Dünyanın en büyük savunma sektörüne sahip olan ABD'de Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) girilen tüm savaşlarda yükselmesi, savaşların ülke ekonomisini kötüleştirmek yerine canlandırdığına işaret ediyor. Savaşlar genelde ülkeleri ekonomik çöküşe sürüklerken, ABD'nin neredeyse girdiği tüm savaşlardan büyüyerek çıkması, dikkat çekici bir istisna oluşturuyor. AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, son 115 yılın sadece 31'ini savaşsız geçiren ABD'de reel GSYH hemen her savaşta kayda değer şekilde yükseldi. ABD'nin 1917 yılında girdiği Birinci Dünya Savaşı'nda (1914-1918) ülkenin reel GSYH'si savaş süresince yüzde 13,2 ve savaşılan bir yıl boyunca yüzde 9 artarken, diğer ülkelerin ekonomileri derin bir durgunluğa sürüklendi. Söz konusu dönemde Fransa, Avusturya ve Almanya'nın ekonomileri, sırasıyla yaklaşık yüzde 36, yüzde 26,7 ve yüzde 18 daraldı. 

İkinci Dünya Savaşı (1939-1945) ABD ekonomisini ilkinden daha fazla canlandırarak, en parlak dönemlerinden birini yaşamasını sağladı. GSYH, ülke 1941'de savaşa girmeden önce, 1939 ve 1940 yıllarında sırasıyla yüzde 8 ve yüzde 8,8 artarken, büyüme savaşa girildiği 1941 yılında yüzde 17,7, 1942'de 18,9, 1943'de yüzde 17 gibi oldukça yüksek oranlara ulaştı. Savaşın sonlarına yaklaşırken hız kesen ABD ekonomisi, 1944'de 0,7 genişlerken, 1945'de ise yüzde 1 daraldı. Bu rakamlara göre, 1939-1945 döneminde ilişkin ortalama büyüme oranı yüzde 11'in üstüne çıkarken, GSYH'nin savaşı takip eden dört yılın üçünde daralmaya devam etmesi dikkati çekti.

Durgunluk Kore Savaşı'yla sona erdi
ABD ekonomisi, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından yaşadığı durgunluk sürecini 1950-1953 yılları arasında gerçekleşen Kore Savaşı ile geride bıraktı. 1949'da yüzde 0,5 daralan GSYH, 1950'de yüzde 8,7, 1951'de yüzde 8,1,1952'de yüzde 4,1 ve savaşın sona erdiği 1953'de yüzde 4,7 yükseldi.  Savaşın sona ermesinin ardından 1954'de yüzde 0,6 daralan ekonomi, 1955'de başlayan Vietnam Savaşı ile yeniden büyüme dönemine girdi.  ABD, sınırlarından yaklaşık 19 bin kilometre uzakta yaşanan bu savaşa resmi olarak 1965'e kadar girmese de 1954'ten beri Güney Vietnam'a maddi yardım ve askeri malzeme sağlıyordu.  GSYH, ABD'nin savaşta pasif olarak yer aldığı 10 yıl süresince ortalama yüzde 3,9 artarken, bu oranın ülkenin aktif olarak savaşmaya başladığı 1965'den 1973'e kadar yılda ortalama yüzde 4,2'ye çıktı. Vietnam'dan yenilgiyle ayrılan ABD, daha sonraki yıllarda Zaire, Greneda, Panama, Haiti ve Somali gibi bölgelerde yaşanan savaşların yanı sıra Orta Doğu'daki İran-Irak Savaşı (1987-1988) ve Körfez Savaşı'na (1990-1991) da dahil oldu. ABD askerleri, ayrıca NATO ve Birleşmiş Milletler kuvvetleriyle birlikte Bosna ve Kosova savaşlarında da yer aldı. 

Ülke ekonomisi adı geçen savaş dönemlerinde de büyümeye devam ederek, savaşların ABD'yi kalkındırdığı tezini destekledi.

Büyüme, iki ayrı savaştayken bile devam etti
ABD tarihinin en uzun süren savaşlarından olan Afganistan Savaşı'na, 11 Eylül saldırılarının ardından El-Kaide'nin kökünü kazımak amacıyla Ekim 2001'de girdi. Yaklaşık 13 yıl süren savaş, ABD'nin Usame Bin Ladin'i ele geçirmesini takiben 28 Aralık 2014'de sona erdi. Ülke, buna ilaveten, 2003 yılında Saddam Hüseyin rejiminin kitle imha silahlarına sahip olduğu gerekçesiyle Irak Savaşı'nı başlattı. Bu savaş, resmi olarak 2011'de bitirilse de ABD'nin belki de hiçbir zaman içinden çıkamayacağı bir bataklık yarattı. Buna karşın, dünyanın en büyük ekonomisi söz konusu savaşlar süresince, küresel finansal krizin yaşandığı 2008 ve 2009 yılları hariç büyümeyi sürdürürdü. 

ABD savaşırken büyümeyi nasıl başardı?
ABD ekonomisinin girilen tüm önemli savaşlarda çökmek yerine daha hızlı büyümesinde en büyük rolü kuşkusuz savaşların ülke sınırlarından binlerce kilometre uzakta yaşanmasıoynadı. Çatışmaların Amerika sınırları içinde yer almaması, nüfus kaybını büyük ölçüde sınırlarken, üretim ve altyapı tesislerinin zarar görmesini de önledi. Daha önemlisi, savaş dönemlerinde taraflara uçaktan tanka, silahtan çelik yeleğe kadar her türlü askeri teçhizat ve mühimmatı sağlayan ABD'nin savunma sanayi, bu sayede devasa bir büyüklüğe ulaşarak, ekonominin kalkınmasına katkı sağladı. Bugün dünyanın en büyük savunma sanayisine sahip olan ABD, askeri harcamalara kendisini takip eden 14 ülkenin toplamından daha büyük bir bütçe ayırıyor. Savunma sektörü, ayrıca yaklaşık 3,5 milyon Amerikalıya istihdam sağlaması ve maden, enerji ve teknoloji gibi endüstriler ile direkt bağlarının bulunması nedeniyle ülke ekonomisi için büyük önem teşkil ediyor.

Savaşlar, ABD ekonomisinin lokomotifi mi?
Öte yandan, savunma sektörünün ülke ekonomisinde bu kadar büyük bir öneme sahip olması, "Savaşlar, ABD ekonomisinin lokomotifi mi?" ya da "ABD büyümeyi sürdürebilmek için yeni savaşlara muhtaç mı" gibi soruları da beraberinde getirirken, Irak savaşına gerekçe gösterilen nükleer başlıkların hiçbir zaman bulunamamış olması, El-kaide ve DAEŞ'in elindeki silahların çoğunun ABD yapımı olması ve ülkede "savaş lobisi" adında bir çıkar grubunun bulunması, bu sorulara "evet" cevabını verenlerin en güçlü argümanlarını oluşturuyor.  Bununla birlikte, ekonominin savaşlarla beslendiğine işaret eden GSYH verileri de ülkenin dünyanın dört bir yanında savaşlara girişmesinde ekonomik nedenlerin de etkili olabileceğine işaret ediyor.