İletişim sektöründeki yenilikler, internetin yayınlaşması gibi uygulamalar, internet üzerinden yapılan alışveriş ve hayatı kolaylaştıran modern iletişim araçlarıyla her gün yüzlerce insanımız dolandırılıyor.
Bugüne kadar yapılan organize dolandırıcılık yoluyla yüz milyarlarca lira vatandaşın cebinden ve banka hesaplarından çalındı. En son ocak ayının son haftasında İstanbul’da 34 kişinin çalıştığı çağrı merkezi kullanılarak “Sigorta poliçe yenileme” adıyla 30 milyon TL’lik bir vurgun yapıldı.
TC yasalarında dolandırıcılık suçlarına verilen cezalar caydırıcı değil. Bugünlerde özellikle otomobil, konut, sigorta sektörlerinde elektronik yolla banka hesaplarını boşaltma gibi büyük ve organize suçlar dolayısıyla vatandaşlar büyük mağduriyetler yaşıyor.
Bu suçun çığ gibi büyümesi ve on binlerce vatandaşın dolandırıcıların ağına düşmesinde, özellikle AVM’lerden yapılan alışverişlerde, zincir mağazalardaki indirim kartları, üyelik vs. gibi uygulamalar yoluyla vatandaşların tüm kimlik bilgileri toplanıyor ve bunlar bir merkezden birilerine gizlice satılıyor.
Bugüne kadar en yaygın dolandırıcılık faaliyetleri kişisel olarak gerçekleştiği için hepsi poliste adi bir suç olayı gibi algılanıyordu. En bilinir dolandırıcılık yöntemi kendini polis, hâkim, savcı diye tanıtan çete üyelerinin, “Bankadaki hesabınızda terör örgütüne para aktarılmış”, diye başlayan cümlelerle devam eden telefon hipnotizması sonucu insanların şahsi hesaplarındaki paralar dolandırıcıların eline geçiyordu.
İnternetin giderek yaygınlaşmasıyla en büyük “suç ağı“ online üzerinden gerçekleştirilmeye başlandı. İnsanların özel bilgileri kopyalanarak banka hesaplarına girilip boşaltılması artık günlük olaylar zinciri içinde olağan görülmeye başlandı. Eğer bunlara dur diyecek ağır cezalar verilmezse insanların can ve mal güvenlikleri korunamaz hale gelecek gibi.

En büyük vurgun gayrimenkulde
Ülkemizde en çok dolandırıcılık, medya üzerinden yapılan reklamlarla gerçekleştiriliyor. Çivi dahi çakılmayan arsalar üzerine yapılan proje resimleriyle ve doğrudan satış yöntemleri kullananlar bazı televizyon kanallarında saatlik kiralama yöntemiyle olmayan evleri, devre mülkleri ve arsalar satışa sunuluyor. Binlerce kişi bu yolla mağdur ediliyor. “Caprice Gold” ve Caprice Maldivler” projeleriyle yüzlerce kişiye devre mülk satan Jet Fadıl lakaplı Fadıl Akgündüz, geçtiğimiz günlerde mağdurların şikayetleri ve açtıkları davalar dolayısıyla tutuklandı. Akgündüz’ün bu yolla milyarlarca dolarlık bir servetin sahibi olduğu iddia ediliyor. Savcının hazırladığı dava dilekçesinde Akgündüz için 2 bin 443 yıl hapis cezası isteniyor. Akgündüz, 90’ların sonunda Almanya’da gurbetçi vatandaşlarımızdan 700 milyon mark civarında para toplayıp madur ettiği gerekçesiyle tutuklanmış ve bir süre hapis yattıktan sonra serbest bırakılmıştı.
Yine bazı TV kanallarında emlak gayrimenkul, vs. adı altında yapılan yayınlar dolayısıyla çivi dahi çakılmayan projeler bitmiş gibi gösterilerek yanıltıcı reklamlarla vatandaşa cazip gelen fiyatlar üzerinden hayali tapular satılmak suretiyle çok sayıda insan mağdur edilmiş. Bu konuda proje sahipleri hakkında Avrupa’da ve Türkiye’de açılmış yüzlerce dava var. Özellikle uydu kanalları üzerinden yapılan bu yayınların kontrol ve denetim altına alınmasında geç kalınmış gözüküyor. Proje üzerinden ev satışları İstanbul gibi büyük şehirlerde bazı uyanıklar tarafından büyük vurguna dönüşebiliyor. Bakanlığın bir an önce tedbir alması gerekiyor.
Son zamanlar böyle büyük vurgunlar yaşanırken en Ataköy sahili başta olmak üzere İstanbul’da kupon arazi denilen bölgelerdeki konut fiyatları dikkat çekici. Ataköy sahilinde 50 metrekare 1+1 konutun 1 milyon 300 bin avroya satılması dikkat çeken hususlardan.

Ballı dolandırıcılık
Yine son yıllarda TV kanallarını kullanarak “ballı dolandırıcılık” yoluyla birçok insan bal alıyorum diyerek sahte ballara veya kimyasal karışımlara milyonlarca lira para ödedi. Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’nın girişimleriyle bal vurgunu engellendi. Ancak yine de piyasada tonlarca sahte bal muhtelif yollarla vatandaşa yutturuluyor.

Vatandaş en çok hangi yöntemlerle dolandırılıyor?
Özellikle emekli ve yaşlılar kendilerini polis, hakim savcı olarak tanıtan dolandırıcıların kurbanı oluyor. Bu yolla Türkiye’nin en ünlü profesörleri hatta ceza hakimi bile dolandırıldı.
Diğer bir dolandırıcılık yöntemi ise internet üzerinden Bankalardan gönderilmiş gibi gösterilen maillerle dolandırıcılık gerçekleştiriliyor. İnternet üzerinden bir başka dolandırıcılık yöntemi ise “yüksek fatura” iddiasıyla gönderilen maillerle bilgiler çalınabiliyor.
Emniyet yetkilileri, internetten alışverişin artmasıyla dolandırıcılık şikayetlerinde artış olduğunu belirterek, şikayetlerin başında, kimlik ve kart bilgilerinin çalınması ile sipariş verilen ürün yerine, alakasız ürünlerin gönderilmesinin yer aldığını kaydediyor.
En çok kullanılan bir başka yöntem ise Tüketici Hakem Heyetleri adına yapılan dolandırıcılık faaliyeti. bu konuda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı yaptığı açıklamada telefonla aranarak, “Hakem heyetinizdeki başvurunuz sonuçlandı, kredi kartı bilgilerinizi ya da kimlik bilgilerinizi verdiğiniz takdirde hesabınıza paranız yatırılacaktır” şeklindeki vaatlerle insanların dolandırılmaya çalışıldığının açıkladı. Dini duyguların istismarıyla yapılan dolandırıcılıkta ise kurban pazarlarında dolandırıcıların türediği; bir hayvanı üç, dört kişiye sattığı görülüyor. En sık başvurulan dolandırıcılık yöntemlerinden biri de orta yaş üzeri insanlara yurt dışından evlenme teklifi gibi yapılıp, getirilen kadınların dini nikahla yaşamaya başladıktan bir süre sonra vatandaşın parasını ve değerli eşyalarını alarak kayıplara karışması. Yurt dışından yapılan en önemli dolandırıcılık türü ise +393 ile başlayan numara ile cevapsız çağrı bırakan kişi ya da kişiler merak uyandırarak kendilerinin aranmasını sağlıyorlar. Vatandaşımızda bu numaraya “arayan kim acaba?” diyerek geri dönüyor. Karşınıza çıkan ve çeşitli dillerde konuşan robot ile yaptığınız görüşmenin dakikası 50 dolar, yani 90 lira civarında. Yine cep telefonlarıyla bazı firmalar adına “ödül kazandınız” diyerek ödülü almak için şu kadar para gönderin talimatına uyanların dolandırılması. Son yıllarda en çok rastlanan dolandırıcılık faaliyetlerinden biri de; sürekli farklı yerlerde lüks otomobil galerileri açıp dolandırıcılık yapan çete. Çete 10 milyon TL’lik vurgun yapmış. Bu yöntem daha çok noterlerin kapanma saatine denk getirilerek; Noter kapanmak üzereyken aracın satışını alıp hesaba mesela 177 bin 500 yerine bin 750 TL yatırıyor. “Yanlışlık oldu. Yarın düzeltiriz” deyip kayıplara karışan çete üyelerinin suçüstü yakalanması aylar sürüyor. Özel düzenekle taksimetreye müdahale ettiği öne sürülen taksicilerde sık sık müşterileri dolandırıyor. Taksiciler 50 lira veren turistleri “5 lira verdiniz.” diyerek dolandırıcılık yapıyor. Bu konuda da her gün emniyete şikayetler yapılıyor.
Bir diğer yöntem ise dolandırıcıların yola cüzdan atıp gözlerine kestirdikleri insanları, buldukları cüzdandaki paraları paylaşmak istediklerine inandırıp ardından dolandırmaları. Örnekler anlatılmakla bitmiyor. Cezalarının yeterli olmayışı nedeniyle son yıllarda dolandırıcılık suçu çığ gibi büyüdü. Bir de Türkiye’de bankacıların soygunları var. Kredi kartından tutun da elektrik, su faturalarına kadar bankalara bağlanan müşterilerden alınan 50’ye yakın usulsüz ödeme harç ve diğer paraları... Bankalar bu kazançlarını bire 5 katlıyor. Banka müşterilerinden hesap kesim ücretinden defter işlemeye kadar alınan o kadar çok haksız kazanç var ki mücadele için tüketici derneklerinin mesaisi yetmiyor. Telefon, su ve elektrik faturalarında yapılan dolandırıcılığı artık yazmaya gerek görmüyorum. Çünkü onlar artık olağan hale geldi…
“Yeni Türkiye” sloganıyla yola çıkan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun toplumda huzur, barış ve refahın sağlanması için yaptığı çalışmalarda önceliği dolandırıcılık olaylarının sonlanması için alınacak hukuki tedbirlere vermesini umuyorum.