şehrimiz olması, turizm potansiyelin yüksekliği, nitelikli genç nüfusa sahip olması, doğal kaynaklarının zenginliği, tarımsal ürünlerinin çeşitliliği, yenilenebilir enerji kaynakları potansiyeli, yatırım işlemlerinin kolaylığı ile Aksaray ilimiz adeta bir cazibe şehridir.

Ihlara Vadisi, Acem Höyüğü, Allı Turnaları ile Selçuklu’nun imzasını taşıyan Türkiye’nin Merkezi konumundaki güzelim Aksaray’da sizlerle birlikte olmaktan duyduğum memnuniyeti dile getirmek isterim.

Bu vesile ile edindiğimiz misyon üzere bugün size her ay bir şubemizde açıkladığımız ASKON Aylık Ekonomi Raporumuzu takdim ederek, önceki yılın genel bir değerlendirmesi ile bu yılın öngörüsünü ele alacağız.

Küresel Talepte Yaşanan Daralma Tüm Dünyada Hissedilmektedir

Başta ticaret savaşları olmak üzere yaşanan belirsizlikler dünya ekonomisinde önemli bir yavaşlamaya neden olmaktadır. Küresel talepte yaşanan daralmanın etkileri başta Euro Bölgesi olmak üzere tüm dünyada hissedilmekte, bu durum özellikle ekonomilerin üretim kısmını olumsuz yönde etkilemektedir. 2019’un ilk verileri değerlendirildiğinde Euro Bölgesi’nde sanayi üretimi Ocak 2019’da %1,1 oranında azaldığı görülmektedir. Euro Bölgesi’ndeki bu azalış Almanya’da %3,4, İngiltere’de %1,1, İtalya’da ise %0,8 oranında yaşanmıştır.

ABD’de, Ocak ayında gerçekleşen %0,4 azalma sonrasında Şubat ayında %0,1 artış yaşanırken, Çin’de Ocak ve Şubat ayında yaşanan %5,3 oranındaki artış son on yılın en düşük oranlarını işaret etmiştir. Küresel ticarette ise, Almanya’nın ihracatı Ocak ayında %1,7 oranında artarken, Dünyanın en büyük ihracatçısı konumundaki Çin’in ihracatı ise Ocak ayında %9,1 oranında artmasına rağmen Şubat ayında %20,7 oranında azalmıştır.

Dünya ekonomisinde yaşanan bu olumsuz gelişmeler Merkez Bankalarının alacağı kararlarda daha ihtiyatlı olmalarına neden olmaktadır.

Diğer taraftan dünya ekonomisindeki bu durum nedeniyle büyüme beklentileri aşağı yönlü revize edilmektedir. 2019 yılı başında Dünya Bankası tarafından açıklanan “Küresel Ekonomik Görünüm” raporunda 2019 yılına ilişkin küresel büyüme tahmini %3’ten %2,9’e, 2020 yılına ilişkin büyüme tahmininin %2,9’dan %2,8’e çekildiği, 2021 yılı için ise büyümenin %2,8 seviyesinde gerçekleşmesinin beklendiği ifade edilmiştir.

2019 Yılı Büyüme Beklentileri Aşağı Yönlü Revize Edilmiştir

Dünya Bankası’nın ardından 6 Mart 2019 tarihinde OECD ekonomik görünüm raporunda 2019 yılı için büyüme beklentilerini aşağı yönlü revize edilmiştir. Raporda, küresel ekonominin ticaret gerginliği ve siyasi belirsizlikten beklenenden daha fazla etkilediği ifade edilirken, G-20 ekonomilerinin neredeyse tamamı için büyüme beklentileri düşürülmüştür.

OECD’nin dünya ekonomisine ait beklentileri açıklanırken, ticaret savaşları ile ortaya çıkan belirsizlikler ile yatırımların engellenmesi, ABD ve Çin arasında anlaşma sağlansa bile farklı önlemlerin gündeme gelmesi, Çin ekonomisindeki yavaşlamanın hız kazanması, Çin, Almanya İtalya ve Birleşik Krallıktan gelebilecek daha fazla ekonomik olumsuzlukların hızla Avrupa ülkelerine yayılması ve anlaşmasız Brexit gibi risklerden söz edilmiştir. Raporda, 2019 yılı küresel büyüme tahmini %3,5'ten %3,3'e çekilirken, 2020 yılı büyüme tahmini %2,7’de %3,2’ye yükseltilmiştir.

2019 yılı için büyüme beklentileri ABD için %2,7’den %2,6’ya, Çin için %6,3’ten %6,2’ye Almanya için %1,6’dan %0,7’ye, İngiltere için %1,4’ten %0,8’e Fransa için %1,6’dan %1,3’e, Euro bölgesi için %1,8’den %1’e düşürülmüştür. Kurumun Türkiye ekonomisi için tahmini ise daha kötümser seviyede gerçekleşmiş, %0,4 daralma beklentisi %1,8 olarak revize edilmiştir. 2020 yılı büyüme beklentileri ise ABD için %2,1’den %2,2’ye yükseltilirken, Çin için %6 seviyesinde sabit tutulmuştur. Euro Bölgesi için %1,6’dan %1,2’ye düşürülen büyüme beklentisi Türkiye ekonomisi için %2,7’den %3,2’ye yükseltilmiştir.

Yüksek Faiz Politikaları Üretim Maliyetlerinin Artmasına Neden Olmuştur

Türkiye ekonomisinin büyüme beklentilerine bakıldığında 2019 yılı için Yeni Ekonomi Programı (YEP) çerçevesinde %2,3 oranında büyüme öngörülmektedir. Bu yıl için Dünya Bankası ve IMF’nin tahminleri sırasıyla %1,6 ve %0,4 seviyesinde iken OECD %1,8 küçülme öngörmektedir. 2020 yılı için ise beklentilerin daha iyimser olduğu görülmektedir. Yeni Ekonomi Programına göre %3,5 büyümenin öngörüldüğü 2020 yılı için Dünya bankası ve OECD’nin tahminlerinin sırasıyla %3 ve %3,2 seviyesinde olduğu görülmektedir.

Küresel ekonomideki yavaşlama Avrupa’da nispeten daha fazla hissedilmiş, son çeyrek büyüme oranları yıl genelindeki büyümenin oldukça altında gerçekleşmiştir. Almanya ve İngiltere 2018 yılında %1,4 oranında büyürken, son çeyrek büyüme oranları Almanya’da %0,9, İngiltere’de %0,6 oranında gerçekleşmiştir. Benzer durum Fransa, İtalya ve Euro Bölgesi genelinde de görülmektedir.

Türkiye ekonomisinde ise küresel ekonomideki olumsuz gelişmelerle birlikte, 2018 yılı ortalarında yaşanan kur atakları ve bu atakları önlemeye yönelik olarak yüksek faiz politikalarının uygulanması, üretim maliyetlerinin artmasına, tüketim ve yatırımların azalmasına neden olmuştur. Tüm bu gelişmeler ise ekonomik büyümeyi çok daha olumsuz yönde etkilemiş ve 2018 yılının son çeyreğinde %3 oranında daralma yaşanmıştır.

Birinci çeyrekte %7,4, ikinci çeyrekte %5,3 ve üçüncü çeyrekte %1,8 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, son çeyrekteki daralmaya rağmen 2018 yılını %2,6 büyüme oranıyla tamamlamıştır. Böylece Üretim yöntemine göre toplam GSYİH 3 trilyon 700 milyar 989 milyon TL, kişi başına GSYH ise cari fiyatlarla 45.463 TL (9.632 Dolar) olarak gerçekleşmiştir.

Enflasyon Oranları Kurdaki Artışın Dizginlenmesi İle Azalma Eğilimine Girmiştir

2018 yılında yaşanan kur atakları neticesinde hızla artan enflasyon oranları, kurdaki artışın dizginlenmesi ile azalma eğilimine girmiştir. En yüksek seviyenin görüldüğü 2018’in Ekim ayından itibaren istikrarlı bir şekilde azalan TÜFE oranlarının 2019’un Şubat ayında %19,6’ye gerilediği, Yİ-ÜFE oranının ise %29,59’a gerilediği görülmektedir.

Türkiye’de enflasyonun gelişimine bakıldığında 1983-1994 döneminde ortalama enflasyonun %62,7, 1995-2001 döneminde %71,6 seviyelerinde gerçekleştiği, 2002-2018 döneminde nispeten dizginlenen enflasyonun ortalama %11,1’e gerilediği görülmektedir. 2018 yılında %20,3 olarak gerçekleşen enflasyon oranı, 2019 yılının Şubat ayında %19,7 olarak gerçekleşmiştir.

Yeni Ekonomi Programı çerçevesinde 20,8 olarak tahmin edilen 2018 yılı enflasyon oranı beklentinin biraz altında 20,3 olarak gerçekleşmiştir. Programa göre enflasyon beklentileri 2019 yılı için %15,9, 2020 yılı için %9,8 ve 2021 yılı için ise %6,0 olarak açıklanmıştır.

Türkiye’nin Dış Ticareti İhracat Lehine Artış Göstermiştir

Küresel ekonomide yaşanan yavaşlamaya rağmen Türkiye’nin dış ticareti ihracat lehine artış göstermektedir. 2018 yılında İhracat bir önceki yıla göre %7 oranında artarak 168 milyar 23 milyon dolara yükselirken, ithalat %4,6 oranında azalarak 223 milyar 39 milyon dolara gerilemiştir. Böylece Türkiye’nin dış ticaret açığı %28,4 oranında azalarak 55 milyar 15 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.

Dış ticaretteki ihracat lehine artış trendi 2019 yılının ilk iki ayında da devam etmiş, Ocak ayında ihracat %5,9 artışla 13 milyar 170 milyon dolar olurken, ithalat %27,2 azalışla 15 milyar 673 milyon dolara gerilemiştir. Dünyanın en büyük ihracatçısı konumundaki Çin’in %20,7 oranında düşüş yaşadığı Şubat ayında ise Türkiye ihracatını artırmaya devam etmiştir. Türkiye’nin Şubat ayı ihracatı %3,7 oranındaki artışla 14 milyar 312 milyon dolara ulaşırken, ithalatı %18,7 azalışla 16 milyar 161 milyon dolara gerilemiştir. Böylece ihracatın ithalatı karşılama oranı %88,6’ya yükselmiştir.

Aksaray İhracatı Artış Trendi Göstermektedir

Aksaray’ın ihracatı 2002 yılında 9 milyon 949 bin dolar iken yıldan yıla genel olarak artış trendi göstermiş ve 2018 yılında 113 milyon 784 bin dolara yükselmiştir. İthalat ise 2002 yılındaki 6 milyon 964 bin dolar seviyesinden 2018 yılında 76 milyon 572 bin dolara yükselmiştir. Aksaray ili 2002 yılından itibaren 2005-2007 dönemi hariç tüm yıllarda dış ticaret fazlası vermiştir.

Aksaray’ın ihracatında imalat sanayi ürünlerinin yaklaşık 111 milyon 653 bin dolar ile %98,13’lük orana sahip olduğu görülmektedir. İmalat sanayi ürünlerini ise 1 milyon 283 bin dolar ile tarım ve ormancılık ürünleri, 844 bin dolar ile madencilik ve taşocakçılığı izlemektedir.

Ürün Grupları dikkate alındığında Aksaray’ın ihracatında başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat %45,41’lik oranıyla ilk sırada yer alırken,

%25,83’lük oranıyla metal eşyaların ikinci sırada yer aldığı görülmektedir. Aksaray’ın ihracatındaki ilk iki ürün grubu toplam ihracatın %71,24’ünü oluşturmaktadır.

İlk iki sıradaki ürün gruplarını ise sırasıyla motorlu kara taşıtları ve römorklar, plastik ve kauçuk ürünleri, kimyasal madde ve ürünleri takip etmektedir.

Aksaray’ın en fazla ihracat yaptığı ülkelere bakıldığında ise Azerbaycan’ın 10 milyon 636 bin dolar ile %9,35’lik paya sahip olduğu görülmektedir.

Azerbaycan’ı 6 milyon 871 bin dolar ve %6,04’lük oranıyla Irak, 6 milyon 813 bin dolar ve %5,99’luk oranıyla İtalya takip etmektedir.

Bu ülkelerin dışında sırasıyla Bangladeş, Bulgaristan, İran, ABD, Rusya, Pakistan ve Kazakistan Aksaray’ın ihracatında ilk 10 ülke arasında yer almaktadır.

Aksaray’ın ithalatında ise imalat sanayinin yaklaşık 53 milyon 394 bin dolar ile %69’luk paya sahip olduğu görülmektedir.

İmalat sanayini ise 22 milyon 213 bin dolar (%29) ile tarım ve ormancılık ürünleri ve 952 bin dolar ile toptan ve perakende ticaret ürünleri takip etmektedir.

Ürün Grupları dikkate alındığında Aksaray’ın ithalatında ana metal sanayi ürünleri %38,19’luk oranıyla ilk sırada yer alırken,

%29,01’lik oranıyla tarım ve hayvancılık ürünlerinin ikinci sırada yer aldığı görülmektedir. Aksaray’ın ithalatındaki ilk iki ürün grubu toplam ithalatın %67,2’sini oluşturmaktadır.

İlk iki sıradaki ürün gruplarını ise sırasıyla başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizatlar, kimyasal madde ve ürünleri ile metal eşyalar takip etmektedir.

Aksaray En Fazla İthalatı Çin İle Yapmaktadır

Aksaray’ın en fazla ithalat yaptığı ülkelere bakıldığında ise, Çin’in 10 milyon 746 bin dolar ile %14,03’lük paya sahip olduğu görülmektedir.

Çin’i 9 milyon 974 bin dolar ve %13,03’lük oranıyla Avusturya, 9 milyon 519 bin dolar ve %12,43’lük oranıyla Macaristan takip etmektedir.

Bu ülkelerin dışında ise sırasıyla Almanya, İtalya, Belçika, Romanya, Brezilya, Hollanda ve İran Aksaray’ın ithalatında ilk 10 ülke arasında yer almaktadır.

Potansiyelimizi Ortaya Çıkarmalıyız

Güzide ülkemizin güzide şehirlerini görme fırsatı buldukça ileriye dönük düşüncelerimiz için çok büyük heyecanlar içerisine giriyoruz. Dört mevsimin yaşandığı, hoş görü ve saygının bir arada bulunduğu nadide ülkemiz, her bir şehrinin farklı özellikleri ile büyük bir potansiyeli de beraberinde taşımaktadır. Tabi haliyle bu potansiyelleri ortaya çıkartarak ülkemiz için birer kaynak haline dönüştürmek de biz iş insanlarına düşmektedir.

İstihdam konusunu görev edindiğimiz üzere ASKON olarak her platformda dile getiriyoruz. Müsaadelerinizle Aksaray’da gördüğüm potansiyel üzere bu konuyu burada da dile getireceğim. Devletimiz biz iş insanlarına çok cazip şartlarda teşviklerde bulunuyor. Nisan ayı sonuna kadar sağlayacağımız her istihdam için devletimiz bize, 3 ay boyunca prim ve vergilerin yanı sıra ücreti de karşılayacağını taahhüt ediyor. Bunu takiben şartların sağlanması durumunda 9 ay boyunca prim ve vergileri devletimiz ödemeye devam edecek.

Mevcut çalışanlarımıza ilave olarak işe aldığımız her bir sigortalının, asgari ücret düzeyinde tüm prim ve vergilerini 12 boyunca yine devletimiz üstlenecek. 2016 yılından bugüne sürdürülen asgari ücret desteği yine devam etmektedir. Hatta 9 ay olan destek 12 aya, yani bir yıla çıkarılmıştır. 500 ve üzeri çalışanı olan iş yerlerine 101 lira, 500'ün altında çalışanı olan iş yerlerine ise 150 lira asgari ücret desteği verilmektedir. Prime Esas Kazanç tutarı üzerinden, 5 puan prim indirimi çalışan başına 127,92 lira ila 960 lira arasında işverenler olarak yükümüzü hafifletmektedir.

Yurt dışına işçi götürenlere genel sağlık sigortası priminde 5 puan indirim, Ar-Ge faaliyeti yürüten işverenler ile kültür yatırım ve girişim belgesi olanlara sigorta priminden yarıya yakın indirim gibi diğer özellikli teşviklerde ayrıca sürmektedir. Kısaca belirtmek gerekirse 18 ayrı teşvik uygulamasından 1,7 milyona yakın işverenin 11 milyondan fazla sigortalının destek alıyor.

Birileri Güçlü ve Sözünün Eri Bir Türkiye’den Korkuyor

Türkiye geçmişinden gelen büyük devlet olma refleksi ile her türlü zorlukların üstesinden gelebilecek kudrete sahiptir. Bakınız ! ne zaman bağımsız politikalar üretip, dünya beşten büyüktür dedik, işte o zaman ülkemizi hedefe koymaya başladılar. Demek ki, birileri güçlü ve sözünün eri bir Türkiye’den korkuyor. Hepimizin malumu başta 15 Temmuz alçaklığı olmak üzere sürekli sınanıyoruz. Sürekli bizlere gözdağı verilmeye çalışılıyor.

İlk çeyreğini 7,4’lük bir büyüme ile kapattığımız 2018 yılının ikinci yarı döneminde, ne tür ekonomik saldırılara maruz kaldığımız hepimizin malumu. Ama ne olursa olsun, ne yaparlarsa yapsınlar, bütün saldırılara karşı 2018 yılını yüzde 2,6 büyüyerek kapattık. Kesinlikle başaramayacaklar, bizi asla ve asla uysal koyuna çeviremeyecekler. Hamdolsun güçlü ve istikrarlı bir ekonomiye sahibiz.

2019 yılı dengeleme sürecinin etkin olduğu bir yıl olacaktır. Türkiye bu yılla birlikte basamak basamak ekonomik büyümesini arttırmaya devam edecektir. Birlik ve dirlik içinde olduğumuz zaman neler yapabildiğimizi 2017 yılında yüzde 7,4’lük bir büyüme ile ortaya koymuştuk. Allah’ın izni ile bu rakamlar bize uzak değil, yine başaracağız ve yine bu rakamları yakalayacağız.

İstihdam Çağrılarına Kayıtsız Kalamayız

Evet bütün bu yaşadıklarımız ve gerçeklerimiz ortadayken ve devletimiz biz sizin arkanızdayız gün bugün derken, bu çağrıya asla ve asla kayıtsız kalamayız. İş verenler olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın bizlere 2019 yılı için koymuş olduğu 2,5 milyon yeni istihdam hedefi için elimizi taşın altına koymamız gerekmektedir.

İş insanları olarak özellikle teşvikler konusuna hâkim olmalı, bu konuya gereken özeni hassasiyetle göstermeliyiz. Unutmayalım klasik bir sözümüz vardır, ‘Ne verirsen elinle, o gelir seninle’. Dönem fedakârlık yapmak dönemidir. Devletimiz bir yandan, biz bir yandan fedakârlık yaparak, kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör iş birliğiyle 2019 yılı için hedeflenen 2,5 milyon yeni istihdamı el ele vererek inşallah gerçekleştireceğiz.

ASKON tarafından Aksaray’da açıklanan Aylık Ekonomi Değerlendirme Toplantısına Aksaray Valisi Ali Mantı, AK Parti Aksaray Milletvekilleri İlknur İnceöz, Cengiz Aydoğdu, Aksaray Belediye Başkanı Haluk Şahin Yazgı, Ak Parti İl Başkanı Evren Dinçer, ASKON İcra Kurulu Üyeleri, ASKON Aksaray Şube Başkanı Hasan Dağ, dernek ve oda başkanları ile basın mensupları katıldı.