Sürekli çeşitli konularda karar alarak yaşıyoruz. Bireysel konular, ailevi konular ve iş konuları. Bireysel konularda aldığımız karar sadece bizi bağlıyor gibi olsa da yine de, bir çok kişi etkileniyor.

Bazen en iyi kararı aldığımızı düşünüyoruz ama iş ortamında tepkiler gelmeye başlayınca ya kararı gözden geçiriyor ya da “dediğim dedik” diyoruz veya kararın doğruluğundan eminsek sabırla bekliyor, negatif söylemleri ikna etmeye çalışıyoruz.

Yöneticiler için karar almak çok daha fazla önem taşıyor. Yönetici, aldığı kararlarla sadece kendi bölümünü, işletmesini, sektörünü değil, ülkesini ve hatta dünyayı etkileyebiliyor. Belki kararı alırken çarpan etkilerinin detayını çok düşünmüyor, “bazı çarpan etkiler illaki olacak” diye kestirmeden düşünüyor ama alınan karar yöneticinin konumuna göre onlarca, yüzlerce kişiyi ilgilendiriyor, hayatını etkiliyor.  

KARARLARIN ÇARPAN ETKİLERİ

Yönetici olmak zaten büyük bir sorumluluk. Doğru kararı almak, kararı uygulamak, uygulanmasını sağlamak ve kontrol etmek ise başlı başına ayrı bir konu. Yöneticiler gün içinde birikim ve tecrübeleriyle kolayca verdiği kararların çarpan etkilerini 360 derece düşünmek zorunda.

Ekonomi veya siyaset konusunda, kamu veya özel sektörde, üst düzey yönetici veya ara kademe yöneticilerde hiç fark etmez. Herkes kararlarından sorumlu.

Hatta sizden önceki yöneticinin aldığı kararlardan ve uygulamalardan da sorumlu tutulabilirsiniz. Çünkü o görevi mevcut durumla birlikte kabul edip daha iyi duruma getirmek için üstleniyorsunuz. Ekonominin dalgalı olduğu dönemlerde yatırım kararlarına devam edenler de var, konkordato ilan eden de. Biri çalışanlarını, sektörünü motive edip katma değer yaratıyor diğeri tam tersi.

KARARINIZ BAŞKALARININ HAYATINI DEĞİŞTİRİYOR

Çalışanlar sizin yöneticilik kabiliyetinize inanarak kurumunuzda işe başlıyor, gösterdiğiniz hedefe inanıyor ve kendilerince çeşitli konulara maddi manevi yatırım yapıyorlar. İş ve işletme ile ilgili aldığınız karar bir anda insanları kaygıya veya yeni umutlara sürüklüyor.

Siz çalışanlarınızın yerinde olsanız hangi duyguyu yaşamak istersiniz? Sanırım pozitif duyguları yaşama isteği ağır basar. Ama aldığınız bir karar ile çalışanları, yakın çevresini, alışveriş ettiği marketi vs. dalga dalga umutsuzluğa sürüklüyorsunuz.

Her birimiz işlerimizde aldığımız karar ile dolaylı veya dolaysız ülkenin gidişatını belirliyoruz aslında. Beğendiğimiz bir durum olursa bizim kararımız, beğenmediğimiz bir durum olursa başkasının kararı olarak görüp yola devam ediyoruz ama geride mutluluk veya hayal kırıklıkları, toplumsal etkiler  bırakarak.

Şirketinizin bir danışman ile çalışıp çalışmama, teknolojiye yatırım yapıp yapmama, yeni bir pazara girme veya yeni bir ürün üretme, yeni bir personel alma kararı şirketinizin, sektörünüzün geleceğini etkileyebilir. Hatta bir personele izin verip vermeme, iş güvenliği konusunda gerekli iş ve işlemleri yapıp yapmama gibi daha küçük ve sıradan görünen kararlar bile etkili olabilir. Bir çok orta düzey işletme yöneticisi böyle bir karar ile onlarca kişiyi etkileyebileceğinin ne kadar farkında?

Her kararın gördüğünüz ve görmediğiniz çarpan etkileri var. Yöneticilik bütün bu çarpan etkilerini düşünüp hesaplayarak sorumluluğu alıp en doğrusunu yapma sanatı değil mi? Kaç kişi böyle davranabiliyor sizce? Bugün ülke olarak çektiğimiz sıkıntılarda her birimizin aldığı kararların etkisi var mı?

Sözün özü, küçük veya büyük karar yoktur. Hepimiz yaptığımız işlerde ve bulunduğumuz pozisyonlarda aldığımız kararların çarpan etkilerini ve detayları düşünüp hareket etmek zorundayız. Her birimiz nerede ve ne yapıyor olursak olalım bütünü tamamlayan bir pazıl parçasıyız.