Birleşik Krallık‘ta 23 Haziran tarihinde yapılan referandumda, halkın yüzde 52’si Avrupa Birliği’nden ayrılalım, yüzde 48’i AB’de kalalım yönünde oy kullandı. Referandum kararı AB konseyine bildirilmesi sonrasında, Krallığın 28 üyeli birlikten çıkması için en az 2 yıllık müzakere süreci başlayacak ki sürenin 5 yıla kadar bile uzayabileceği konuşuluyor. Lizbon Anlaşması’na göre Başbakan David Cameron’un referandum sonucunu AB konseyine bildirmesi sonrasında müzakere başlayabilecek. Birlikten tamamen ayrılmanın 2 ila 10 yıl sürmesi beklenirken, bu süre zarfında Krallık AB kurallarına tabi olmaya devam edecek. Cameron, AB referandumunda birlikten ayrılma kararının çıkmasının ardından, Ekim ayındaki parti kongresinde görevini bırakacağını açıkladı. Bilindiği gibi Cameron AB kalınması taraftarıydı ve bu yönde kampanya yürütüyordu.
Sandık sonuçlarından Brexit’i destekleyenlerin çoğunlukta çıkması küresel piyasalarda deprem etkisi yaratırken, sert hareketler yaşandığı görüldü. Sterlin 1985 yılından beri en düşük seviyesine gerilerken, güvenli liman nitelinde olan Yen, Altın ve ABD hazine tahvillerine gelen talebin etkisiyle önemli yükselişler meydana geldi. Korku endeksi olarak bilinen VIX 24.00 seviyesinin üzerine çıktı.
Bu olumsuz gelişme sonrasında piyasalarda likidite riski krizi söylemleri de konuşulmaya başlandı. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney referandum sonrası konuşmasında piyasaları desteklemek adına önlem almaya hazır olduklarını söyledi. Carney, piyasaları desteklemek adına 250 milyar sterlin ek önlem almaya hazır olduklarını dile getirdi. Fakat bu açıklama bile Sterlin’de ki değer kayıplarını durdurmaya yetmedi. İleri dönemlerde İngiltere finans piyasasına sermaye girişlerinde azalma yaşanabilir. Diğer bir önemli açıklama da Avrupa Merkez Bankası’ndan geldi. AMB, bankalar ve merkez bankalarıyla temas halinde olduklarını, gerekmesi halinde ek likiditeye hazır olduklarını belirttiler. Çin Merkez Bankası, Yuan kurunu denge seviyelerde istikrarlı bir şekilde tutacaklarını belirtti. Referandumdan Brexit kararı çıkmasının ardından uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s ve S&P’den açıklamalar geldi. Kurumlar İngiltere için AAA olan kredi notunu kaybedebileceğini söylediler. Moody’s, artan belirsizliğin yatırım akışını ve güveni azaltacağı öngörüldü. Ayrıca artan belirsizlikler İngiltere’nin ekonomik büyümesi üzerinde baskı yaratırken, ülkenin kredi notunu olumsuz etkileyebileceğinin değerlendirilmesinde bulunuldu.

Piyasalar eskisinden daha fazla sert tepkiler verebilir
Birleşik Krallık ’ta yer alan İskoçya’da kalalım taraftarlarının çoğunluğu dikkat çekiciydi. Bu durum piyasalarda İskoçya’nın da bir referanduma gidilebileceği şeklinde yorumlandı. İskoçya Yönetimi Başbakanı ve İskoç Ulusal Parti Lideri Nicola Sturgeon’da piyasalara konuşulan duruma paralel bir açıklama yaparak, İskoçya’nın AB dışında kalmasının kabul edilemez olduğunu ve İskoçya’da referandum yapılabileceğini söyledi. Referandum öncesinde İngiltere’de yapılan anketlerde kalalım diyenlerin çoğunlukta olmasından dolayı İngiltere’nin AB’de kalacağına yönelik beklentiler yurtiçi piyasalarda fiyatlanıyordu. Fakat sonuçlarda tam tersi bir karar çıkması, içeride deprem etkisi yarattı. Bu olumsuz gelişmenin etkisiyle USDTRY’de 3.00 seviyesinin test etti. Fakat bu seviyenin aşılamadığı görüldü. İleriki dönemde AB’de oluşacak belirsizliğin devam etmesi ve oluşacak bir domino etkisinde USDTRY’de 3.00 seviyesinin üzerinde yeni kademeler denenebilir. Borsa İstanbul 100 Endeksi 74.000 kademelerine kadar geri çekilmeler görüldü. VİOP 30 Endeks Kontratı ’da Brexit etkisiyle satıcılı başlangıç yaparak, 90.140 kademesine doğru sert geri çekilme gerçekleşti ve kayıpların yüzde 4 aştığı görüldü. Gram Altın ise tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı.
Brexit kararı sonrası önümüzdeki sürecin oldukça zorlu geçeceğini söyleyebiliriz. Özellikle Fed’in faiz artırım sürecine dair gelişmeler, bekleyişler bir süreliğine geri planda kalacakken Fed’in İngiltere’nin Brexit kararı sonrası en azından Kasım seçimlerine kadar beklemeye devam edeceğini söylemek mümkün. Zira İngiltere’nin ayrılık kararının yaratacağı ekonomik belirsizlik, Avrupa ekonomisine olan etkisi, siyasi gelişmelerin yaratacağı politik tansiyondaki artış Avrupa ekonomisinin büyüme endişelerinde artış yaratabileceği gibi Avrupa Birliği’nin devamlılığının sağlanmasına dair şüpheler de Fed’in bekle-gör politikasına bağlı olmasına neden olacak gelişmeler olarak dikkatle takip edilecektir. Birliğin dağılmasına doğru gelebilecek her çatlak sese piyasaların artık eskisinden daha fazla sert tepkiler vereceği de akılda tutulmalı.