MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, MÜSİAD Yönetim Kurulu Üyeleri ve MÜSİAD Yurtiçi Şube Başkanlarının katılımlarıyla gerçekleştirilen "Yılsonu Genel Değerlendirme ve İstişare Toplantısı” sonrası ortak yazılı açıklama yapıldı.

2019 ve sonraki dönemde atılması gereken adımların da önerildiği bildiri şöyle:

2018 yılını geride bırakırken; son yıllarda ülkemizde ve yurt dışında yaşanan baş döndürücü trafiği ve değişimleri sürdürülebilir gelecek vizyonu oluşturmak adına, iyi okumalı, analiz etmeli ve elde ettiğimiz verileri ve tecrübeleri iyi bir şekilde konumlandırmalıyız.

 2018 yılı, anlık değişimlere anlık refleksler verebilme kabiliyetinin sınandığı bir süreçti.Ülkemiz de diğer pek çok dünya ülkesi gibi değişimlerin artan hızı karşısında, hızlı çözüm setleri ile ekonomik, siyasi ve diplomatik reflekslerini tecrübe etti.Gerek ekonomik saldırılar gerekse değişen siyasi ekosistem çerçevesinde, sahip olduğumuz jeopolitiğin hem avantajlarını hem de zorluklarını hep birlikte gördük, yaşadık.

Dünya siyaseti ve ekonomisi anlamında zor bir yıl olarak öngörülen 2019’un arifesinde Türkiye, kendi siyasi ve ekonomik paradigma değişimini 2018 yılında, tüm zorluklara rağmen başlattı.  Bu kararı MÜSİAD olarak önemsiyor ve her koşulda desteklediğimizi bir kez daha beyan ediyoruz.

Türkiye, bugün gelinen noktada büyük bir sosyal, iktisadi, kültürel ve yönetsel dönüşüm içindedir. Büyük dönüşümler, beraberinde büyük sorumluluklar ve sancılar da getirir. Bu, değişimin doğal bir sonucudur.   Değişim sürecini layığıyla tamamlamamız ve 2023 vizyonuna uygun olarak yeniden yapılanmamız için mücadeleden vazgeçmemeli; zorlukları beraberlik duygusu ve itidal içinde karşılamalıyız. Türkiye bugün, geçmişiyle yüzleşme, tarihi mirasını tanıma-doğru algılama-doğru tahlil etme, özgün medeniyet ayarlarını bulma ve sahiplenme, geçmiş hatalarından dersler çıkarma, gelecek nesillerini doğru kültürel kodlarla yetiştirme ve sosyal savrulmaların önüne geçme noktasında kritik kararların eşiğindedir.   Bizim medeniyetimiz; birbirinden çok farklı sosyal motivasyonlara ve değerlere sahip toplulukların birlikte ne kadar uyumlu yol alabileceğinin dünya üzerindeki nadir örneklerinden biridir.

MÜSİAD olarak AB sürecini önemsiyoruz. Ancak AB yolunda gösterdiğimiz çabanın somut karşılıklarının da ivedilikle hayata geçirilmesi esastır.

Türkiye’nin AB’ye verdiği taahhütleri yerine getirmesinin ötesinde güvenlik, göç, uyuşturucu ile mücadele ve terör gibi kalemlerde de tek taraflı özverinin sürdürülebilirliği masaya yatırılmalıdır.Türkiye, Avrupa Kıtası adına oldukça kritik bir ülkedir. AB’nin de, Türkiye’nin sosyal, kültürel ve siyasi çizgilerine karşı hassasiyetini samimiyet noktasında ortaya koyması en büyük beklentimizdir. Karşılıklı ticaret ve ekonomik işbirliği alanlarındaki asırlık birlikteliğimizin; siyasi, mali ve teknik desteklerle somutlaştırılması gerektiği kanaatindeyiz. Son yaşanan gelişmeler, AB’nin kendi içindeki siyasi kırılganlığını da ortaya koymaktadır. Üyelik hazırlığındaki ülkelere getirilen şartların bir kısmının üye ülkeler nezdinde uygulanmadığını görmek ve AB ülkelerindeki ekonomik dalgalanmalar da ayrıca tedirginlik verici gelişmelerdir.   Gümrük Birliği’nin ısrarla güncellenmeyen yapısı nedeniyle oluşan kayıpların önüne geçmek adına yeni global ekonominin gereklerine uygun düzenlemelerin ve karar mekanizmalarının üzerinde çalışılması gerekmektedir.

2019 yılı ve sonrası, Türkiye için yapısal ve kurumsal dönüşümler yılı olacaktır.

 YEP sonrası açıklanan ilk veriler (büyüme verileri), mevcut global konjonktür içinde kabul edilebilir ve kısmen öngörülen değerlerdi. Yaşanılan tüm olumsuzluklara ve ekonomik saldırılara rağmen YEP ile ortaya konan planın işletildiğini görmek umut vericidir.Reel kesimin siyasi ortam karşısındaki belirgin hassasiyeti, yatırım esnekliğinin ne kadar yüksek olduğunun göstergesidir. Bu durumun iyileştirilmesi gerekir.   Büyük ölçekli firmalarda yaşanan sıkıntıların KOBİ’lerde daha sert hissedildiğini unutmamak gerekir. İstihdam, dış ticaret ve üretimdeki en değerli kozumuz olan KOBİ yapılarında başlayacak olası bir domino etkisi için önlemlerin artırılması gerekir.Her ne kadar düşme trendine giren bir faiz oranından bahsedilse de, mevcut düzeylerin hala yatırım ortamı için ciddi bir risk olduğunu unutmamak gerekir. İvedilikle finansal sektörün mali yapısının ortaya konması ve bankacılık sistemindeki bilanço temizliğinin hayata geçirilmesi gerekir. Kurumlar arası senkronizasyonun ve iletişimin hayati önem kazandığı bir virajda MÜSİAD olarak çağrımız, beraber hareket etme yönündedir.Türkiye’nin çok daha güçlü ve değişimler karşısında daha az esnek bir reel kesim oluşturması esastır. Bu da sermayenin ve sermaye taraflarının konsensüsünden geçmektedir.Devlet yapılanmasındaki kurumsal ve yapısal dönüşümlere toplumun her kesiminden kurum ve kuruluşun eşlik edebilmesi esastır. Dönüşüm sürecini sadece kamudan beklemek, yeterli değildir.Her sektörün kendi yol haritasını iyi belirlemesi ve üretim esaslı bir planlama içine girmesi gerekmektedir.

Paranın değerini korumak ve milli gücün unsuru haline getirmek için üretim alışkanlıklarımızda ciddi değişimler yapmak gerekmektedir. Sektörel rekabet unsurlarımızı ve nitelikli insan gücümüzü yeniden gözden geçirmeliyiz.

Milli ve yerli üretimin desteklenmesi ve ithal girdi alımlarının mümkün mertebe iç piyasa koşullarında ikame edilmesi esastır. Üretim ekonomisinin planlama, pazarlama ve marka stratejileri yeniden oluşturulmalıdır.  Milli para birimi ile ticaretin tüm şartları sağlanarak süreç, tamamlanmalıdır.Dövizi bir yatırım emtiası olarak görme algısından uzaklaşılmalı; alternatif yatırım ve finans modelleri hayata geçirilmelidir.  Yabancı yatırımcının ülkemize gelmesini engelleyen uluslararası yanlış yönlendirmeler önlenmeli; bunun için ayrıca bir yatırım diplomasisi hareketi başlatılmalıdır.Yerelleştirme politikaları, yabancı ve milli yatırımcıyı aynı sahada buluşturmak adına hızlandırılmalıdır.Dijital teknolojilerin mecbur kıldığı sektörel değişimlere hız verilirken, konvansiyonel sektörlerdeki yerleşik uluslararası rekabet gücümüzü de kaybetmememiz gerekir. Bilhassa  tarım-hayvancılık ve madencilik sektörlerindeki yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi esastır.Katma değeri yaratan ana unsurun nitelikli insan gücü olduğu noktasından hareketle eğitimin bir süreç değil, planlı bir düşünce refleksi olmasını sağlamak gerekmektedir. Ayrıca stratejik sektörlere göre planlı işgücü yetiştirme politikasının da yürütülmesi esastır.MÜSİAD olarak yukarıda sıralanan tüm ana ve alt maddelerde çalışmalarımızı devam ettireceğiz. 2023 hedeflerini gerçekleştirmek adına ülkemizin girdiği bu dönüşüm sürecinde devletimizin destekçisi olmaya da devam edeceğiz.