Genç nüfus, eğitilmiş insan gücü, üretim, gıda, tarım, petrol, doğalgaz, su kaynakları, bor ve toryum gibi önemli madenleriyle Türk Devletleri’nin yer aldığı bu coğrafya “Geleceğin Dünyasını” şekillendirecek. 7 Bağımsız Türk Devleti bir araya gelip de “T-7”yi (TÜRK-7) oluşturabilirler mi? Diye düşünüyorum. Neden olmasın!.. Cesur devlet adamları bu adımı atabilirler. Ekonomi Bakanlığı Anlaşmalar Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Fatih Turhan’ın kaleme aldığı bir araştırmasını okudum. Fatih Bey, araştırmasında; “Türk Devletleri Ortak Platformu” önerisinde bulunuyor ve şöyle diyor: “Üretim faktörleri ile birlikte insan gücünün de birleştirildiği bir TÜRK DEVLETLERİ ORTAK PLATFORMU, Türk Dünyası’nın uluslararası politika ve ekonomi sahnesinde başat güçlerden ( benzerleri arasında güç ve önem bakımından başta gelen, hâkim, dominant) biri olmasını sağlayacak ve Doğu ile Batı arasındaki medeniyetler uzlaşması çalışmalarına yardımcı olacaktır.”

ECEVİT’İN “TÜRK KONSEYİ” HAYALİ
Fatih Turhan’ın makalesini okurken 20 yıl öncesine gittim. Sevgili Hocam Prof. Dr. Bener Karakartal ile birlikte Mart 1992’de Ankara’da DSP Genel Merkezi’nde rahmetli Bülent Ecevit ile bir araya gelmiştik. Ben o tarihte Türkiye Gazetesi Avrupa Baskıları Yazı İşleri Müdürü olarak görev yapıyordum. Ecevit ile bir röportaj gerçekleştirdik. Röportajın konusu, “Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerimizin geleceği” üzerineydi. Bülent Ecevit, bu röportajda bize  “TÜRK KONSEYİ KURULMALI” diyerek düşüncesini açıklamıştı.

Ecevit, İskandinav ülkelerini bir araya getiren “Kuzey Konseyi” modelinde olduğu gibi, Türk dünyasını yakınlaştıran bir danışma ve dayanışma düzeni oluşturmamız ve bütün Türk Cumhuriyetleri’ni birlikte ilgilendiren sorunları o çerçevede ele almamız gerektiğinin altını çiziyor, “Yeni Türk Cumhuriyetleri’yle ilgilenecek bir bakanlığa da ihtiyaç var” diyerek konunun ne denli önemli olduğunu vurguluyordu. Röportaj, 29 Mart 1992 Pazar günü Türkiye Gazetesi’nde “Ecevit: Türk Konseyi kurulmalı” başlığı ile manşetten verildi.  Ecevit’in, bize bunları söylediği tarihte Türk Cumhuriyetleri’nin bağımsızlığa kavuşmalarının üzerinden henüz bir yıl geçmişti. Rahmetli Ecevit, geleceği çok iyi okuyabilen, isabetli öngörüleri olan büyük vizyon sahibi bir devlet adamıydı. Ancak, bu düşüncesini Başbakanlık yaptığı dönemde bile uygulayamadı.

ÇIRAĞAN’DA TÜRK ZİRVESİ
Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal da büyük vizyon sahibi bir devlet adamıydı. Hatta Ecevit ile kıyasladığımızda Özal’ın icraatçı yönü daha ağır basıyordu. Özal, Cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemde, Türk Cumhuriyetleri liderleriyle İstanbul Çırağan Sarayı’nda buluştu. Bir zamanlar üç kıtaya hakim olan Muhteşem Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünün göstergelerinden biri olan Çırağan Sarayı’ndaki “TÜRK ZİRVESİ”nin amacı,  “TÜRK CUMHURİYETLERİ BİRLİĞİ”nin kurulmasıydı. Türkiye’nin “Ağabeylik” yaptığı zirve sonrasında,  Bağımsız Türk Devletleri arasında önce bir “EKONOMİK PAKT” oluşturulacak ve sonra da bu birliktelik NATO gibi veya Varşova Paktı gibi bir “ASKERİ PAKT”a dönüşecekti. Ancak, Osmanlı’nın mirası olan Türkiye Cumhuriyeti’nin böyle bir güce öncülük etmesi Çin, Rusya, AB ve ABD gibi güçleri tedirgin etti.
Özal’ın ani ölümüyle bu siyaset de Türkiye’nin gündeminden kaldırıldı.

CESUR ADIMLAR ATILAMADI
Özal’dan sonra, Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerimiz rutin şekilde devam etti. Türk Cumhuriyetleri Birliği’ni oluşturacak cesur adımlar atılamadı. Bağımsızlığını yeni elde etmiş, demokrasinin eşiğinde olan, ekonomik alt yapısını oluşturma çabası içindeki Türk Cumhuriyetleri’ne katkımız, “Para kazanacak işler yapmaktan” öteye gitmedi. Hatta bazı art niyetli işadamları kendi soydaşlarına “kazık atacak” kadar alçaldılar. Demode teknolojileri satanlar, paraları alıp bir an evvel tüyenler oldu. Nasıl olsa onlar bu işten anlamıyorlardı. Komünist rejimden çıkmış bu insanlara ne versen kabul ederlerdi. Ama; “Kazın ayağı öyle değildi…”  Kazıkladığımız bu insanlar bir süre sonra uyandılar ve dürüst olmayanları ülkelerinden kovdular. Tabi; bugün Türk Cumhuriyetleri’nin kalkınmasında ciddi çalışmalar yapan, projeleriyle büyük katkılar sağlayan şirketlerimizi bunlardan ayırmak ve onlara teşekkür etmek gerekiyor. Fakat, 20 yılda geldiğimiz noktaya baktığımızda Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerimizde notumuzun kırık olduğunu söyleyebiliriz.

T-7 OLUŞTURULABİLİR Mİ?
Türkiye; şimdi G-20 içinde, NATO üyesiziyiz. BM’deyiz… AB’ye üyelik için uğraşıyoruz, “Laik-Müslüman bir ülke” olarak Arap kardeşlerimize örnek olmak istiyoruz ama, Bağımsız Türk Devletleri Birliği için siyaset yapmıyoruz veya yapamıyoruz.  Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti,  Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan 7 Bağımsız Türk Devleti’ni oluşturuyor. Genç nüfus, eğitilmiş insan gücü, üretim, gıda, tarım, petrol, doğalgaz, su kaynakları, bor ve toryum gibi önemli madenleriyle Türk Devletleri’nin yer aldığı bu coğrafya “Geleceğin Dünyası”nı şekillendirecek. 7 Bağımsız Türk Devleti bir araya gelip de “T-7”yi (TÜRK-7) oluşturabilirler mi? Diye düşünüyorum. Neden olmasın!.. Cesur devlet adamları bu adımı atabilirler.