Çin, bu karara anında tepki göstererek ticari anlaşmazlığın tırmanmasının, iki ülke ve dünya halklarının çıkarlarına uygun olmadığını açıkladı.

Çin Ticaret Bakanlığı açıklamasında, ABD'nin ek tarife yoluna gitmesi halinde, Çin'in karşı önlemler almaktan başka seçeneği olmayacağına dikkat çekildi.

Çin'den ABD'ye 2 saat içinde yanıt!

Çin ve ABD'nin açıklamaları kıyaslandığında, iki konu dikkate değer:

Birincisi, ABD'nin açıklamasında değinilen içerikler iki gün önce verdiği mesajla hemen hemen aynı. Açıklamada gümrük vergisinin yükseltilmesinin planlandığı belirtildi. Planlama ifadesi, ABD'nin gelecekte fikrini değiştirme olasılığının da bulunduğu anlamına geliyor.

İkincisi de Çin'in anında cevap vermesi. ABD'nin açıklamasından 2 saat sonra, Çin hemen tepki göstererek tavrını kararlı ve açık bir şekilde ifade etti.

Çin'in kısa ve net açıklaması üç anlam taşıyor: Öncelikle, ABD'nin bu tavrının olumsuz etkisinin, iki ülke halkı ve dünya halklarının çıkarlarına uygun olmadığına işaret edildi; bundan sonra Çin'in tavrı belirtildi, yani Çin bundan derin esef duyuyor; sonra da Çin'in buna karşı önlemler alacağı dile getirildi.

Tam da yeni tur müzakereler öncesinde, taraflardan arka arkaya açıklamalar gelmesi düşündürücü. ABD'nin Çin heyeti üzerinde baskı kurma amacı son derece aşikar. Çin tarafının hızlı bir cevap vererek sakin bir tavır göstermesi, Çin'in çoktandır bu ihtimale hazırlıklı olduğunu gösteriyor, aynı zamanda Çin'in bu konuda en başından beri izlediği ilkesel tutumu, yani "müzakere kapısı her zaman açıktır, ancak ticaret savaşından çekinmeyeceğiz" duruşunu yansıtıyor.

Artık gelinen noktada bir taraftan müzakere masasında kalmak diğer yandan ticaret sürtüşmesine devam etmek, Çin-ABD ilişkilerinde yeni bir norm haline gelmek üzere.

Geçen yılın Şubat ayından bu yana, Çin ile ABD arasındaki müzakerelerde belli ilerlemeler kaydedildi. Bu kez ABD daha müzakere başlamadan, aniden ek tarife kartını masaya çıkardı. Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün söylediği gibi, buna benzer durumlar daha önce de ortaya çıkmıştı. Çin tarafı artık ABD'nin bu değişken tavrına şaşırmamayı öğrendi.

Aslında ABD, ek tarife planını açıklarken, iki tarafın tarihi bir anlaşmaya varma fırsatına sahip olduğunu, anlaşmaya varılmasından sonra iki ülke liderlerinin görüşmesine hazırlık yapmaya başladığını belirtti. Bu çelişkili davranışın arkasında, Çin ve ABD'nin ekonomik ve ticari sürtüşmeye çözüm getiren hem müzakere hem de ticari sürtüşmeye devam etme yöntemiyle fikir ayrılıklarını azaltmaya ve mutabakatları artırmaya çalışması var.

Bu bağlamda, ticaret görüşmelerinde Çin'in baş müzakerecisi rolünü üstlenen Başbakan Yardımcısı Liu He 9-10 Mayıs günlerindeki 11. tur görüşmeler için ABD'ye gitme kararı aldı. Bunun nedeni Çin'in çekinmesi veya taviz vermek zorunda kalması değil. Çin, bir yanda müzakerenin diğer yanda anlaşmazlığın bulunduğu Çin-ABD ekonomik ve ticari sürtüşmesinde bu yeni norma alıştı.

Çin, anlık bir olaydan etkilenmeden daha üst düzey müzakere sürecinin genel yönünü kavrayacak olgunlukta. Müzakere yoluyla anlaşmazlıkların çözümü, öteden beri Çin'in tutumudur.

Çin ve ABD arasındaki ticaret görüşmelerinin 10 turu geride kaldı. İki taraf, ticaret alımları, yapısal reformlar ve uygulama mekanizmasında bazı somut ilerlemeleri kaydetti. Bu ilerlemeler kolay kazanılmadığı için daha önem verilmesi gerekiyor. Ancak aynı zamanda tartışılacak meseleler de halen mevcut.

Bu nedenle 10. tur görüşmeler sona erdiğinde, Çin ve ABD bu hafta Washington'da 11. tur görüşmeleri sürdürmeyi kararlaştırdı.

ABD'nin bu görüşmeler üzerinde büyük bir belirsizlik yaratmasına rağmen Çin bundan etkilenmedi.

Çin heyetinin planlandığı gibi ABD'ye gidip müzakereleri sürdürmesi, hem müzakere ruhuna hem de geçen 16 ayda elde edilen kazanımlara bir saygı göstergesidir.

Çin halkı inatçılıkla değil, rasyonellikle iş yapar.

Çin ve ABD'nin ekonomik gelişme seviyeleri farklı, ekonomik yapıları ve ekonomik sistemleri de farklıdır. İki taraf arasında ekonomik ve ticari anlaşmazlıklar olması normaldir. Müzakere sürecinde ortaya çıkan dalgalanmalar da tahmin edilebilir.

Mevcut durumda, ABD tarifeleri artırabileceğini ilan etti. Bu, ABD'nin sabırsızlığı gösteriyor.

ABD, ek tarifelerin bedelini Çin'in ödediğini iddia etse de, ABD'li milletvekilleri bu söyleme katılmıyor.

Cumhuriyetçi Senatör James Lankford, Amerikan ithalatçılarının hükümete 16 milyar dolardan fazla vergi tarifesi ödediğini kaydederek, tarifeyi üstlenenlerin Çinli ihracatçılar olmadığını, aksine Amerikan şirketleri olduğunu vurguladı.

ABD ile kıyaslandığında, Çin iki taraf arasındaki uzun vadeli ve karmaşık ticari ve ekonomik sorunların doğasını daha iyi anlıyor.

Geçmiş deneyimlere bakarak söylenebilir ki, baskı siyaseti hiçbir sorunu çözemez. Nihayetinde müzakere masasına dönülmelidir. Üstelik ne kadar anlaşmazlık varsa o kadar yüz yüze iletişim kurulmalıdır.

Daha önemlisi, Çin'in öteden beri sorumlu bir ülke olması. Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, küresel stratejik istikrarı ilgilendiren büyük devletler arası ilişkilere değinirken, Çin ve ABD'nin dünya barışı ve istikrarını koruma, küresel kalkınma ve refahı ilerletme konularında geniş kapsamlı ortak çıkarları bulunduğunu ve her iki ülkenin de büyük sorumluluk üstlenmesi gerektiğini defalarca vurgulamıştı.

Çin ile ABD arasında bir yıldan fazla süredir devam eden ticari sürtüşme sadece iki ülkenin çıkarlarını zedelemekle kalmayıp aynı zamanda dünya ekonomisini etkiledi. Uluslararası Para Fonu (IMF) kısa süre önce yayınlanan Küresel Ekonomik Görünüm raporunda, dünya ekonomisinin büyüme beklentisini yüzde 0,2 ve yüzde 0,1 oranında aşağıya çekerek yüzde 3,5 ve 3,6 olarak belirledi.

Anlaşma dünyaya fayda sağlar, anlaşmazlık olumsuz etkiler

Çin ile ABD arasındaki ticaret müzakerelerinden dünyaya gönderilen her mesaj iki ülkedeki ve dünyadaki borsalara yansıyor, olumsuz mesajlar verildiğinde borsalarda dalgalanma görülüyor. Bu, Çin ve ABD'nin el sıkışması halinde dünyanın da bundan yararlanacağı, ancak müzakerenin çıkmaza girmesi durumunda dünyanın da olumsuz etkileneceği gerçeğini kanıtlıyor.

ABD'nin ek vergi tehditlerine rağmen, Çin heyeti ABD'ye hareket etti. Bu, Çin hükümetinin iki ülke halklarına ve dünya halklarına karşı olan sorumluluğunun farkında olduğunu ve küresel ekonominin toparlanması için çaba harcadığını gösteriyor.

Gelgelelim, Çin ile ABD arasında ekonomi ve ticaret müzakerelerinde 11. turun yarın başlaması bekleniyor. Çin tarafı, müzakerelerin normal rotaya oturması için eskiden olduğu gibi elinden geleni yapıp samimiyetini gösterecek. Ancak müzakereler iki taraflı olduğu için, ABD'nin de aynı yönde ilerlemesi şart. Ancak bu sayede anlaşmazlıklar kontrol altına alınabilir, işbirliği genişletilebilir.

ABD'nin de artık çok iyi bildiği gibi, Çin tarafının kırmızı çizgisi nettir: Çin ticaret savaşına girmek istemiyor, ancak bu tür gerilimlerden de asla çekinmiyor ve gerektiğinde en uygun karşılığı vermekte tereddüt etmiyor.

Çin, anlaşmazlıkların giderilmesi için işbirliğini geliştirme niyetinde, ancak işbirliği için asgari sınır olarak ulusal çekirdek çıkarlardan ve halkın temel çıkarlardan taviz vermez.

Çin'in dayanma gücü arttı

İki gün sürecek yeni müzakerelerden ne sonuç çıkarsa çıksın, Çin tarafı her çeşit olasılığı sağduyuyla karşılayacak, kendi işlerini iyi şekilde yürütmeye ve kendi yolunu izlemeye devam edecek.

Geçen 16 ayda Çin ekonomisi, Çin toplumu ve halkın psikolojisi, ABD tarafının sürekli tırmandırdığı ek vergi savaşında sınamaların üstesinden geldi. Çin'in baskılara dayanma gücü arttı. Bu sürede Çin'e olumlu mesajlar da geldi. Çin'in baskılara direnme gücü ve özgüveni tartışılmaz. Çin daha geniş kapsamlı reform ve daha seviyeli dışa açılmayla daha yüksek kaliteli kalkınma gerçekleştirecek, dünyaya daha fazla kalkınma fırsatları sunacaktır.

Çin Uluslararası Radyosu