Askeri alanda olmasa bile, ekonomik alanda üçüncü dünya savaşını yaşadığımız gerçeğini, kimse gizleyemez. Bu öyle bir savaş ki bu savaşın adı; “para ve güç”. Para ve güç aslında, bir amaç değil, “araç”. Esas hedef ise tek dünya düzeni, tek devlet, tek para, tek insan prototipidir ya da diğer bir deyişle, beyinleri ele geçirilmiş, yarı insan, yarı robotik bir “tip.” Ben buna Türkçe adıyla İnrob, İngilizce adıyla Humrob diyorum. Kısacası dijital beyin yıkama ve sembollerle insanlığı devşirmek. Bugün insanlığın evrildiği Sanayi 4.0 Devrimi, esasen “dijital çağ”ın ta kendisidir. Sanayi 5.0 ise “akıllı süper toplumların” var olduğu yeni bir düzen olacak. Akıllı süper toplumlar da İnrob’lardan oluşacak. Tarih Çağları’na baktığımızda İnsanoğlu/ kızı; 15 bin yıl önce Taş Devrini yaşadı. Ardından 5 bin yıl kadar da Maden Devrini. Sonrasında sırasıyla; 3.500 yıl İlkçağı, 1.000 yıl Ortaçağı, 350 yıl Yeniçağı, son 250 yıldır ise Yakınçağı yaşadı. Bugün ise; Bilgi Çağı, Uzay çağı, İnternet Çağı gibi kavramlarla yeni bir çağ yaşıyoruz. Bu öyle bir zaman ki binlerce yılda oluşan çağlar, bugün on yıllara sığmak zorunda kalıyor. Örneğin şu anda 90 yaşında olan bir insan; İkinci ve Üçüncü Sanayi Devrimlerini yaşadı. Dördüncüsünü ise görmüş oldu. Aynı şekilde, İnternet, Uzay Çağı’nı da yaşamış oldu. Hali hazırda; bilgi ötesi toplumlar, nesnelerin interneti, siber savaşlar/ güvenlik, robotlar, karmaşık algoritmalar, blok zinciri gibi pek çok türetilmiş, kelime ve kavramları da görmüş oldu. Kısacası; bir insan ömrüne, üç farklı çağ sığdı. Peki, nedir bu insan aklının ötesindeki çağ değişimleri ve bu dönüşümün paradigması? İşin ana felsefesine gitmek için, tarihin diyalektiğine ihtiyaç duyarız. Ancak bu öğrenmeyi de sadece evangelistlerin ve küresel güçlerin, oyun içinde oyun oynadığını söyleyip, ötesini, derin analizlere bırakarak, makaleye devam edelim. Bugün, yüz milyarlarca Dolar ciro yapan dev şirketler, Hazine Bonosu/Devlet Tahvili çıkarıp uluslararası piyasalara satan devletler, kıymetli madenlerin oluşturduğu emtia borsaları, merkez bankaları tarafından basılan paralar ve en nihayetinde; dünya ekonomisine hakim olan Dolar, Euro, Sterlin, Ortadoğu’da savaşları tetikleyen PetroDolar. Bu olağanüstü döngü, yıllar içinde dünyada 500 Trilyon Dolar birikime neden oldu. İşte bu paralar, dakikada 1,5 Trilyon Dolar gibi devasa bir süratle, borsadan borsaya dolaşırken, farklı türevdeki fi nansal enstrümanlarla, trade programlarına sokulup, bu havuzdan paralar doğrulurken, şimdi aynı işlemler, 4.0/5.0 Sanayi Devrimi’ne uygun bir kabuk değişimi yaşıyor. Aynı şekilde ABD, 2008’den beri yaşanan ekonomik buhranın yarattığı travmayı, kripto paralar üzerinden, gerçek dolarları ABD’ye geri çağırmak için de kullanıyor. ABD’de yaşanan ve zincirleme olarak tüm dünyayı etkisine alan 2008 küresel krizini herkes hatırlar. O yıllarda yazmış olduğum tüm makalelerde, 2008 kriziyle alakalı şunları söylemiştim: “Bu yapay bir krizdir, yenidünya düzeninden, yepyeni dünya düzenine geçişin disipline edilmesi.” ABD’de yaşanan ve balon ekonomisi de denilen sistemle, nakit 100 Dolar, kaldıraç sistemiyle döndürülerek (rollover) 10 bin Dolarlara kadar çıkarılıyor. Aslında gerçek paranın değeri 100 Dolar, şişirilen (balon) para ise 10 bin dolar. (Konuyla alakalı derin analizi Para Oyunları isimli makalemde bulabilirsiniz) 2008 ABD ekonomik krizini en iyi anlatan fi lmlerden biri de “The Wolf of Wall Street (Para Avcısı)”. İşte bu sanal ekonomi, boyut değiştirerek evrilmekte, kripto paralara doğru yön değiştiriyor.

BİTCOİN İLE BAŞLAYAN KRİPTO PARALAR

Geçmişi 2012’lere dayanan, bilişim ve teknoloji dünyasının en çığır açan versiyonu hiç şüphesiz, Blok Zinciri (Blockchain)’ dir. Bu algoritmanın en önemli özelliği ise “devletler dahil, kimsenin kontrolünde olmayan ve hiçbir aracının olmadığı bir sistem” olması. Üstelik yeni sistemde saniyeler, saliseler değil, mikronlarla ölçülen zaman hızından bahsediyoruz. Kimliksiz para da diyeceğimiz bu yeni bir para birimi veya kavramı elbette bir saadet zinciri değil ancak kontrolsüz ve aracısız olması, devletlerin hükümranlık haklarından en önemlisi olan para basma tekelini elinden alıyor olması, ciddi sorunlar yaşanmasına neden olacak. Trade programlarını aşan bu sistemin olası piyasa dalgalanmaları veya siber saldırılar karşısındaki dayanıklılığı nasıl test edilecek? Bu testler yapılırken, mevcut sistem içine giren kaç kişi, bu işten maddi ve manevi zarar görecek? Bu ve benzeri soruları çoğaltmak mümkün. Bitcoin ve bunun benzeri paralar, şimdiden pek çok soruyu ve sorunu da beraberinde getiriyor. Hukuki, ekonomik, sosyal hatta kültürel boyutlarının nasıl olacağı ve ne tür sosyal değişimlere, paradokslara yol açacağını şimdiden kestirmek güç görünüyor. Hali hazırda, 1512 adet sanal para biriminin oluşturduğu, 454 Milyar Dolarlık bir pazar mevcut. Siz bu makaleyi okurken, kripto para şirketlerinin sayısı artarken, pazarın büyüklüğü de 500 milyar doları geçecek.

KRİPTO PARALAR SANALDAN GERÇEĞE NASIL DÖNER?

Kripto paraların sanal alemde sürekli ve aklı zorlayan bir şekilde yükselmesine karşın, bu yeni nesil paraların, somut gerçeğe dönüştürecek yegane kavram ise; emtia karşılığı. Blockchain ekosistemi içinde, ortaya çıkan her sanal para şirketinin, paydaşlarına, altın, petrol, diğer değerli madenler gibi emtia değeri olan, somut garantiler göstermesi durumunda; nispeten kontrol edilebilir, yeni bir para kavramı, gerçekçi olacak. Aynı şekilde, bugün var olan döviz kurları sistemi benzeri, “Blockchain Kur Sistemi” de devreye sokulmalı. Zaten dünyayı yöneten üst akıl, Blockchain üzerinden, merkez bankalarının elindeki döviz rezervlerini sisteme sokmaya zorlamakta ve şekilde para basma tekelini de tümüyle yok etme amacında. İşte bu karmaşık ve kaotik sistemin, matematiksel formülünü ve algoritmasını, yine süper beyinler yapacak. Türkiye olarak, dünyadaki dönüşümü kaçırma lüksümüz yok. Endüstri 4.0 ve 5.0’a gidişi kimse durduramaz, ancak ayak uydurmak ve yakalamak, bizim elimizde. Geleceğe yatırım, bugünden başlar. Bunun içinde eğitim sistemi, yeniden ele alınmalı ve teknoloji odaklı eğitim kurgulanmalı. Zira eğitim, insanlığın yaratılışı ile başlayan ve hiç eskimeyecek olan yegane meslek. E